Recep Tayyip Erdoğan’ı ayakta alkışlıyorum.
Adam çizmiş olduğu rota üzerinde, kim aksıyor, kim geri düşüyor ise gözünün yaşına dahi bakmadan, üzerini çiziyor.
Ne hukukuna, ne geçmişte yaptıklarına bakıp, bir acıma hissi duyuyor.
“Önemli olan davamızdır” düsturu ile hareket ediyor.
Diyor ki “yol arkadaşlığı asla kişilerle kaim değildir. Şahsım dahil hiç kimse kendini davanın üzerinde göremez.”
Peki MHP ve CHP öyle mi?
Gençlik dönemlerinde bir milletvekili oluyorlar, ta ki mezara girene kadar o koltuğu başkasına teslim etmiyorlar!
Her genel seçim döneminde aynı başarısız yüzler!
Başarısızlığı da bir başarı olarak ele alıyorlar ve bölgelerinde başarısız olmuş olan bu şahsiyetleri, başarısızlıkları neticesinde adeta taçlandırıyorlar.
Şimdi burada, bir dava hareketi veyahut da bir dava partisi olan AKP mi, yoksa CHP ve MHP mi?
Eğer CHP ve MHP ise, halkın herhangi bir teveccüh göstermemiş olduğu bu şahsiyetlere karşı, bu kadar bel bağlamanın nedeni nedir?
Kehribar tesbihi değil, millete vekil çıkarıyorsunuz!
Bundan dolayı da halkta karşılık bulmak istiyorsanız, fosilleşmeye yüz tutmuş olan bu şahsiyetleri yenilemeye gidip, halkın karşısına yeni, dinamik, çağı okuyabilip, çağa yönelik projeler üreten kadrolar ile çıkın.
Bunları yapmazsanız ne mi olur?
Tabii ki hiçbir şey olmaz.
Yani sizin bu sığ ve eleştiriye kapalı anlayışınızdan...
Yazının Dibi; partiler halka eleştiri getirmeden önce, kendilerini sorguya çekmelidirler. Bunu yapmayan her parti, yerinde saymaya ve koşar adım geri gitmeye mahkûmdur. Ticaretteki altın kural, siyaset içinde geçerlidir; yenilenmeye ve gelişmeye kapalı isen iflas etmeye, yani kepenk indirmeye yüz tutarsın.
Selâm, sevgi ve muhabbet ile...
BURAK KILIÇASLAN
Adam çizmiş olduğu rota üzerinde, kim aksıyor, kim geri düşüyor ise gözünün yaşına dahi bakmadan, üzerini çiziyor.
Ne hukukuna, ne geçmişte yaptıklarına bakıp, bir acıma hissi duyuyor.
“Önemli olan davamızdır” düsturu ile hareket ediyor.
Diyor ki “yol arkadaşlığı asla kişilerle kaim değildir. Şahsım dahil hiç kimse kendini davanın üzerinde göremez.”
Peki MHP ve CHP öyle mi?
Gençlik dönemlerinde bir milletvekili oluyorlar, ta ki mezara girene kadar o koltuğu başkasına teslim etmiyorlar!
Her genel seçim döneminde aynı başarısız yüzler!
Başarısızlığı da bir başarı olarak ele alıyorlar ve bölgelerinde başarısız olmuş olan bu şahsiyetleri, başarısızlıkları neticesinde adeta taçlandırıyorlar.
Şimdi burada, bir dava hareketi veyahut da bir dava partisi olan AKP mi, yoksa CHP ve MHP mi?
Eğer CHP ve MHP ise, halkın herhangi bir teveccüh göstermemiş olduğu bu şahsiyetlere karşı, bu kadar bel bağlamanın nedeni nedir?
Kehribar tesbihi değil, millete vekil çıkarıyorsunuz!
Bundan dolayı da halkta karşılık bulmak istiyorsanız, fosilleşmeye yüz tutmuş olan bu şahsiyetleri yenilemeye gidip, halkın karşısına yeni, dinamik, çağı okuyabilip, çağa yönelik projeler üreten kadrolar ile çıkın.
Bunları yapmazsanız ne mi olur?
Tabii ki hiçbir şey olmaz.
Yani sizin bu sığ ve eleştiriye kapalı anlayışınızdan...
Yazının Dibi; partiler halka eleştiri getirmeden önce, kendilerini sorguya çekmelidirler. Bunu yapmayan her parti, yerinde saymaya ve koşar adım geri gitmeye mahkûmdur. Ticaretteki altın kural, siyaset içinde geçerlidir; yenilenmeye ve gelişmeye kapalı isen iflas etmeye, yani kepenk indirmeye yüz tutarsın.
Selâm, sevgi ve muhabbet ile...
BURAK KILIÇASLAN