"Dünya Kadınlar günü" değil, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olmalı.Bunun gerçek adı budur.Diğeri papatya falı bakan, bir elleri balda bir elleri sütte olan hanımefendilerin günü ki onlara her gün kadınlar günü.Allah eksiltmesin.
Ama 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü.O başlık acemice.
siz kadınlar günü deyince kafanız o kadar çalışıyor sadece keski sadece ğitim seni anlıyor redddediyorum kökten.siz kadınlara verdiğiniz değer sadece ve sadece meta olarak görmektir.ezilen sizin kadınlarınız ezilen sizin kadınlara bakış açınız.o düşüncenizi değiştirirsenizherşeyi göreceksiniz.kadın avukat olmuş kadın doktor olmuş kadın mühendis olmuş buraya bizim ülkemize fuhşa geliyor gözleriniz ona kapalı ezilen ülke kadınları sizin anlyışınızda olan kadınlar.türkiyade yapılan araştırmalarda nereden kadın gelipte endini pazarladığını görün kapıdan atıyorsunuz bacadan geliyor.boş konuşuyorsun külliyen boş
Kadının fazilet ve iffeti, toplumu cennete çevirir. O cennette büyüyen nesiller de, toplumların huzur kaynağı olur. Bu bakımdan sâliha kadın; âilede, toplumun billur bir âvizesi gibidir. Günümüzde kadınlar çeşitli vesîlelerle ve yaldızlı sözlerle sokaklarda mutluluğu aramaya itiliyor.Peki; Kadınlar huzur ve saâdeti nerede aramalıdır?
Cenâb-ı Hak, kadını duygu bakımından erkeğe göre daha zengin yaratmıştır. Bu duygu ve his zenginliği, kadına Allah’ın yüklediği bir temel vazifenin îcabıdır. Bu vazife, neslin muhafazası ve terbiyesidir. Bu ilâhî tanzimin dışına çıkılırsa, kadının fıtratına ihânet edilmiş olur.
Çağımızda kadınlarla erkekler arasında uydurma bir eşitlik yarışı başlatılmıştır. Yaratılıştaki hususiyetlere zıt olan bu yarış, hanımlık ve annelik vazîfelerini zedelemiş, âilenin huzur ve sükûnu kaybolmuş, toplum hayatı sarsılmış, fertler şahsiyetini yitirmiştir.
Kadın ve erkeğin fizîkî, rûhî yaratılış ve fıtratları eşit değildir ki, fiilî veya hukûkî eşitlik gerekli olsun. Mühim olan her alanda bir eşitlik değil, haklar ve vazifeler arasındaki dengedir.
Cenâb-ı Hak, kadınlar ve erkekler arasında birbirlerini ikmâl eden, çok güzel bir vazîfe taksimi yapmış ve her ikisine ayrı ayrı kâbiliyetler vermiştir. Kadın ve erkek, ancak madden ve mânen bütünleştiği zaman yaratılış gâyesine uygun bir olgunluk meydana gelir; âile ve bunun neticesinde toplum huzurlu olur.
Kadının yaratılışına göre yaşaması toplumu cennete çevirir. Kadın; âilede, toplumun billur bir âvizesi gibidir. Tarih sayfalarını karıştırdığımız zaman görürüz ki, toplumlar hanımlarla âbâd olmuş ve yine onların elleriyle berbât olmuşlardır. Eğer kadınlara mutluluk için sokaklar gösterilirse, hayat yolları cam kırıkları ile dolar.
Kadının saâdeti, haysiyetini koruyarak yaşamasında ve âilesini muhafazasındadır. “Cennet annelerin ayağı altındadır. hadîs-i şerîfi, gerçek anne için Peygamberimizin ne büyük bir müjdesidir.
Fazîletli anne, ilâhî kudretin genişletilmiş bir rahmet kucağı, âilede saâdet kaynağı, zevk ve safâ ışığı, âile fertlerinin şefkat odağıdır. Rabbimizin, “er-Rahmân” ve “er-Rahîm” esmâsının dünyadaki müstesnâ ve mûtena bir tecellîgâhıdır.
Bizleri önce bir müddet karnında, sonra kollarında ve ölünceye kadar kalplerinde taşıyan annelerimize gösterilecek sevgi ve saygıya denk başka bir varlık yaratılmamıştır. Ev tanzimi ve evlât terbiyesini omuzlarına alan anne, cidden engin bir sevgiye, derin bir saygıya ve ömürlük bir teşekküre lâyıktır.
Kadınlar Sizin dediğiniz gibi, Sokaklarda hak aramaya layık değildir.Saygılar.Saygım Bizleri önce bir müddet karnında, sonra kollarında ve ölünceye kadar kalplerinde taşıyan tüm ANNELERE (Kadınlarımıza)
öncelikle tüm kadınların dünya emekçi kadınlar gününü kutluyorum. (bu günü kısır börek yapıp çayla götürülecek bir gün haline getiren kadınların hariç) bu gün üreten, direnen, ezilmeyen, emeğiyle var olmayı bilen kadınların günüdür. ya da kocasının çorabını yıkayan, yemeğini bir dakika geç getirdiği için dayak yiyen, haksızlık karşısında sesini çıkardığında herkesin gözü önünde öldürülen ama sesini duyuramayan kadınların günüdür.
şimdi bir önceki yorum yapan kişi ve bu zihniyetteki kişilere soruyorum. sizinde dediğiniz gibi Bizleri önce bir müddet karnında, sonra kollarında ve ölünceye kadar kalplerinde taşıyan annelerimize, kardeşlerimize, eşlerimize şunu mu diyorsunuz?
mutlu olabilmen için dizini kıracaksın, evinde oturacaksın, çocuk bakacaksın, çorabımı yıkayacaksın, hakkını aramayacaksın eeee böyle olursan hem mutlu olursun hem cennete gidersin...
böyle düşünen insanları gördükçe ben insanlığımdan utanıyorum....
TÜRKİYENİN SORUNLARI BİTMEZ.
İLK ÖNCE MİLLETE ÖĞRETMEN OLARAK ÖRNEK OLALIMDA...
memati kardeşimize katılıyorum ilk önce millete örnek öğretmen ve insan olalım sorunlar bitmez. ayrıca dert yanmayla olmaz
Osman Nuri TOPBAŞ in yazısını almışsın ama imzasını untmuşsun kardeşim..
"8 Mart, Dünya Kadınlar Günü...
Pek çok “sonradan çıkma” âdet gibi, bu da Doğu’nun çocuğu değil, bir ABD uydurması...
Malum: ABD uydurmalarının temelinde “çaktırmadan sömürme” düşüncesi yatar. Çünkü kapitalizm, komünizmden daha akıllıdır. Komünizm, halkın elindekini cebren alırken, kapitalizm, halkı reklâm ve propagandayla etkileyip özendirerek, elindekini-avucundakini gönüllü vermesini sağlar...
“Gün”ler (Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü, Kadınlar Günü, v.s) bu sömürü sisteminin araçlarıdır.
Bu sebeple Batı’dan, bilhassa da ABD’den gelen her şeyde derin bir istismar kokusu vardır...
Çünkü Batılı kapitalist mantık insan dahil tüm kutsalların “para”ya kurban edilmesini doğal bulan hattâ bunu teşvik eden bir mantıktır."
...
Yavuz Bahadıroğlu
Emekçi kadınların daha insanca bir hayat yaşamalarına engel gördükleri kapitalist sömürü düzenine karşı verilmiş mücadelenin günümüze gelişinde geçirdiği evrelerde sonucu görüyoruzki sömürüyü devam ettiren güçler bu onurlu günün anlamını gölgelemek için her yolu denemiş ve içini boşaltmayı kısmide olsa başarmışlar.Dünya Kadınlar günü olarak anılan bu günü bir kaç hediyenin alınıp verildiği sıradan olarak anlamsızlaştırmayı hala sürdürüyorlar.Ama bunun karşısında emekçi kadın örgütlerinin mücadeleside durmuyor elbet.İşte bu bildiride bunlardan biri.
Burjuva unsurların ve onların dümeninde gidenlerin burun kıvırmalarına rağmen insanlığın kazanımına kadar sürecek bu mücadelede tüm emekçi kadınların onurlu direnişini selamlıyorum.
İnsanlık sömürüyü yenecektir bundan kaçışları yok.
Çabaları bu sonu uzatmaktan başka bir işe yaramayacak.Çünkü yaşam terse akmaz.
Sular yokuşa akmayı ne kadar sürdürebilirki...