Emek mücadelesinde; ilçemiz ve ülke düzeyinde göstermiş olduğunuz gayretlerden dolayı, sendikal anlayışınızı alkışlıyorum arkadaşlar... Yolunuz yolumuzu aydınlatıyor,eksik olmayın...Saygım Yarınlarımızı Ören Emekçilerimize...
mustafa şen de yola geldiya daha ne olsun.adem beye teşekkür ederiz mustafa şeni kazandığı için :)
güzel bi haber hadi bakalım hayırlı olsun.sendikamıza tesekkürler
adem hocamm bence ilk ağazdan konuşş bu sözü adama yedirrirler gercii sizde geri adım admakk söz vermek den kolaayy
Beni hiç anlamadın ya! Yorumumda ki incelikleri bile anlayamıyorsun. Saygım Okuduğunu Yorumlayabilen Gerçek Kişilere...
hayırlı olsun değerli hocam adem yalçınkaya hayırlı uğurlu olsun...
SENDİKA NEDİR?
Sendika, ücretli emeğin hak ve çıkarlarını koruyup, geliştirmek için oluşturduğu bir örgüttür. Çağımızda bu amaç doğrultusunda komite ve konseyler, meclisler ve çeşitli siyasal örgütlenmeler de oluşmuştur, ancak en kalıcı ve yaygın örgütler sendikalardır. Sendikalar üretim-hizmet ilişkileri içerisinde ortaya çıkan örgütler oldukları için öncelikle ekonomik örgütlerdir. Bir gereksinimden doğan sendikalar da her tür örgüt gibi insanlardan oluşur, o nedenle canlı ve dinamik varlıklardır. Gereksinmeler ve içinde yaşanılan koşullar değiştikçe sendikaların amaçları, işleyişleri, kısacası yapıları da değişir, ancak sömürüye karşıtlıklarının değişmesi söz konusu değildir. Sendikanın ne olduğu sorusunun cevabı, ne olmadığına verilecek cevaplarla daha iyi anlaşılmaktadır.
SENDİKA NE DEĞİLDİR?
Sendika, üyelerinin her ay ödedikleri “üyelik ödentisi” karşılığında belirli bazı işleri üyeler adına yapan bir “ticari kuruluş” örneğin “bir şirket” değildir. Çünkü, sendikanın çeşitli organlarında görev ve sorumluluk almış olan temsilciler ve yöneticiler “kar elde etmek” üzere değil, “emekçilerin birliğini ve mücadelesini geliştirmek” için oraya seçilmişlerdir. Sendika, üyelik ödentisi veren işçileri-emekçileri belirli durumlarda savunan bir “avukat” değildir. Üyelik ödentisi de “vekalet ücreti” değildir. Çünkü, müvekkilin avukata karşı görevi gerçeği söylemek ve savunma hizmeti karşılığında “avukatlık ücretini” ödemektir. Oysa ki, sendika üyesinin görevi “üyelik ödentisi” ödemekle bitmez, onunla başlar.
SENDİKAL MÜCADELE; ÇALIŞANLARIN PASİF BIRAKILARAK, SADECE BİRKAÇ YÖNETİCİNİN AKTİFLEŞTİĞİ, ÇALIŞANLAR ADINA VE ONLARA RAĞMEN YAPILAN, MEDYATİK VE GÖSTERMELİK HAK SAVUNUCULUĞU DEĞİLDİR.
Çünkü, sendika amaçlarını ancak üyeleri olan işçilerin-emekçilerin örgütlü gücüyle ve ortak mücadelesiyle gerçekleştirebilir.
SENDİKA; İŞÇİ-EMEKÇİ ÇALIŞANLARIN BİRLİĞİ, İŞYERLERİNDE VE HAYATIN HER ALANINDAKİ ÖRGÜTLÜ GÜCÜNÜN VE ORTAK MÜCADELESİNİN ADIDIR.
Sendika üyelerinin, işçilerin-emekçilerin bugün ve gelecekte daha insanca, daha iyi koşullarda çalışıp, yaşayabilmeleri için uğraş vermekle beraber bir “sigorta şirketi” değildir. Çünkü, sigorta şirketlerinin işlevi “bireyin” geleceğini çeşitli tehlikelere karşı “güvence” altına almaktır. Oysa ki, işçilerin-emekçilerin birliğinden başka gücü olmayan sendikalar, tek tek işçilerin-emekçilerin “bireysel” güvenliğini ve esenliğini sağlamayı değil, mücadele etmeyi, hak ve özgürlük elde ederek bugünü ve geleceği tüm işçiler ve emekçiler için daha yaşanılası kılmayı amaçlar. Geleceği bir yana bıraksak da sadece bugünü daha yaşanılır hale getirmek bile sendikaların siyaset yapması, bazı siyasal konu ve sorunlarla ilgilenmesi, kısaca bazı siyasal talepler için mücadele etmesi demektir.
Daha yalın bir ifadeyle “sömürüye karşı mücadele etmesi” demektir. Daha iyi ve daha yaşanılır bir hayatı amaçlayan sendikaların kuruluş ve varlık gerekçeleri ister istemez sendikal taleplere bir siyasal nitelik kazandırıyor. Ne var ki, tüm bunlara karşın sendika bir “siyasal parti” değildir. Hukuk sorunları, vergi politikaları, sosyal güvenlik sistemi, sağlık ve eğitim, ulaştırma ve haberleşme hizmetlerinin durumu, tarım, hayvancılık ve madenciliğin durumu… Tüm bunlar siyasal sistemle ve kararlarla biçimlendiğine ve bunların her biri işçilerin-emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarını etkileyip, belirlediğine göre, sendikalar siyasal bir dünyanın içindedir. Suyun dışında bir balık düşünülemeyeceği gibi, siyasal hayatın dışında bir sendika da düşünülemez. Dolayısıyla sendika ülkedeki ve dünyadaki siyasal sorunlarla da ilgilenir. Bu ilginin biçimi ve düzeyi döneme, ülkeye ve topluma göre değişiklik gösterebilir. Ancak, sendikaların iki yüz yıla yaklaşan tarihinin gösterdiği bazı gerçekler vardır ki, her toplum ve ülke için, her dönem geçerliliğini koruyacak doğrulardır. Sendika, sömürücü sermayeye ve düzenine karşı işçilerin-emekçilerin örgütlü gücünü simgelediği için, siyasal olarak sömürücü sermaye sınıfının karşısında ve onun her tür biçim ve görünümüne karşı “bağımsız” olmalıdır. Öte yandan sendika, sömürücü sermayeye karşı işçilerin-emekçilerin hak ve çıkarlarını savunan, destekleyen, hatta onlar adına iktidar mücadelesi veren siyasal partilerle, kuruluşlarla çeşitli düzey ve biçimlerde ilişkiler içinde olsa da “örgütsel bağımsızlığını” özenle korumalıdır. Aksi takdirde ne demokratik bir sendikal işleyiş kurulabilir, ne de işçilerin-emekçilerin yönetme kabiliyetlerinin özgürce gelişmesi mümkün olur. Ayrıca, sermaye sınıfının siyasal ve ideolojik denetim altında tuttuğu, bunun için her yola başvurduğu işçilerin-emekçilerin birliğinin, sınıf kardeşliğinin sağlanması mümkün olmaz. Ortaya çıkan siyasal rekabet yine sermayenin çıkarlarına hizmet eder.
Kimi patronlar ya da hükümetler, işçi sınıfının gücünü bölmek için sendika kurar ya da bazı sendikaları desteklerler.
İşçi haklarını savunuyormuş gibi görünen, ancak patronların ya da hükümetlerin ekmeğine yağ süren, sermayenin ya da mevcut hükümetin kontrolünde olan, demokratik işleyişe sahip olmayan "sendikalara!" sarı sendika denir.
SARI SENDİKA NEDİR?
Sarı sendikalar sınıf bilinci taşıyan hiç bir eylemde rol almazlar.
Bu sendikalar internet sitelerinde hükümet programı gibi haberler, hükümet propagandası gibi açıklamalar yaparlar. Her zaman hükümetten ya da patrondan yana "uzlaşma" mesajları yayınlar ve genellikle de "uzlaşırlar!"
Sarı sendikalar, toplu sözleşmeleri EMEKÇİLERİN bilgisi dışında hazırlar ve imzalarlar.
Kamu alanındaki sarı sendikalar ise "toplu sözleşme olmazsa olmazımız" diyerek masaya otururlar kapalı kapılar ardında el sıkışırlar.
Hak kazanılmaz, verilir anlayışına sahiptirler.
İnanç, milliyet gibi evrensel olmayan değerleri kullanarak kitleleri gerçek mücadeleden uzaklaştırırlar.
Sarı sendikalarda yönetim kadroları mevcut siyasete uygun, her an "atanabilecek" kişilerden oluşturulur.
Onlar alanlarda, meydanlarda, sokaklarda görülemezler. Bu sendikaların kazanımları, öptükleri el, eğdikleri boyun, ettikleri biat kadardır. Hükümet kapısında yatarlar, meclis kulislerinden umarlar.
Sarının envai çeşidini sergileyen bu sendikalar her dönem var olmuşlardır, hükümetler ve patronlar oldukça da var olacaklardır.
Peki bunlar hangi sendikalardır?
Sanırım bu yanıt için Tekel direnişine bakmak yeterli olacaktır...
Saygım Mücadele Eden Sendikalara…
ARKADAŞLAR EĞİTİMBİRSEN KIRKAĞAÇ TEMSİLCİSİ OLARAK HER ZAMAN HER ORTAMDA 4-B VE 4-C'LİLERİN SORUNLARINI DİLE GETİRDİM VE YÖNETİM OLARAK DİLE GETİRDİK.BİZİM YÖNETİM KURULUMUZDA 4-C Lİ BİR KARDEŞİMİZDE VAR.HER TOPLANTIMIZDA O KARDEŞİMİZDE BULUNUR.4-C Lİ KARDEŞLERİMİZİN KADROYA GEÇMELERİ KONUSUNDA HER TÜR GİRİŞİM VE MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK DİYORUM.EFSANE KARDEŞİM AÇIKLAMAMI BİR DAHA OKU.EFSANE RUMUZLU ARKADAŞ YORUMUNU ADINI SOY ADINI YAZARAK YAPARSAN SEVİNİRİM.MUSTAFA ŞEN KARDEŞİM YORUMUNU OKUDUM DESEM YALAN OLUR.OKUMA GEREĞİ DE DUYMADIM.
adem bey sizi tebrik ediyorum gerekli kişilere gerekli cevabı vermişsiniz
adem hocam sizin istemeniz güzelde daha biz aile yardımını alamadık bu işler daha fazla çaba ister ama gündeme getirmeniz ve gündemde tutmanız güzel bir çabadır teşekürler artı hocam bizler mebli 4c liler 1 temmuzdan itibaren işsiziz sizler sendikacı olarak siyasilere ulaşmanız daha kolay bizlerin sorunlarını anlatın, şen ve adem hocam iyiakşamlar
Yorumum bilgi ve öz eleştiri adına yapıldı.Okuma gereği duymamak ise yazdıklarımı bildiğinize ve anladığınıza karşı bir tepkisellik olarak kabul edildi bende...Saygım Mücadele Eden Emekçilere...
HAYIRLI OLSUN