(Nasıl İktidar Olunmaz Sorusunun Karşılığı Olan Adam)
“ Yazmasam ne iyi olur, sana mı kaldı be kardeşim bunları yazmak” diyorum kendi kendime; lâkin hemen sonrasında, imanımızın ana kaynağı olan Kur’an- ı Kerim’den şu Ayet bir tokat gibi çarpıyor suratıma:
“ Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” ( Araf Suresi 179. Ayet)
Milliyetçi Hareket Partisi Medya, Halkla İlişkiler ve Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, hiç başka işi yokmuşçasına, sanki seçim arifesinde değilmişçesine, sanki birilerini kazanmak değil de kaybetmek istermişçesine; iki haftada bir Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan'a ayar vermeye çalışmaktadır.
Ayar vermeye çalıştığı yazarlar tabii ki sadece Ahmet Hakan ile de sınırlı değildir.
Zaten Ahmet Hakan bu konuda mücadele edilebilecek en son adamdır.
Çünkü Ahmet Hakan yazmış olduğu yazılar ile objektif bakışın ve vicdanın kitabını yazmaktadır tabir- i caiz ise.
Yahu Sayın Semih Yalçın, belki sizin yaptığınız yazılı basın açıklamalarından kimsenin haberi olmuyordur; lâkin sizin yapmış olduğunuz bu yazılı ihtarlar- tehditler üzerine, size cevap veren Ahmet Hakan'ın yazılarından dolayı, eleştiriye nasıl kapalı olduğunuzu tüm Türkiye, Ahmet Hakan'ın köşesinden okumaktadır.
Bu nasıl bir tahammülsüzlüktür?
Bu gidişle “ basından sorumlu” değil, “ basından sorunlu” bir genel başkan yardımcısı olarak anılacaksınız!
Söyler misiniz:
Sizin bu kafa yapınız ile "alo Fatih" diye bir zamanlar Habertürk ekranlarında, Devlet Bahçeli'nin konuşmasını alt yazı ile veren sorumlu müdüre yurt dışında olduğu hâlde telefon ederek, ihtar veren- fırça atan Recep Tayyip Erdoğan'dan ne farkınız kalmaktadır?
Söz konusu hükümet partisi olduğu vakit, basın özgürlüğünü kısıtladığından dem vuruyorsunuz da sizin bu yapmış olduğunuz “ faşizm” kokan açıklamaları nereye koyacağız?
Sizin gibi düşünce yapısına sahip olan insanlar var iken, söyler misiniz vatandaşlar özgürlük teminatı olarak neyi görecekler de size oy verecekler?
Genel Başkan'ınız Devlet Bahçeli'yi yakinen bilmekte ve takip etmekteyim.
Kendisi, aleyhinde çizilen karikatürleri dahi resmi sitesinde yayınlayabilecek nitelikte demokrasiyi hazmetmiş, önemli bir şahsiyettir.
Siz eleştiriyi kabul etmeyen bu duruşunuz ile neyi amaçlamaktasınız, kimin yolundan gitmektesiniz ve kime hizmet etmektesiniz?
Sizin basından sorumlu bir genel başkan yardımcısı olarak, eksikliklerinizi bularak, bunlar üzerine yoğunlaşmanız gerekmektedir.
Basın ile ilişkilerinizi mükemmel bir düzeye çekmek ile mükellefsinizdir.
Sizi tanımayan hiç kimse olmamalıdır.
Siz, bu saydıklarımdan yola çıktığınız vakit; “ biz bu konularda yeterliyiz kardeşim” diyorsanız, vicdanınız ile sizi baş başa bırakıyorum.
Ayrıca, sizi eleştirdiğimden dolayı, şahsımı düşman bellemeyiniz.
Bunun bedelini fazlası ile ödedim! Daha fazlasını da ödemeye hazırım!
Sadece Ahmet Hakan’a değil, bize de el atmanız vesilesi ile dört senedir aralıksız köşe yazarlığı yapmış olduğum internet gazeteciliğinden ayrılmak zorunda kaldım.
Bizim tavrımız herkese karşı nettir!
Allah için sever, Allah için buğz ederiz.
Dostluğumuz; insanları putlaştıran, şahsiyetten yoksun fikir fukaraları gibi değil, “eğer yanlış yaparsam ne yaparsınız?” diye soran halifeye karşı: “Seni kılıcımızla düzeltiriz ya Ömer!” diyen Sahabe-i Kiram gibidir!
Yazının Dibi; bazılarının bedeli vardır satın alınırlar; lâkin duruşumuzdan dolayı, bize bugüne kadar bedel biçmeye kalkışan dahi olmadı çok şükür.
Selâm, sevgi ve muhabbet ile…
BURAK KILIÇASLAN
“ Yazmasam ne iyi olur, sana mı kaldı be kardeşim bunları yazmak” diyorum kendi kendime; lâkin hemen sonrasında, imanımızın ana kaynağı olan Kur’an- ı Kerim’den şu Ayet bir tokat gibi çarpıyor suratıma:
“ Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” ( Araf Suresi 179. Ayet)
Milliyetçi Hareket Partisi Medya, Halkla İlişkiler ve Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, hiç başka işi yokmuşçasına, sanki seçim arifesinde değilmişçesine, sanki birilerini kazanmak değil de kaybetmek istermişçesine; iki haftada bir Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan'a ayar vermeye çalışmaktadır.
Ayar vermeye çalıştığı yazarlar tabii ki sadece Ahmet Hakan ile de sınırlı değildir.
Zaten Ahmet Hakan bu konuda mücadele edilebilecek en son adamdır.
Çünkü Ahmet Hakan yazmış olduğu yazılar ile objektif bakışın ve vicdanın kitabını yazmaktadır tabir- i caiz ise.
Yahu Sayın Semih Yalçın, belki sizin yaptığınız yazılı basın açıklamalarından kimsenin haberi olmuyordur; lâkin sizin yapmış olduğunuz bu yazılı ihtarlar- tehditler üzerine, size cevap veren Ahmet Hakan'ın yazılarından dolayı, eleştiriye nasıl kapalı olduğunuzu tüm Türkiye, Ahmet Hakan'ın köşesinden okumaktadır.
Bu nasıl bir tahammülsüzlüktür?
Bu gidişle “ basından sorumlu” değil, “ basından sorunlu” bir genel başkan yardımcısı olarak anılacaksınız!
Söyler misiniz:
Sizin bu kafa yapınız ile "alo Fatih" diye bir zamanlar Habertürk ekranlarında, Devlet Bahçeli'nin konuşmasını alt yazı ile veren sorumlu müdüre yurt dışında olduğu hâlde telefon ederek, ihtar veren- fırça atan Recep Tayyip Erdoğan'dan ne farkınız kalmaktadır?
Söz konusu hükümet partisi olduğu vakit, basın özgürlüğünü kısıtladığından dem vuruyorsunuz da sizin bu yapmış olduğunuz “ faşizm” kokan açıklamaları nereye koyacağız?
Sizin gibi düşünce yapısına sahip olan insanlar var iken, söyler misiniz vatandaşlar özgürlük teminatı olarak neyi görecekler de size oy verecekler?
Genel Başkan'ınız Devlet Bahçeli'yi yakinen bilmekte ve takip etmekteyim.
Kendisi, aleyhinde çizilen karikatürleri dahi resmi sitesinde yayınlayabilecek nitelikte demokrasiyi hazmetmiş, önemli bir şahsiyettir.
Siz eleştiriyi kabul etmeyen bu duruşunuz ile neyi amaçlamaktasınız, kimin yolundan gitmektesiniz ve kime hizmet etmektesiniz?
Sizin basından sorumlu bir genel başkan yardımcısı olarak, eksikliklerinizi bularak, bunlar üzerine yoğunlaşmanız gerekmektedir.
Basın ile ilişkilerinizi mükemmel bir düzeye çekmek ile mükellefsinizdir.
Sizi tanımayan hiç kimse olmamalıdır.
Siz, bu saydıklarımdan yola çıktığınız vakit; “ biz bu konularda yeterliyiz kardeşim” diyorsanız, vicdanınız ile sizi baş başa bırakıyorum.
Ayrıca, sizi eleştirdiğimden dolayı, şahsımı düşman bellemeyiniz.
Bunun bedelini fazlası ile ödedim! Daha fazlasını da ödemeye hazırım!
Sadece Ahmet Hakan’a değil, bize de el atmanız vesilesi ile dört senedir aralıksız köşe yazarlığı yapmış olduğum internet gazeteciliğinden ayrılmak zorunda kaldım.
Bizim tavrımız herkese karşı nettir!
Allah için sever, Allah için buğz ederiz.
Dostluğumuz; insanları putlaştıran, şahsiyetten yoksun fikir fukaraları gibi değil, “eğer yanlış yaparsam ne yaparsınız?” diye soran halifeye karşı: “Seni kılıcımızla düzeltiriz ya Ömer!” diyen Sahabe-i Kiram gibidir!
Yazının Dibi; bazılarının bedeli vardır satın alınırlar; lâkin duruşumuzdan dolayı, bize bugüne kadar bedel biçmeye kalkışan dahi olmadı çok şükür.
Selâm, sevgi ve muhabbet ile…
BURAK KILIÇASLAN