Bu yazımda sizinle "Gurbeti" konuşmak istiyorum.
Ah gurbet ah… Kuvvetle hissettiğim sıla özleminin yürek bahçeme apansız düşürdüğü ateşle kucak kucağa yanıyorum.
Hasrete hasret ekleyip özlemlerim büyüdü, gönlüme hüzün büründü.
Yüreğime “cız” etmiş, dalıp gidiyorum memleketime ve kopup gidiyor içimden bir şeyler.
Mostar Köprüsü’nün altında akan nehir gibi gözlerimdeki yaş eşlik ediyor bana bu aralar
Memleketimin özlemiyle uyuyorum, yüreğimin sızlanmasıyla gözlerimi açıyorum evimde olmak istiyor ruhum…
Hele bir de benim gibi gurbeti en derinden Türkiye’den kopuk yaşayanlar varsa çok iyi anlarım onları da…
Özlemim benim saç dibime kadar rahatsız eder oldu…
Yaban ellerde yüreğiniz hiç yabancılaştı mı?
Buram buram memleketin kokusu yüreğinizi hiç yaktı mı?
Çok özlüyorum babamı, annemi, kardeşimi, ağabeyimi…
Annemin yaptığı yemekleri özlüyorum; düğün yemeğini, keşkeği, paça pidesini tatmak istiyor damağım..
Memleketimde sevdiklerimi, gezdiğim sokakları her Perşembe günleri çıktığım Kırkağaç'ımın çarşısını gezerek, anneannemde oturup simitle beraber çay içmesini özlüyorum.
Hatta burada da Kırkağaç'ımda ki gibi büyük bir dağ var.
Burada ki dağa baktıkça hem ohh ne güzel tıpatıp aynı memleketimin dağı var diye seviniyorum, bazen de memleketimin özlemiyle bakarken üzülüyorum,
gözlerim doluyor.
Dışarıda yürürken memleketimde yürüdüğüm sokaklardaki yabancı dil konuşmayan memleketimin insanının aklıma düştüğü gibi özlüyorum.
Kulaklığımı takıp dinlediğim müzikler bile ailem ailem der gibi ritim tutuyor.
Kaldığım yerde tek bir odada dört duvar arasında olmak değil evimin mutfağına gidip dolaptan bir şeyler alıp yemesini, TV’yi açıp dizileri izlemesini, odamda sessiz sakince saatlerce doyasıya kitap okumasını özledim.
Gökyüzü gibi olan yüreğim evimdeki sessizliği, sakinliği, huzuru ve evimin yıldız gibi parlak olan her bir odasını arıyor gözlerim.
Gecenin güne kavuşmak istediği gibi kavuşmak istersin memleketine…
Kaç ah çekersin derinden bir anı bile çıkmaz aklından ana kucağında baba ocağındaki günlerin…
Hiç bir şey ailenin yerini tutmaz. Gurbettir, dibindeyken kıymetini bilmediğin sevdiklerinin, değerini öğreten.
Hayatın onlarsız bir anlamı olmadığını, yaşadığın her günde yavaş yavaş içine işleyen…
Üzmeyin ailenizi bir gün gelecek ararken bile bulamayacacağız koca dünyadan göçüp gitmiş olacaklar…
Bavulumun içine burada yaşadığım kederleri, sevinçleri, üzüntülerimi doldurup bavulumu elime alıp uçağa bineceğim günü heyecanla bekliyorum.
Burnumda tütüyor vatanım, Kırkağaç ve ailem…
Hoşçakalın..
TUBA SÖNMEZ
çok doğru söylüyorsunuz gurbet hayat kavramını daha çok öğretiyor.güzel yorumunuz için çok teşekkür ediyorum takipte kalmanız dileğiyle.saygılarımla.