KIRKAĞAÇ HABER
2016-04-10 09:32:03

EDİPLER EDEPLİ OLMALI

YAVUZ ÖZPOLAT

10 Nisan 2016, 09:32

Esselamun Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekâtühü Sevgili Kardeşlerim.

Bu yazımda yazar ve gazateci olmanın her şeyi söyleyebilecek ve  yazabilecek özgürlükte olmadığımızın farkına varmamız gerektiğinden bahsedicem sizlere.

Aslında ülkemizde ve global Dünya da basın özgürlüğü diye bir kavram var, bu malumunuzdur. Bu özgürlük adından da anlaşılacağı gibi basın özgürlüğüdür.

Yani bir haberi, bir doğruyu, bir yanlışı olduğu gibi özgürce yayınlamak eski adıyla gazetelerde basmaktır.
Fakat kendi görüşümüz ve edep dışı söylemlerimiz işin içine girdiğinde bu görsel, sanal ve yazılı basın olmaktan çıkar; tarafsızlık ilkesini yitirir ve özgürlük olmaktan daha çok hakaret boyutuna girebilir.

Dün bir yazı okudum. Yazıda Cübbeli Ahmet hoca ve Çarşamba Cemaati eleştiriliyordu. Bu cemaati kasd ederek fikren Işid anlayışında olduklarına vurgu vuruluyordu. Bir cemaatin içinden bir kişi velev ki bir hata yaptiysa o hata cemaate mâl edilemez ki, bu insafsızlıktır.

Cemaatin içinde çocuklar ve kadınlar da mevcut ve o temiz çocukları, çocuk katillerine zihnen benzetmek masumlar zumresine hakarattir bence.
Bizler yani edipler böyle düşünürsek o çocuklar nasıl düşünür peki soruyorum sizlere ?

Aynı yazının sonunda "İslamiyete düşman olarak müslümanlar yeter" demiş yazar.

Bu kelime ile bir zümreye hitap etmiş olduğunun farkında değil sanırım.
Tüm müslümanları İslâm düşmanı ilan etmiş kendi fikrince.
Bu söz sonucunda kendiside müslüman olduğu için kendini de resmen İslâm düşmanı ilan etmiş oluyor. Yanlış anlaşılmasın ben demiyorum yazar kendi demiş.

Peki İslâm düşmanı bir kişi İslâm ile alakalı bir mevzuda yazı yazması sizcede akıldan uzak değilmidir? Bence mutlak uzaktır. Ve ayetleri yanlış manada ve yerde kullanması normaldir.

İşte tam da burda Üstad Bediuzzaman hazretlerinin o güzel sözü geliyor aklımıza nasihat olarak, "Ey gazeteciler! Edipler edepli olmalı; hem de edeb-i İslâmiye ile müteeddib olmalı. Ve onların sözleri, kalb-i umumî-i müşterek-i milletten bîtarafane çıkmalı. Ve matbuat nizamnamesini, vicdanınızdaki hiss-i diyanet ve niyet-i hâlisa tanzim etmeli. Halbuki, siz iki kıyâs-ı fâsidle, yani taşrayı İstanbul'a ve İstanbul'u Avrupa'ya kıyas ederek efkâr-ı umumiyeyi bataklığa düşürdünüz.

Ve şahsî garazları ve fikr-i intikamı uyandırdınız. Zira, elifba okumayan çocuğa felsefe-i tabiiye dersi verilmez. Ve erkeğe tiyatrocu karı libası yakışmaz. Ve Avrupa'nın hissiyatı, İstanbul'da tatbik olunmaz. Akvâmın ihtilâfı, mekânların ve aktârın tehâlüfü, zamanların ve asırların ihtilâfı gibidir. Birisinin libası, ötekinin endamına gelmez. Demek Fransız büyük ihtilâli, bize tamamen hareket düsturu olamaz. Yanlışlık, tatbik-i nazariyat ve muktezâ-yı hali düşünmemekten çıkar.
"(Divan-ı Harbi Örfi)

Bakınız yanlış bir yazıyı bende eleştirdim, bu basın özgürlüğü değil şahsi eleştirim olmuş oldu.Ve bu eleştiriyi hakaret etmeden de yapabiliyormuşuz demekki. İslâm dini kardeşlik ve hoşgörü dinidir. Hatalar güzellikle düzeltilir. Hakaret ve benzetmeler ile veya umumu içine alacak galiz sözler ile düzeltilmez diyor;

Yazıma bu kelamlar ile son verip, inşallah ediplerin de edeple hareket etmesini yüce mevlamdan dua ve istirham eyliyorum. Allah'a emanet olun..

YAVUZ ÖZPOLAT

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.