Gün geçmiyor ki her kurumda köklü reformlar için kollar sıvanmasın.
Özellikle eğitim sisteminde yapılan bu değişiklerin önü arkası kesilmiyor.
İlköğretim sınıflarına elektronik tahtalar,elektronik tabletler,..vs. birçok yenilikten sadece bir kaçı.
Bu tip yeniliklerin yanı sıra eğitim sistemindeki zorunlu eğitim yılının 12 yıla çıkartılması da şu günlerde en çok tartışılan konuların başında geliyor. İlköğretimin 8 yıla çıkartılmasından sonra meslek liselerinin orta okul kısımları kapatılmıştı.
O zamanlarda buna karşı çıkan muhafazakar kesimin karşı çıkma nedeni imam hatip liselerinin de orta kısımlarının bu değişiklikten etkilenmesi idi. Bu değişiklik ile bu kısımlar kapatılmış,sadece lise olarak imam hatipler eğitim öğretim sürdürür hale gelmişlerdi.
Son değişiklik ile 4 yılık ilkokul kısmını gören her öğrenci din ağırlıklı eğitim veren imam hatiplerin orta kısımlarına artık kayıt yaptırabilecekler. Böylece de sayın başbakanımızın meydanlarda haykırdığı dindar bir gençlik yetiştireceğiz projesinin de ilk aşaması hayata geçmiş olacaktır.
Sanki meslek liselerinden mezun olan herkese şu anda iş bulabilmişler gibi teknik eleman açığından sözetmektedirler. Ve bu değişikliğin dayanak noktasını bu konumdan yürütmekteler. Hala tüm meslek liselerimizden mezun olan öğrencilerimizin önemli bir kısmı işsiz olarak dolaşmaktadırlar. Biz de bu sayıya daha da fazlasını ekleyerek çözüme ulaşmaya çalışıyoruz.
Şu anki eğitim sisteminde bile 8 yıllık zorunlu eğitim döneminde sınıfta kalmanın olmadığını bilen öğrenciler sadece mecburiyetten okullara gelmekteler. Bu duruma rağmen siz bir de zorunlu eğitim senesini 12 yıla çıkartırsanız vay o öğretmenlerin haline diyorum.Plansız programsız ben yaptım oldu zihniyeti ile yapılan bu denli köklü değişikliklerin sonu benim görüşümce pek de aydınlık gözükmüyor.
Henüz yakın geçmişte bir müdürümüz öğrencilerin genlerine bakılıp da eğitime alalım tarzında açıklamalar yapmamışmıydı. Bu tür eğitimcilerin varlığı ile kirlenen milli eğitim camiasının tam içinde iken hala köklü değişiklik yapma çabasında olan siyasilerimiz bence ilk önce eğitimci kadrolarımızın yetkinliklerini sorgulamalılardır. Yine konu ile aynı bağlamda olan KPSS atamalarındaki din kültürü öğretmeni atamalarındaki fazlalık ve bu kadroların bile tam olarak doldurulmamasındaki acayiplik dikkatinizi çekmiştir. Bunun nedenini ben naçisane sizlere anlatayım. Etrafımızdaki çoğu okulun idarecilerine gidip soralım ne öğretmenisiniz diye. Eminim ki büyük bir çoğunluğu din kültürü öğretmeni olduğunu söyleyeceklerdir.
Çünkü idareci kadrolarını din kültürü branşından seçen milli eğitim bunların boşalttığı kadrolara da yine din kültürü öğretmeni atamaktadır. Böylelikle okullarımızda tarih,matematik ,…vs. branşlarda öğretmen bulamaz iken bir dolu din kültürü öğretmeni ile karşılaşmaktayız. Bu durumu bence tüm öğretmen arkadaşlar iyice sorgulasınlar ve kendileri karar verrsinleer, doğru mu tespitlerim yanlış mı?
Bir de şimdi eğitim ve öğretim de meslek liselerine getirilen özelleştirmeden bahsedilmekte.
Öğrenci başına 1000 tl ‘ lik destek verilecek olan özel meslek liselerinin kurulmasına teşvik edilmektedir. Buralarda yetiştirilen öğrenciler de hemencecik fabrikalarda iş bulacaklarmış.
Ne kadar da hayalperest bir ülkede yaşadığımızın bilmem farkındamıyız. Asgari ücretle fabrika köşelerinde 12 saat çalışan vatandaşlarımız var iken yeni iş gücüne bu denli kolay bir çözüm bulmak ancak bizim ülkemizde kurulacak bir peri masalı olsa gerek. Yani eğitim sistemini nereden tutsak elimizde kalıyor. Bir de bu sistemi kendi populist zevklerimiz için oraya buraya çekiyor isek ben yaptım oldu zihniyeti hiçbir zaman ülkemizden bir yere ayrılmaz.Hiç bir eğitimciye,sendikaya veya konuya hakim kuruluşlara fikirlerini sormadan bir değişikliğe gitmek yine ancak bir muz cumhuriyetlerinde bir de bizim ülkemizde olur.
Bırakalım da dindar bir nesil yetiştirme işi her öğrencinin kendi ailesine kalsın. Biz nasıl vatanına ,milletine faydalı gençlik yetiştirebiliriz ona bakalım. Sayın başbakanım senin dinin sana benim dinim bana hadislerini işine geldiği gibi yontuyor sanırım ki ülkemizde yaşayan diğer dinlere mensup kişilerin çocuklarını hiç saymakta. Artık bırakalım 4+4+4 ‘ leri 5+3 ‘ leri de bu okulları bitirince işsizliğin kucağına düşen çocuklarımızın sonu ne olacak buna bir çözüm bulalım. Din ile devlet işlerini birbirinden ayırıp daha hızlı nasıl gelişiriz ona bakalım. Ve son olarak da çocuklarımızı siyasetin piyonu yapmayalım.
Saygılarımla…
Özellikle eğitim sisteminde yapılan bu değişiklerin önü arkası kesilmiyor.
İlköğretim sınıflarına elektronik tahtalar,elektronik tabletler,..vs. birçok yenilikten sadece bir kaçı.
Bu tip yeniliklerin yanı sıra eğitim sistemindeki zorunlu eğitim yılının 12 yıla çıkartılması da şu günlerde en çok tartışılan konuların başında geliyor. İlköğretimin 8 yıla çıkartılmasından sonra meslek liselerinin orta okul kısımları kapatılmıştı.
O zamanlarda buna karşı çıkan muhafazakar kesimin karşı çıkma nedeni imam hatip liselerinin de orta kısımlarının bu değişiklikten etkilenmesi idi. Bu değişiklik ile bu kısımlar kapatılmış,sadece lise olarak imam hatipler eğitim öğretim sürdürür hale gelmişlerdi.
Son değişiklik ile 4 yılık ilkokul kısmını gören her öğrenci din ağırlıklı eğitim veren imam hatiplerin orta kısımlarına artık kayıt yaptırabilecekler. Böylece de sayın başbakanımızın meydanlarda haykırdığı dindar bir gençlik yetiştireceğiz projesinin de ilk aşaması hayata geçmiş olacaktır.
Sanki meslek liselerinden mezun olan herkese şu anda iş bulabilmişler gibi teknik eleman açığından sözetmektedirler. Ve bu değişikliğin dayanak noktasını bu konumdan yürütmekteler. Hala tüm meslek liselerimizden mezun olan öğrencilerimizin önemli bir kısmı işsiz olarak dolaşmaktadırlar. Biz de bu sayıya daha da fazlasını ekleyerek çözüme ulaşmaya çalışıyoruz.
Şu anki eğitim sisteminde bile 8 yıllık zorunlu eğitim döneminde sınıfta kalmanın olmadığını bilen öğrenciler sadece mecburiyetten okullara gelmekteler. Bu duruma rağmen siz bir de zorunlu eğitim senesini 12 yıla çıkartırsanız vay o öğretmenlerin haline diyorum.Plansız programsız ben yaptım oldu zihniyeti ile yapılan bu denli köklü değişikliklerin sonu benim görüşümce pek de aydınlık gözükmüyor.
Henüz yakın geçmişte bir müdürümüz öğrencilerin genlerine bakılıp da eğitime alalım tarzında açıklamalar yapmamışmıydı. Bu tür eğitimcilerin varlığı ile kirlenen milli eğitim camiasının tam içinde iken hala köklü değişiklik yapma çabasında olan siyasilerimiz bence ilk önce eğitimci kadrolarımızın yetkinliklerini sorgulamalılardır. Yine konu ile aynı bağlamda olan KPSS atamalarındaki din kültürü öğretmeni atamalarındaki fazlalık ve bu kadroların bile tam olarak doldurulmamasındaki acayiplik dikkatinizi çekmiştir. Bunun nedenini ben naçisane sizlere anlatayım. Etrafımızdaki çoğu okulun idarecilerine gidip soralım ne öğretmenisiniz diye. Eminim ki büyük bir çoğunluğu din kültürü öğretmeni olduğunu söyleyeceklerdir.
Çünkü idareci kadrolarını din kültürü branşından seçen milli eğitim bunların boşalttığı kadrolara da yine din kültürü öğretmeni atamaktadır. Böylelikle okullarımızda tarih,matematik ,…vs. branşlarda öğretmen bulamaz iken bir dolu din kültürü öğretmeni ile karşılaşmaktayız. Bu durumu bence tüm öğretmen arkadaşlar iyice sorgulasınlar ve kendileri karar verrsinleer, doğru mu tespitlerim yanlış mı?
Bir de şimdi eğitim ve öğretim de meslek liselerine getirilen özelleştirmeden bahsedilmekte.
Öğrenci başına 1000 tl ‘ lik destek verilecek olan özel meslek liselerinin kurulmasına teşvik edilmektedir. Buralarda yetiştirilen öğrenciler de hemencecik fabrikalarda iş bulacaklarmış.
Ne kadar da hayalperest bir ülkede yaşadığımızın bilmem farkındamıyız. Asgari ücretle fabrika köşelerinde 12 saat çalışan vatandaşlarımız var iken yeni iş gücüne bu denli kolay bir çözüm bulmak ancak bizim ülkemizde kurulacak bir peri masalı olsa gerek. Yani eğitim sistemini nereden tutsak elimizde kalıyor. Bir de bu sistemi kendi populist zevklerimiz için oraya buraya çekiyor isek ben yaptım oldu zihniyeti hiçbir zaman ülkemizden bir yere ayrılmaz.Hiç bir eğitimciye,sendikaya veya konuya hakim kuruluşlara fikirlerini sormadan bir değişikliğe gitmek yine ancak bir muz cumhuriyetlerinde bir de bizim ülkemizde olur.
Bırakalım da dindar bir nesil yetiştirme işi her öğrencinin kendi ailesine kalsın. Biz nasıl vatanına ,milletine faydalı gençlik yetiştirebiliriz ona bakalım. Sayın başbakanım senin dinin sana benim dinim bana hadislerini işine geldiği gibi yontuyor sanırım ki ülkemizde yaşayan diğer dinlere mensup kişilerin çocuklarını hiç saymakta. Artık bırakalım 4+4+4 ‘ leri 5+3 ‘ leri de bu okulları bitirince işsizliğin kucağına düşen çocuklarımızın sonu ne olacak buna bir çözüm bulalım. Din ile devlet işlerini birbirinden ayırıp daha hızlı nasıl gelişiriz ona bakalım. Ve son olarak da çocuklarımızı siyasetin piyonu yapmayalım.
Saygılarımla…
Serhat Kayın
Mustafa Şen 13 Yıl Önce
4+4+4 bu kadar güzel anlatılır, tespitler bu kadar objektif ve halkçı söylemle dillendirilebilir ancak...Yaşamı algılayan ve satırlara döken duyarlılığına teşekkür ederim Kardeşim. Saygım; Yaşama Vicdan ve Bilimsel Gözlerle Bakabilen Serhat Kardeşime...
TÜRK BAYRAĞI 13 Yıl Önce
ZİHNİYET, GİDİŞAT ARTIK NE EĞİTİM NE DİN... GİDİŞAT TAMAMEN CUMHURİYETİ TERKEDİŞ... SEN ÖYLE GÜZEL İFADE ETMİŞSİN Kİ, ÜZERİNE SÖYLEYECEK SÖZ KALMADI SERHAT...
Adem YALÇINKAYA 13 Yıl Önce
Yazınızı okudum ancak objektif bulmadım.Bu ülkede malesef eğitimle ilgili alınan kararları alanlar eğitimcilere hiç sormadılar ve görüşlerini de almadılar.8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim kararını bu ülkede kim aldı.Karar alınırken hangi eğitimciye danışıldı ve görüşü alındı ? Eğitimle ilgili karar alınırken mutlaka eğitimcilerin ve halkın görüşleri alınmalı.Bundan önce alındı mı hayır o zaman da alınmadı.İdarecilerin Din Kültürü öğretmenlerinden oluştuğu fikriniz de yanlış ve taraflı.İdarecilik sınavlarına katılan ve başarılı olan her öğretmen idareci olabilir.4+4+4 veya 8 yıllık kesintisiz eğitim her neyse ne yapılacaksa eğitimcilerin ve halkın görüşü alınarak yapılmalı.bu gün görüşümüz alınmadı diyenler 8 yıllık eğitim kararı alınırken de görüşümüz alınmıyor diye tepkili olmalılardı.Tepkili olamazlardı çünkü kararı alanlar belliydi.Sayın yazar kardeşim, objektif değilsin.
Ahmet Burgaz 13 Yıl Önce
Bu ülkede zamanında üniversite sınavlarında meslek liselerinin, imam hatiplerin önü kesilmişti, hakları yenmişti, onlara üniversite kapıları kapanmıştı. 28 Şubat sürecinde tanklar şehre indi, üniversitelere başörtülü kızlarımız alınmadı, coplandı, okullardan atıldılar ve sizlerden ses çıkmamıştı hatırlıyor musun yazar arkadaşım? Hak, adalet ve özgürlüklerden bahsediyorsak ve objektiflikten söz ediyorsak eğer o zamanki haksızlıklara da sesiniz çıkmalıydı ki samimiyetinizi anlayalım.
Mustafa Şen 13 Yıl Önce
Yorumunuzu okudum ve çok sübjektif olduğunuzu düşündüm,eğitimci kimliğiniz,sendikal kimliğiniz ve taraf oluşunuzla...4+4+4 kararı alınırken bağlı bulunduğunuz sendikanın görüşleri olarak kamuoyuna sunuldu şura kararlarında...8 yıllık eğitim kararı alınırken de bizlere sorulmadı eğitimciler olarak...bizler altyapı yetersizliğini sonuna kadar dillendirdik...görev yaptığımız köylerde öğrencilerimizi yönlendirmeye çalıştık...Görüş sorulması gereken eğitimciler ve halk söyleminiz var olan iktidar tarafından da dillendiriliyor ve karşılık buluyor.Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin idareci yapılması söylemi ise açıkladığınız gibi sınav sonuçları ile gerçekleşse de vekaleten,76.madde uygulamaları ile yadsınamaz bir gerçekliktir.Bu gün bizlerin görüşünü almayan ve tanımayan siyasi irade dünün yanlışını bana sunarak bugün yaptığı yanlışı bana açıklayamaz...sizde bu yanlışa düşmemelisiniz bence...Bugün kararı alanların ideolojik söylemi belli...sizde bu durumda taraf oluyorsunuz.Sübjektifsiniz ne yazık ki… Saygım,Doğrularını Her Platformda Yaşatabilenlere…
Adem YALÇINKAYA 13 Yıl Önce
Mustafa Bey evet Eğitim-Bir-sen temsilcisiyim.Bundanda her zaman gurur duyuyorum.4+4+4 veya kesintisiz 8 yıllık eğitim elbette eğitim camiasının görüşü alınmalı ancak bugünki sistem nasıl getirildi.Cümle alem biliyor.Kesintisiz 8 yıllık eğitim getirilirken bizim görüşümüz alınmadı diyen veya diyebilen varmı? Yok.Bu memlekette ilköğretim 5. sınıfı bitirmeyen bir öğrenci yaz kran kurslarına gidemiyordu.Doğrumuydu? Vatandaş çocuğunu din eğitimi aldırır veya aldırmaz bana ne ,sana ne , kime ne.Benim ülkemde bir gecede bütün ilçe milli eğitim müdürleri değişti ki koalisyon hükümeti olmasına rağmen.Tek başına iktidar olsaydı neler olurdu bilemiyorum.Yanlışları eleştiririm doğruları da söylerim.Aslında en güzeli 4+4+4 mü kesintisiz 8 yıllık eğitim mi?Halka sormak lazım.O zaman da bu halk ne anlar dememek lazım.Millet iradesini saygılıyız sonuna kadar.
Mustafa Şen 13 Yıl Önce
Adem Bey, 1.GURUR DUYMAYIN LÜTFEN, bir yanılgı yaşıyorsunuz! Ben de Eğitim Sen İlçe temsilcisiyim ama her gün kahroluyorum! Ülkemde, ilçemde hatta Akhisar da yaşanan eğitim sorunlarıyla ilgili, birçok sorun geliyor bilgi olarak ve çözüm üretemiyorum. Eğitim emekçisi arkadaşların, velilerimin, öğrencilerimin yaşadığı öyle çok sorun var ki sistemin ürettiği… Sorunları üreten ve çözüm üretmeyen halk tarafından seçilmiş iktidarların aldatılmışlığını yaşıyoruz her geçen gün! 2.Eğitim Camiasının Görüşü Alınmalı! Bunlar sizin sendikanızın görüşleri değil mi? Eğitim Şurasında sizin bağlı bulunduğunuz sendikanın görüşleri olarak kamuoyuna sunuldu. Siz şu an biz eğitimcilere dayatılan bu yasa taslağının tarafısınız ne yazık ki! 3.Dünün Yanlışını Dillendirerek Bugünün Yanlışını Haklı Gösterme Çabası! Bu yanlışa sizde düşüyorsunuz ya bir de buna çok üzülüyorum. “Yanlışları eleştiririm, doğruları savunurum.” sözünüzden sonra samimi gelmiyor bana! 4.Koalisyon dönemlerin de biliyoruz, şu an tek başına iktidar olan partinin neler yaptığınıda…Yanlış olanı günümüz de dillendirebiliyormuyuz? 5.Halka Sormak! Eğitim sistemi gerçekliğinde halka sormak var mı? Ey Halkım Ne İstiyorsunuz? Ekşi Sözlük’ten bir alıntı yapayım. (Sizi bu söylemlerden tenzi ederim) “sorumluluk sahibi olmayan ve kalitesiz seviyesiz bir şeyler üreten insanların arkasına saklandıkları laf.” “kötü şeyler yapan insanların (siyasetçilerin) kendini savunmak için verdiği mazeret... - ama napiim, halk bunu istiyo...” Güncel bir şeyler yazayım halka sormak adına… “Müdür Bey, benim çocuğu şu öğretmene düşürün!” “Müdür Bey, benim çocuğum hep haklı siz ve öğretmen haksız!” “Müdür Bey, ben bu yardım parasını ödemek istemiyorum!” “Müdür Bey, benim çocuğun notlarını yükseltebilir miyiz?”… Uzmanlık isteyen alanlarda ve eğitim de bilimsel pedagojik gerçekler varken eğitimin hangi aşamasını halk yönlendirebilir? Bu konuda son sorum… HALKIM ÇALIŞMAK MI İSTERSİN YOKSA YAN GELİP YATMAK MI? Millet iradesi dediğimiz zaman aklıma hep Hitler gelir aklıma, Alman halkı sandık iradesi ile vermişti milyonlarca insanın ölümüne sebep olan o savaşı! Ülkem için hangi milli irade; Suriye konusunda iktidara ABD çıkarları noktasında savaş çığırtkanlığı yapma yetkisi vermişti. Ülkem için hangi milli irade; zam zam ,sefalet sefalet, umutsuzluk umutsuzluk, yarınsızlık yarınsızlık… yetkisi vermişti. Son Sözümden Önce Sevdiğim Bir Söz Paylaşayım. “CAHİL BIRAKILMIŞ BİR TOPLUM, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil bırakılmış toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır! Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir!” --- spoiler --- Saygım; Ülkem Gerçekliğinde Yaşananları Gören Yurtsever Halkıma…(Sayısal Bir Söylem Değil!)
serhat kayın 13 Yıl Önce
sayın adem hocam dün ve bugün eğitim ile ilgili karar alanlar ne benim ne de mustafa hocamın düşüncelerine uygun karar almış degiller güzel ülkemi en az 30 yıldır siz ve sizin gibi düşünceye sahip olanlar yönettiği için suçlamalarınızı yersiz buluyorum. din kültürü öğretmemlerinin idareci olma meslesine gelince sanırım siz Atina da filan ögretmenlik yapıyor olmalısınız ki etrafınızdan bi habersiniz ben hic bir zaman objektif olduğumu söylemedım çümkü ben her zaman doğrudan tarafım ve doğru bildiğimi yazarım. saygılar