Hükümet partisi, her zamanki zalimliğine bir yenisi daha ekleyerek, Mahmut Efendi Tarikatı'na bağlı olan, Beykoz'daki bir külliyeyi yıkma kararı almış.
Tabii ki bu tarikatın bir kısmının muhalif rol üstlenmesini değil, sebep olarak yapının kaçak olduğundan dem vurmuşlar.
Yani demişler ki bize itaat etmeyenin, sonu hüsrandır.
İtaat et, rahat et politikası hakimdi; lâkin yol ayrılığına gelinmiş demek ki.
Bunun üzerine bir "hocaefendi" konuşma yapmış ve bu konuşmayı sosyal medyada fenomen hâline getirmişler.
Sayın hocaefendi mealen diyor ki:
"28 Şubat sürecinde de birileri düğmeye basmıştı. Ümraniye Kur'an Kursu'nu mühürlemeye gelmişlerdi. Dedik ki yapmayın, Allah bela verir. Dediler ki emir öyle, biz emir kuluyuz. Mühürlediler mi? Evet! Sonra ne oldu? Aman Allah'ım ne olmadı ki! Kırkbeş saniyede, kırkbeşbin kişi toprağın altına gitti. Ve o kimseler, makamlarında kalamadılar. Diyeceğim odur ki: Mahmut Efendi Hazretleri Allah'ın nazlı dostudur. Üzmeyin derim o kadar. Üzdüğünüz takdirde başınıza Cenab-ı Allah tarafından nelerin geleceğini hesap ederek üzelim."
Sadece bu kadar mı?
Tabii ki değil.
Daha çok şey söylüyor.
Şimdi gelelim bizim derdimize.
Yahu hocaefendi "Allah bize yeter" filan gibisinden ağdalı kelimeler ile süslü cümleler kuruyorsun da tamı tamına ondört senedir Müslümanlık adı altında türlü zulümlere şahit olduğumuz ülkemizde neden hiç sesiniz çıkmadı?
Onlarca gazetecinin işine son verilirken, onların aileleri olduğunu hiç düşünüp, Müslüman vicdanınızda bir kıpırdama olmadı mı?
Biz, sadece dini İslam olanlar nezdinde mi adaleti tesis etmekle mükellefiz?
Bizim kutsallarımıza dokunulmadığı vakit ses çıkarmayacağız, başkalarının kutsallarının üzerinden silindir gibi geçecekler, umurumuzda bile olmayacak, öyle mi?
Almış olduğumuz İslami terbiyeye göre, zulme sessiz kalmak, zalimin zulmüne ortak olmak demektir. Siz bu tavrınızla zalimin zulmüne yıllardır ortaklık etmediniz mi?
Her seçim öncesi "hane"ye teşrif eden hükümet partisinin üst yetkilileri, Mahmut Efendi'den dua aldıklarını medyaya fotoğrafları ile sızdırarak, mütedeyyin halk nezdinde, bilinçli bir algı operasyonu yapmadı mı?
Zalimin zulmüne ortak olmak, Kur'an'ın hükümlerini hiçe saymak değil de nedir?
Cenab-ı Allah'ın aşağıda vereceğim Ayet'i, bu söylediklerimi destekler mahiyette değil midir?
"Maide Suresi Ayet- 8. Ey iman edenler! Allah için adaleti (hakkı) ayakta tutan (hâkimler), adalet timsâli şâhitler olun.(3) Bir kavme duyduğunuz kin sizi adaletten sapmaya sevketmesin. Âdil davranın, takvâya daha yakın olan da budur. Allah’a karşı takvâlı olun (emirlerine uygun yaşayın). Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır."
Zulmü yapan Müslüman dahi olsa, bu zulmün karşısında kıyam etmek bir Müslüman için farz değil midir?
Adaletsizliğin karşısında başkaldırmak, namaz ibadeti kadar kıymetli bir ibadet değil midir?
Bu ülkedeki yolsuzluklardan, hırsızlıklardan, arsızlıklardan, Kur'an Ayetler'i ile dalga geçilmesinden, terörist başına tabir-i caiz ise şefaat edilmesinden hiç mi haberiniz olmadı?
Şimdi ne oluyor da yapılan bir adaletsizlik karşısında kıyam etme gereği duyuyorsunuz?
Cevabı çok basit.
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışı sona erdi de ondan.
Yıllardır besleyip büyüttüğüz yılan, sizi zehirli dili ile sokmaya karar verdi ve neticede size de dokundu.
Hiç kusura bakmayacaksınız hocaefendi!
Biz Allah'ın vermiş olduğu Kitab'ın ortasından konuşuyoruz, hikâye kitabının veya uydurma sözlerin toplandığı ne idüğü belirsiz, Kitab'ın önüne geçirilmiş kitapların değil!
"Eh işte", vasat diyebileceğimiz nitelikte, Ahmet Mahmut Ünlü (Cübbeli Ahmet Hoca) hariç hiçbirinizin sesini duymadık bugüne kadar!
Duymadığımız yetmiyormuş gibi, müridlerinizden biri "Davutoğlu'na Başbakanlık Hz. Muhammed Tarafından Verildi" dedi, bu zulme dahi, tok bir sesle "dur" demediniz!
Biz, zulmü yapan kim olursa olsun; size yapılan zulmünde, ateiste yapılan zulmünde, ineğe tapanlara yapılan zulmünde, karşısında kıyam edeceğiz!
Ama maalesef "susma sustukça sıra sana gelecek" sözü tezahür etti, sustunuz ve sustukça sıra size de geldi.
Mübarek olsun.
Haksızlık karşısında kıyam etmeyen bir dinin temsilcileri, maalesef ki o dinin kıyametini çoktan koparmış bulunmaktadırlar.
Yazının Dibi; adaleti Mahmut Efendi için değil, Allah için ayakta tutun. Ne mi demek istiyorum. Beni bırakalım da cevabı Kur'an versin: "İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı." (Bakara Suresi Ayet 165)
Selâm, sevgi ve muhabbet ile...
BURAK KILIÇASLAN
Tabii ki bu tarikatın bir kısmının muhalif rol üstlenmesini değil, sebep olarak yapının kaçak olduğundan dem vurmuşlar.
Yani demişler ki bize itaat etmeyenin, sonu hüsrandır.
İtaat et, rahat et politikası hakimdi; lâkin yol ayrılığına gelinmiş demek ki.
Bunun üzerine bir "hocaefendi" konuşma yapmış ve bu konuşmayı sosyal medyada fenomen hâline getirmişler.
Sayın hocaefendi mealen diyor ki:
"28 Şubat sürecinde de birileri düğmeye basmıştı. Ümraniye Kur'an Kursu'nu mühürlemeye gelmişlerdi. Dedik ki yapmayın, Allah bela verir. Dediler ki emir öyle, biz emir kuluyuz. Mühürlediler mi? Evet! Sonra ne oldu? Aman Allah'ım ne olmadı ki! Kırkbeş saniyede, kırkbeşbin kişi toprağın altına gitti. Ve o kimseler, makamlarında kalamadılar. Diyeceğim odur ki: Mahmut Efendi Hazretleri Allah'ın nazlı dostudur. Üzmeyin derim o kadar. Üzdüğünüz takdirde başınıza Cenab-ı Allah tarafından nelerin geleceğini hesap ederek üzelim."
Sadece bu kadar mı?
Tabii ki değil.
Daha çok şey söylüyor.
Şimdi gelelim bizim derdimize.
Yahu hocaefendi "Allah bize yeter" filan gibisinden ağdalı kelimeler ile süslü cümleler kuruyorsun da tamı tamına ondört senedir Müslümanlık adı altında türlü zulümlere şahit olduğumuz ülkemizde neden hiç sesiniz çıkmadı?
Onlarca gazetecinin işine son verilirken, onların aileleri olduğunu hiç düşünüp, Müslüman vicdanınızda bir kıpırdama olmadı mı?
Biz, sadece dini İslam olanlar nezdinde mi adaleti tesis etmekle mükellefiz?
Bizim kutsallarımıza dokunulmadığı vakit ses çıkarmayacağız, başkalarının kutsallarının üzerinden silindir gibi geçecekler, umurumuzda bile olmayacak, öyle mi?
Almış olduğumuz İslami terbiyeye göre, zulme sessiz kalmak, zalimin zulmüne ortak olmak demektir. Siz bu tavrınızla zalimin zulmüne yıllardır ortaklık etmediniz mi?
Her seçim öncesi "hane"ye teşrif eden hükümet partisinin üst yetkilileri, Mahmut Efendi'den dua aldıklarını medyaya fotoğrafları ile sızdırarak, mütedeyyin halk nezdinde, bilinçli bir algı operasyonu yapmadı mı?
Zalimin zulmüne ortak olmak, Kur'an'ın hükümlerini hiçe saymak değil de nedir?
Cenab-ı Allah'ın aşağıda vereceğim Ayet'i, bu söylediklerimi destekler mahiyette değil midir?
"Maide Suresi Ayet- 8. Ey iman edenler! Allah için adaleti (hakkı) ayakta tutan (hâkimler), adalet timsâli şâhitler olun.(3) Bir kavme duyduğunuz kin sizi adaletten sapmaya sevketmesin. Âdil davranın, takvâya daha yakın olan da budur. Allah’a karşı takvâlı olun (emirlerine uygun yaşayın). Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızdan haberdardır."
Zulmü yapan Müslüman dahi olsa, bu zulmün karşısında kıyam etmek bir Müslüman için farz değil midir?
Adaletsizliğin karşısında başkaldırmak, namaz ibadeti kadar kıymetli bir ibadet değil midir?
Bu ülkedeki yolsuzluklardan, hırsızlıklardan, arsızlıklardan, Kur'an Ayetler'i ile dalga geçilmesinden, terörist başına tabir-i caiz ise şefaat edilmesinden hiç mi haberiniz olmadı?
Şimdi ne oluyor da yapılan bir adaletsizlik karşısında kıyam etme gereği duyuyorsunuz?
Cevabı çok basit.
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışı sona erdi de ondan.
Yıllardır besleyip büyüttüğüz yılan, sizi zehirli dili ile sokmaya karar verdi ve neticede size de dokundu.
Hiç kusura bakmayacaksınız hocaefendi!
Biz Allah'ın vermiş olduğu Kitab'ın ortasından konuşuyoruz, hikâye kitabının veya uydurma sözlerin toplandığı ne idüğü belirsiz, Kitab'ın önüne geçirilmiş kitapların değil!
"Eh işte", vasat diyebileceğimiz nitelikte, Ahmet Mahmut Ünlü (Cübbeli Ahmet Hoca) hariç hiçbirinizin sesini duymadık bugüne kadar!
Duymadığımız yetmiyormuş gibi, müridlerinizden biri "Davutoğlu'na Başbakanlık Hz. Muhammed Tarafından Verildi" dedi, bu zulme dahi, tok bir sesle "dur" demediniz!
Biz, zulmü yapan kim olursa olsun; size yapılan zulmünde, ateiste yapılan zulmünde, ineğe tapanlara yapılan zulmünde, karşısında kıyam edeceğiz!
Ama maalesef "susma sustukça sıra sana gelecek" sözü tezahür etti, sustunuz ve sustukça sıra size de geldi.
Mübarek olsun.
Haksızlık karşısında kıyam etmeyen bir dinin temsilcileri, maalesef ki o dinin kıyametini çoktan koparmış bulunmaktadırlar.
Yazının Dibi; adaleti Mahmut Efendi için değil, Allah için ayakta tutun. Ne mi demek istiyorum. Beni bırakalım da cevabı Kur'an versin: "İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı." (Bakara Suresi Ayet 165)
Selâm, sevgi ve muhabbet ile...
BURAK KILIÇASLAN
Burak bey senin yaşın küçük sen zulüm nedir 28 Şubat sonrası neler oldu bu zulme hangi koalisyon ortakları alet oldu bilmezsin veya işine gelmez.Zulüm karşısında kıyam duranlar hala konuşabiliyor