Bu hikâyeyi birçok yerde okumuş olabilirsiniz, çok değişik ikililer arasında geçen bir anlatı biçiminde görmüş olmanız muhtemel.
Temel’le-Dursun, Hahamla- Papaz, Hacivat-Karagöz gibi, gibi.
Burada Kırkağaç’lı ile Akhisar’lı diye geçecek. Ancak öz aynı.
Kırkağaç’lı biri, uzun süredir ahbaplık ettiği Akhisar’lıya, “Bana Akhisar’ın nasıl kalkındığını anlatmanızı isterim” der.
Akhisar’lı, nazlanır gibi davranarak: “Sen Akhisar’lı değilsin, kafan da Akhisar’lı gibi çalışmaz, kalkınma sırrını anlaman mümkün değil” der.
Kırkağaç’lı ısrar eder, Akhisar’lı razı olur, ama bir koşulu vardır. “Soracağım soruya doğru yanıt verebilirsen, öğretirim” der.
Kırkağaç’lı, “Kabul” diye yanıtlar. “Sor bakalım!”
Soru: “İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki tertemiz çıkar. Hangisi yıkanır?”
Kırkağaç’lı, “Bundan kolay ne var?” diye atılır. “Kirlenen yıkanır, temiz kalan yıkanmaz.”
Akhisar’lı içini çeker, “Sana Kalkınmanın sırrını asla anlamayacağını söylemiştim! Doğrusu tam tersi: Temiz kalan adam ötekinin kirlendiğini görünce, kendisinin de kirlendiğini sanıp yıkanır. Kirlenen adam ise karşısındakini temiz gördüğü için kendisini de temiz sanıp yıkanmaya gerek duymaz.”
Kırkağaç’lı, kafasını kaşır. “Bak bu aklıma gelmemişti. Bir soru daha sorar mısın?”
Akhisar’lı aynı soruyu yeniden sorar: “İki adam bir bacanın içine düşerler. Biri kirli, öteki temiz çıkar. Hangisi yıkanır?”
Kırkağaç’lı, doğru yanıtı artık bildiğinden emin, “Temiz kalan ötekinin kirlendiğini görünce kendisinin de kirlendiğini sanıp, yıkanır. Kirlenen, ötekini temiz gördüğünden kendisini de temiz sanıp yıkanmaz!” diye yanıtlar.
Akhisar’lı, cık cık cık yapar. “Yine yanıldın! Sana söylemiştim, asla anlamayacağını. Temiz kalan adam aynaya bakar, temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirlendiğini görünce, gider yıkanır”
Kırkağaç’lı itiraz eder: “Ayna nereden çıktı? Bana ayna var demedin ki?...”
Akhisar’lı, parmağını sallar: “Seni uyardım, bu kafayla Kalkınmanın sırrını kavrayamazsın. Kalkınmanın sırrını anlamak için her olasılığı düşünmeli ona göre bir yol çizmelisin.”
“Peki, peki” diye inler Kırkağaç’lı. “İzin ver, bir kez daha şansımı deneyeyim Başka bir soru sor!”
“Son kez soruyorum” der, Akhisar’lı: “İki adam, bir bacadan içeri düşerler. Biri temiz, öteki kirli çıkar. Hangisi gidip yıkanır?”
Kırkağaç’lı, “Artık her olasılığı biliyorum” deyip, bir solukta sıralar: “Eğer ayna yoksa, temiz kalan ötekini kirli görüp kendisinin de kirlendiğini düşünerek gider yıkanır. Kirlenen temize bakıp kirlenmediğini düşünerek, yıkanmaz. Eğer ayna varsa, temiz kalan aynaya bakıp temiz olduğunu görür, dolayısıyla yıkanmaz. Kirlenen aynaya bakıp kirini gördüğü için yıkanır!”
Akhisar’lı çenesini ileri uzatıp, gülümser: “N’ayır, sana söylemiştim, kafan Akhisar’lı kafası değil, Kalkınmaya basmaz! Söyle bana, aynı bacadan içeri düşen iki adamdan birinin kirlenip, ötekinin temiz çıkması mümkün müdür?”
Akhisar’lı olmak falan değil aslında mesele…
Mesele; aklın tüm yollarını kullanmak. Birkaç gün önce sosyal medyada karşılaştım… Kırkağaç’ı yönetmeye aday olmuş bir arkadaş, sözüm ona belediyeyi topa sokmak, yada eleştirmek adına yeni yapılan İstanbul yolu (Ben ona Kırkağaç ovasına vurulmuş bir hançer diye bakıyorum. Öldürdü bu verimli ovayı. Bunun gerekçeleri ayrı bir yazı konusu aslında.) için bazı öneriler sunuyor.
Ama sunumu gerçeklikten uzak, sadece laf olsun torba dolsun misali. Dı dı dı dı.
AVM yapılmalıyımış, belediye buna önayak olmalıymış falan, falan. Oysa, aa iki gözüm, aa gözümün nuru, bu işlerde kervan yolda dizilmez.
O işin planlanması yıllar önce yapılmış, yapılırken de yerel yöneticelerden kimsenin planlamaya dahil olması diye bir resmi prosedür olmadığı gibi, gerekte duyulmaz, duyulmadı da. Varsa böyle bir konu bunu kamuoyuna açıklarsınız. Neyse biz olmadığını biliyoruz. Şimdi o arkadaşımız iyi niyeti ile farkında olmadan, kısır taşra siyaseti yapmıyor mu?
Yapıyorsa Kırkağaç’a ne faydası var, kendi popülerliğine yatırım yapmaktan gayrı. Bu tutumda ki insanların Kırkağaç’ı yönettiği ya da yönetmeye aday olduğu için, bundan 100 yıl önce nüfusu 12 bin olan Akhisar bugün 100 bini aşmış, Kırkağaç’ta 100 yıl önce ki nüfusu olan 22 bine çakılmış durumdadır.
Mesele budur; Adam yetiştirmek, yetişen adama fırsat vermek. Çok yönlü ve bilimsel düşünmek. Bunu yapabilirsen kalkınırsın, yapamazsan yerinde sayarsın.
Say Kırkağaç…
MUAMMER GÜNEŞ
Hasan karaosmanoğlu 5 Yıl Önce
Sözlerimin arkasındayım Kırkağaçın kaybettiği en büyük proje AVM dir . Eğer çayırın ve Meranın olduğu eski üniversitenin doğusundaki yerlerden bahsediyorum otoyol AŞ verilseydi kırkağaçın kaderi değişecekti 200 kişi çalışacaktı . Adamlar 8 km geriye yırcaya yapıyor sadece kırkağaçta Tek şeritte 2000 ton kavun satılırdı . Bu yol izmir istanbul yolu değil Balkanlardan Avrupadan gelen bütün araçlar çanakkale kuzey Marmara yolu savaştepede birleşerek buradan izmire Antalyaya güneye devam edecek 15 gün sonra haklılığımı anlarsınız . Ayrıca askerimiz var sosyal donatılara gerek var . Selamlar
Ali kılınç 5 Yıl Önce
Akhisar’a gidip yerleşecem