İSLAM'A SALDIRANLARA BİLİMSEL CEVAP

YORUM EKLE
YORUMLAR
arkadaş
arkadaş - 14 yıl Önce

hocam kutlarım gerçektende önemli bir konu bu bende facebook ta yayınlamak istiyorum herkes görsün dinimizi kötü yerlere çekenler var peygamber efendimizin sünnetlerini arttırıp bundanda hiç çekinmeyenler var görsün herkes bilsin allah sizin gibilerin yardımcısı olsun

g.i
g.i - 14 yıl Önce

hocam bir sürü din görevlisi tanıyorum kırkağaçta.bu dediklerinizin hiç birini yapmıyorum hocam.din görevlileri örnek olmalı

ersen
ersen - 14 yıl Önce

yine güzel bir yazı tebrik ediyorum hocam
ersen-soma

son osmanlı
son osmanlı - 14 yıl Önce

islam dinini eleştirenler önce kendi yaşantılarına bakmalı. islam öncesi kadına verilen değerle islam sonrası kadının elde ettiği hak ve değerleri kıyaslamalı.teşekkürler

mühür gözlü
mühür gözlü - 14 yıl Önce

gerçekten kutlarım sizi bu konuya açıklık getirmeniz güzel,
peyganber efendimiz gözümüzün nuru kalbimizin ilacı ...onun gittiği yoldan gitmekse sünnettir.ama şu bir gerçekki bu zamanda onun sünnetini yapacağım diye olur olmaz fikirlerle kötü yollara gidiyorlar ne yazıkki:(
peyganber efendimizin sünnetlerine uyarak ilerlemeyi nasip etsin rabbim cümlemizeeee

ışıl
ışıl - 14 yıl Önce

peygamber efendimizin sünneti özellikle genç nesiller tarafından bilinmiyor , sizin dillendirmelerinizle doğrular ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum

Ahmet Kurt
Ahmet Kurt - 14 yıl Önce

Güzel bir yazı tebrik ediyorum hocam

 HAFSA akgül
HAFSA akgül - 14 yıl Önce

Hocam tebrik ediyorumm çokk güzel bir konuya değinmişsiniz allah sayınızı arttırsın inşş
allaha emanet olun

barbaros
barbaros - 14 yıl Önce

güzel bir konuşma

Sedat
Sedat - 14 yıl Önce

bu konuya devamm hocam kadın ve erkeğin sorumlulukları ve hakları kadına şiddet uygulamak varmı bunlarda açıklanmalı

mehmet
mehmet - 14 yıl Önce

syn.hocam güzel bir konuya değinmişsiniz.yazıların devamını bekliyoruz.

Hocam Kadına Saygı için
Hocam Kadına Saygı için - 14 yıl Önce

Yorumcular ne kadar aç kalmışlar bu konuya.
Söz konusu kadın olunca vidalar gevşiyor.
2 olması 3 olması 4 olması ne durumlarda uygundur falan.
Bunu dinle ilişkilendirip yol aramak ne kadar ahlaklı?
Oysa bu toplumsal bir anlayışın yansımasıdır.
Arap gelenekleri ile açıklanır bu.
Türk geleneklerine bakın bakalım.
Ne zamanki Arap yaşam biçimi etkin oldu,işte o zaman başladı kadının kaç tanesi 1 erkeğe düşeceğine ahkam kesmek.
İmamlar bu konuda konuşmuyorlar.
Haklılar.
Onlar hayata başka bakıyorlar.
Bu konuda Tarihçiler konuşmalı.
Şaman inanışında Kadın dokunulmaz kutsal bir değerdir.
Hatta yenilen kabilenin kadınlarına bile dokunulmaz, onlar oldukları gibi bırakılırdı.
Ama arap kültürü yendiği kabilenin kadınlarını ganimet alırdı.
İşte bu konular konuşulmalı.
Bunuda tarihçiler anlatabilir imamlar değil.
Berberin dişçilik yaptığı zamanlar çok geride kaldı.
Şimdi bilginin çok kolayca erişildiği zamandayız.
Google elinizde açın zahmet edin okuyun.
Okuyunki yukardaki yazılanları büyütmeyin.

Türk Törelerine Bakın
Türk Törelerine Bakın - 14 yıl Önce

İslama saldırmak; bunu yapanlar var.
Kim?
ABD.
Öyleyse islama saldırı başlığında bir erkeğe kaç kadın düşer gibi ahlaksız bir konu yazılmamalı.
Irak'ta yüzbinlerce müslümanı katleden bu katile karşı ne yapılmaılar konuşulmalı.
Hoca bu konuar ağır konular.
Girmekle doğru yaptınmı bilemem ama yazdıklarında bal gibi çelişki var
çok açık yazmışsın "hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz" bunu neye göre söylüyorsun; " velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla" evlenmeyi haksızlık sayarsanız...Yani haksızlık saymazsa yaş farkı ne olursa olsun evlenilirmi?
Adaletmi 65 yaşında bir erkeğin 18 yaşında bir genç kızla evlenmesi?
Evlenirse o genç kızın hayellerini ne kadar mutlu edebilir?
Bunlar farklı derin konular hoca.
Çelişkiler var yazdıklarında.Bilimsel (!) açıklamaların çok komik.
İslama saldırı başlığında kaç kadın konuşulmaz.
Naçizane önerim; daha yerel konularda öğütler ver.
Saygıya mahzar kal.

VAİZ
VAİZ - 14 yıl Önce

Kuranın mesajları evrenseldir. Sadece bir ırkla ve milletle sınırlı değildir. İşte burada yanılıyorsunuz. Yani bu ayet sadece arap toplumuna verilen bir mesaj değildir. biz türk örfünü de çok iyi biliriz,uzaydan gelmedik. İnsanlara, 1 den fazla evlenmeyi peygamberin bir sünnetiymiş gibi yutturmak isteyen art niyetli kimseler var. ilgili ayet-i kerimelerden murad edilen manaları çıkarıp söylenenlerle kıyaslama yaptık, mesele bu. şamanizm falan konumuz değil. diğer bir mesele, bu konu bizim bıranşımız.elhamdülillah 25 yıldır kuran hadimliği yapıyoruz. ayetlerden kastedilen manayı tefsir edebiliyoruz. uzun yıllar islam tarihini okuduk. arap geleneklerini de kaynaklarından okuduk, yani burada rahatsız olmanızı gerektirecek bir durum söz konusu olmaması lazım.teşekkür ederim

 Bilmeden O Evlilikleri Açıklayamazsınız
Bilmeden O Evlilikleri Açıklayamazsınız - 14 yıl Önce

Onların yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşullarla açıklanabilecek bir gerçeği günümüze uydurmaya kalkışmak insanı açmazlara sokar.
Yukarda çok eşliliğin gereklerini yazmışsınız.
Bunları bu güne uydurup evlilik yapanlar sapıktır.
Bunu açıkça yazmalısınız.
Hatta destekmi istiyorsunuz tarihden işte size destek; " Bir Türk Töresi olan= ELİNE BELİNE VE DİLİNE SADIK OLMAK.
Bunu açıklayın yeterli.Peygambelerin yaşamlarından örnek verip birde bunun tarihsel zorunluluklarını basit gerekçelere oturtursanız toplumu yanlış yönlendirirsiniz.
O zamanın evlilikleri bu günkü devletler arasında yapılan ikili anlaşmalarla açıklayabilirizki bunuda toplum bilimciler açıklaya bilir imamlar değil.Aldığınız eğitim bu konuları açıklamaya yetmez sevgili hocam.Onun içinde çelişki üretip toplumun kafasını karıştırıyorsunuz.Siz insanı sevecek değerlerden söz edin.
Kadını ile erkeği ile ahlak temelleri sağlam bir aile yaşamı önerin.
Kaç kadınla evlenmek lazımları bırakın.
Bilgiye uzak birine yol gösterin yete

Eğitiminize Saygı Duyuyorum
Eğitiminize Saygı Duyuyorum - 14 yıl Önce

Sizin ne kadar eğitim aldığınız değil ne üzerine eğitim aldığınız önemli.Anlattığınız konular sosyoloji-psikoloji-tarih-toplumlar tarihi ve daha bir çok dalı ilgilendiren bir konu, bunun tümünü almış olmanızda mümkün ama bunun olmadığını biliyoruz.
Ben evrensel bir yaşam biçiminin olmadığını biliyorum.sizde biliyorsunuz.Afrikada kabillerin yaşadığı islamla bizim yaşadığımız islam aynı diyebiliyormusunuz hocam?
Ben aynı olmadığını biliyorum.
Hatta isterseniz hemen size bir link bulabilirim.
Örnek orda türban gibi bir dert olmadığı gibi giyimlerine bakınca bizim burda çok yadırganacak kadarda açık saçık.
Bu onların sosyal gerçekleri.
İşte ben bu konuda yeterli eğitimi almış olmak lazım bunları açıklamak için.Ayrıca rahatsızlık demekle beni anlamadığınızı açıklıyorsunuz.
Rahatsız olmam söz konusu değil.düşüncemi açıklamak için rahatsız olmaya gerek duymamki.
Kimseyede bunu önermem.
Rahatsız olmamak lazım düşüncelerden.

VAİZ
VAİZ - 14 yıl Önce

İnançların yerleşmesinde kültür ve örf faktörünün çok önemli olduğu bir gerçektir elbette. O zamanki toplumları bu zamanın değer yargılarıyla değerlendirmek o toplumlara karşı çok büyük bir saygısızlıktır. Tamam? buraya kadar anlaştık mı? Zaman zaman şöyle duyumlar alıyoruz. Hocam, peygamber neden çok evlendi?, islamiyet çok eşli evliliğe neden izin verdi? vs. hatta bunu peygamberimizin sünneti olduğunu ileri sürenler bile yok değil. elbette o zamanın örfü ve sosyo kültürel yapısı bunda çok etkilidir. bunu anlamak için o toplumsal yapıyı sentezlemek lazımdır. ama konuyu irdeleyen yazılı kaynaklarımıza da müracaat etmemiz lazımdır ki işte bu kaynaklar da kuran ve sünnettir.

Zamanımızda Çok Eşlilik
Zamanımızda Çok Eşlilik - 14 yıl Önce

Bakın yaşama göreceksiniz.
Hangi yaşam biçimerinini eğemen olduku yerlerde çok eşlilik yaşanıyor.
Modern bilimlerle yaşamın düzenlendiği, eğitimli insanların yoğun olduğu, ekonominin eşit fırsatlarla dağıtıldığı, geçim sıkıntısı olmayan yerlerde çok eşlilik görülmüyor.
Nerde yoksul, eğitimsiz,yarı aç yarı tok yaşıyan insanlar birde hurefelerin elinde oyuncak edilmiş yaşamlar varsa oralarda çok eşlilik denen sapıklık yoğun biçimde yaşanıyor.
70yaşında ihtiyar koca koca adamlar daha oyun çağında çocuk yaşta insanların hayatını karartıyor.
Birde bunu utanmadan dine alet ediyorlar.
Buna hangi insani duygu izin verirki dinle açıklanacak yaşanmışlıklar geçerli olsun?
Bunu bu günkü aklımla kabullenmem mümkünmü?
Ama o dediğiniz zamanlardaki toplumsal ve trihsel koşullar bunu gerekli kılmışsa bunu tarihçilere bırakmak lazım.
Siz imamların dini bilgilerinizi tartmak gibi bir şeye kalkışmam ama tarihi bilgilerinizi sorgulamakta işte bu durumlarda ortaya çıkıyor.

VAİZ
VAİZ - 14 yıl Önce

Bu konuyu bu iki kaynaktan soyutlayarak açıklamak hiç suya sabuna dokunmamak demektir. İşte bu kısa ve özlü yazıda bizim yaptığımız bu . ilgili iki ayeti kıyaslayarak murad edilen manaya ulaşmak.

Kaynak Kuran mı?
Kaynak Kuran mı? - 14 yıl Önce

Sorulan bu gereksiz sorulara kaynak olarak kullanılacak olan KURAN olmamalı bence.
Neden?
Kuran bir kaynak değil bir EMİR diye düşünüyorum.
Emir olan tanrı buyruğunu kaynak olarak kullanmak ne kadar uygun bunu size bırakıyorum hocam ama yaşamın geliştiğini düşünürsek kaynak olacak olan ancak tarihi ve insan eli ile yazılı belgeler olmalı.
Onlarıda katagorilere ayırmak lazım.
Gözlem, hikaye, şiir, anlatı, vs. gibi.
Kuran Kaynak olarak sunulmamalı.
O kayıtsız şartsız kabul edilecek bir TANRI BUYRUĞUDUR.

VAİZ
VAİZ - 14 yıl Önce

Tarihi bir olayın bir değil, bir kaç tane sebebi olabilir. tıpkı bu konuda olduğu gibi. Ama bir ilahiyatçı bu tarihi olayın dini boyutunu ele alır. Dinde de kaynak:1) Akıl (Muhakeme) 2) Nakil (kuran ve sünnet)tir. bu perspektiften olayları ele alırız. tarihi boyutu tarihçilerindir.

Kuran'da şu kadar evlen diye bir şey varmı?
Kuran'da şu kadar evlen diye bir şey varmı? - 14 yıl Önce

Kuran da çok eşlilik diye bir ayet varmı?
Sağlıklı bir aile bu gün hangi koşullarla olabilir?
Bu koşulların sağlanmasındaki engelleri aşmak için ne yapılmalı?
Sosyal ve ekonomik koşullarını sağlama almamış birinin evlenmesi sakat doğum gibi bir şey sayılsa dine uygun olurmu?
Yaşıtından büyük birine evlenmeye zorlanan genç kızlarımızın durumunu nasıl düzeltmeli?
Din adamları bu duruma SAPIKLIK diyebilirlermi?
Töre diye hayatında bir hata ile açıklanacak yaşamlar yok edilince din adamları buna ne demeli?( Töre cinayetleri)
Kadın kendini bir erkeğin gölgesindemi korumalı yoksa ekonomik ve sosyal konumunun sağlamlığından kendi özgür iradesi ilemi korumalı?
Bu soruları çoğaltabiliriz sevgili hocam siz bu konularda yazsanız acaba size aşağıda yazdığınız gibi saçma yersiz sorular gelebilirmi?

 Anlaştık
Anlaştık - 14 yıl Önce

Siz ilahiyatçılar topluma dinlerimi öğretmelisiniz yoksa İslamımı hocam?
Yada şöyle sorayım.
Sahiden sizin göreviniz yalnızca İslamiyeti öğretmekmi?
Yoksa tüm dinler tarihinimi öğretiyorsunuz?
Bunu öğrenmek için soruyorum hocam.

VAİZ
VAİZ - 14 yıl Önce

Dile getirdiğiniz bu soruların hepsinin cevabını kuranda bulabilirsiniz. Kuran tek eşli evliliği öneriyor. Sağlıklı aile yapısını nikahlı birliktelik ve iffet temeli üzerine oturtuyor.Ailevi engelleri aşmayı karşılıklı sevgi ve anlayışı öneriyor. Erkek ve kadına ayrı görev ve sorumluluklar yüklüyor.İslam, nikahta da tarafların irade beyanını göz önünde bulunduruyor.

VAİZ
VAİZ - 14 yıl Önce

Tıpçı nasıl maddi hastalıkların doktoruysa ilahiyatçı da manevi hastalıkların doktorudur.

VAİZ
VAİZ - 14 yıl Önce

bunu bir emir telakki etmeyiniz, haddim değildir. ancak, biz ilahiyatçılar fen ilimlerine nasıl yabancılaştıksa siz fen sahasındaki aydınlar da din sahasına yabancılaştınız. bu benim düşüncem. İslam hukukunda bir kaide vardır:Bir yerde yerleşmiş olan örf din ve ahlaka aykıruysa o örfle amel edilmez. genç kızlar bir yerde zorla yaşlı adamlarla evlendiriliyorsa bu haramdır. çünkü islam nikahta her iki tarafa da irade beyanı vermiştir. kız kabul etmezse velisi zorla evlendiremez.

Manevi doktorluk
Manevi doktorluk - 14 yıl Önce

Bu cevap hayli iddialı hocam menevi doktorlu.Tıp da eğitim 7 yıl ve pratisyenlik dönemnden sonra uzmanlaşıyorlar.Ve pozitif bilimlerle bu işi götürüyorlar.Acaba Psikolojiye gerek yokmu dersiniz?
Sorumu tam cevabını alamadım!
Göreviniz sadece İslam ımı anlatmak yoksa tüm dinleri anlatmaklamı yükümlüsünüz hocam?

VAİZ
VAİZ - 14 yıl Önce

Sizin ilahiyat akademik proğramından haberiniz yok galiba. Din felsefesi,sosyolojisi ve psikolojisi,mantık, ilk çağ ve orta çağ felsefesi, islam bilim ve toplum tarihi, dinler tarihi, yerel,milli,ilahi dinler, mezhepler tarihi vs. yüzlerce bu alanda ders okuduk. o kadar da olsun artık.

Yabancılaşmak
Yabancılaşmak - 14 yıl Önce

Dediğinize katılıyorum hocam.
İlahiyatçılar asli amaçlarından fazlası ile uzaklaşıp dünya işlerine daha çok kafa yorar oldular.Buda onların suçu değil.Kötü emmelli insanların zorlaması ile oldu bu.
Nasılmı?
İşte hiç olmayacak sorularla muhatap edilerek.
Onlara cevap bulunmasını sanki göreviymiş gibi onlara yükleyerek.
Onlarda kendilerini toplumun tüm sorunlarının muhatabıymış gibi görmesi sonuçta yabancılaşma ve asından uzaklaşmayı getirdi.
Akılcı ve insani yasalarla yönetilen toplumlarda mutlaka dinleri koruyan, öğreten, uygulamasını yaptıran din görevlileri olmalı.Ki vardır bu.
İşte bir vaiz le bir imam aynı olmamalı esasında.
Vaiz dinleri öğreten ve bu konuda bilgili bir uzman olarak görev yapmalı.Seçtiği dinide yaşamalı.
Ama bir imam tamamen İslam kurallarında cemaatini dinin gereklerini yaşamaya hazırlamalı.
Yani bir Vaiz her din hakkında bilgili olmalı.
Ve toplumdaki ihtiyaçlara cevap verebilmeli.
Diye düşünüyorum.

Aldığınız Bu derslere sevindim
Aldığınız Bu derslere sevindim - 14 yıl Önce

Aldığınız derslerin sizdeki birikimi mutlaka burada ve görev yerinizde yansımasını buluyordur. Bulmalıda.donanmış insanların çok olması toplumu aydınlatır hocam.
Ancak benim itirazım ve dileğim aşağıda sizinde yazdığınız gibi
Tek eşlilik insan olmanın gereği çok eşlilik hayvani olmanın bir yansımasıdır diyebilen din adamlarını görmek.
İlkel ve vahşi olmak illaki eski çağlarda yaşamakla olmuyor.Günümüzdede pek ala bu vahşlikleri ve canilikleri görebiliyoruz.
15 yaşında kızlarımızın doğuda güney doğuda para karşılığı köle gibi satıldığını sağır sultan bile biliyor.
Ama bir tane gözü pek cesur insan olma adına DİN ADAMI çıkıp "bunların müslüman olamayacağını müslümanlık akıl ve vicdan dinidir akıl ve vicdan bunu kabul edemez" demedi.Yada dediyse bile topluma duyurulmadı.
Bunu duymak lazım değilmi.
DİN ADINA AHLAKSIZLIĞI TEŞVİK EDENLERİ TEŞHİR EDİNİZ."Kuran tek eşli evliliği öneriyor." DİYE BAS BAS BAĞIRMAK gerekmezmi?

VAİZ
VAİZ - 14 yıl Önce

Diğer dinler hakkında, hatta o dinlerin mezhepleri hakkında bile bilgimiz elbette var. bugün çok az duyulan, ferisiler, yehova şahitleri, brahmanizm, şintoizm,zerdüşlük... ne ararsan malumat olarak, biliyoruz. ancak,müslüman bir vaiz, bu din ve mezheplere ne derece objektif yaklaşabilir sizce? bunun için sadece islam sahası dedim.

VAİZ
VAİZ - 14 yıl Önce

Aslında en başından beri senin görüşünde olan birisi benim yazdıklarımı şiddetle eleştireceğine, şiddetle destek vermeliydi. çünkü yazdıklarımız biribirini destekler nitelikte. oraya sadece şu madde eklenmeliydi, her tarihi olay kendi dönemini ilgilendirir. 2010 yılında 610 yılında cereyan eden olaylar yargılanamaz. işte onu da biz haddimizi aşmamak için tarihçilere bıraktık. mesele bu.

Yazışmanıza teşekkür
Yazışmanıza teşekkür - 14 yıl Önce

Evet Osman Bey, yazışmamızdaki samimiyet ve düzeyden dolayı okunacağını sandığım bir diyaloğ yaşadık size teşekkür ediyorum.
Son yazımı yazarken bir gözlemimle bitiryorum br daha ki yazılarınızda buuşmak dileğimle.
Türkiyede nüfusun resmi rakamlarda olduğu gibi gerçekte olduğunu düşünmüyorum.
Ancak olduğu söylenen müslüman nüfusun % 50 sinin bilgisiz şakşakçı ve evlenme çağında kız babalarına görünmek için % 30 unun sırf çıkar amaçlı, kalan % 20 si sade, gerçekten ibadetini olması gerektiği gibi yapan ve yaşamını Sadece Allah için kurgulayan insanlar olduğunu düşünüyorum.
Bu sadece benim gözlemimdir.Mutlak doğru olarak algılanmasın.
İyi geceler.

Aynen denilen olmalı
Aynen denilen olmalı - 14 yıl Önce

610 yılı ile 2010 yılı birleştirilmemeli.Doğrusu budur, bu konuda buluştuk.Ama sizi şiddetle eleştirmedim yalnızca çelişki gördüğüm yerleri yazdım.
Tekrar saygılar.

VAİZ
VAİZ - 14 yıl Önce

Söylediklerinize katılmamak elde değil, çünkü çok doğru. Her dinde bir takım insanlar o dine muğayir şeyler yapmışlar, hala da yapıyorlar. mesela hristiyanlıkta ruhbanlık yoktu, evlenmek rahip ve rahibelere de helaldi, ancak onlar helal olan evlenmeyi bırakıp haram olan ilişkilere yöneldiler. yahudilikte cumartesi günü çalışma yasağı olduğu halde uymadılar. bunun gibi. bizde de bu tip yanlışları yapanlar oldukça fazla. ama bu islama leke getirmez. çünkü islamın değil, şahısların ayıbı

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

vaiz bey yazarken pek dikkat etmemiş sanırım ..

Zaman zaman Hz. Aişe validemiz: ’’ Ya Rasülallah! Ben artık çok yaşlandım, en iyisi sen bir daha evlen.’’ dediğinde peygamber efendimiz: ‘’ Böyle söyleme, çok üzülüyorum.’’ Diye ilk eşine karşı vefasını göstermiştir.

Efendimiz 50 yaşlarındayken ilk göz ağrısı Hz. Hatice validemiz 65 yaşında vefat eder. Efendimiz Hz. Ebu Bekir ’in kızı Hz. Aişe validemizle evlenir

ufak bi paradoks var sanırım ....




s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Muhammed’in Hatice’den sonra, Hicret’e kadar birlikte olduğu tek kadın, Zem’a kızı Sevde’dir. Ibnü Sa’d, Tabakat adlı yapıtında yaşlı olan Sevde’den bir ara Muhammed’in ayrılmak istediğinin ileri sürüldüğünü ama bunun doğru olmadığını söyler. Sevde, bir tarihten sonra, Peygamber’e olan sırasını Aişe’ye devrederek, bir özveri gösterecektir. Böylece Aişe, iki kişilik sıra elde eder.

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Ebubekir’in kızı Aişe ile evlendiği zaman, kendisi 49, kız ise 6 yaşındaydı. Aişe, 9 yaşına gelene kadar onunla beraber olmadığı kabul edilir. Bebek oynarmış onunla.
Aişe’nin eşleri arasında ayrı bir yeri vardır. Zaten zaman içerisinde en uzun süre beraber olmuş karısı da odur. Onunla ilşkisi herhangi bir basit düşkünlük ya da anlık istek olayını har zaman aşmıştır. Muhammed’in kendisinden 15 yaş büyük Hatice’den (ve yine yaşlı Sevde’den) sonra, 43 yaş küçük Aişe’ye bağlanması ilginçtir. Hatice ile Aişe arasında 59 yaş fark var. Neredeyse, Muhammed’in bütün hayat süresi..
Muhammed'in sübyan Aişe ile evlenmesi hakkındaki aşağıdaki yazı ve sahih hadisler hiçbir yorum yapılmadan, tamamen İslami kaynaklardan alınmıştır.

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Muhammed’in en küçük karısı Aişe’dir. Muhammed 52 yaşında iken, 9 yaşında olan Aişe ile gerdeğe girmiştir (Aişe, Muhammed ile evlendiğinde 6 yaşında idi (Bkz:Buhari, e’s Sahih, Kitabu Menakıbı’l-Ensar/44; Tecrid, Hadis no:1553; Müslim, e’s-Sahih, Kitabu’n-Nikah/69, Hadis no:1422) ,demek ki 3 yıl beklenilmiş).Bunun üzerine, islam hukuku bundan bir sonuç çıkarıyor ve "9 yaşındaki bir kız, "müştehat" (şehvete konu olabilecek çagda sayılır) deniyor. Ve de bu nedenle, bir erkeğin 9 yaşındaki bır kızla evlenebileceğini bildiriyor bır fıkıh hükmü olarak(Bkz:Muhammed Ali Tehanevi, Keşşafu ıstılaha-tı’l-Fünun,1/788).

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

M. Sofuoğlu (Cilt 4, Syf - 318,319)
Sahih-i Müslim ve Tercümesi
Babanın Küçük Bakire Kızı Evlendirmesi Babı
1422…….: Aişe şöyle dedi: Ben altı yaşımda iken Resulullah beni (nişan) akdi yaptı. (Üç yıl sonra) ben dokuz yaşında bir kız iken de benimle evlendi. Aişe dedi ki: Biz Medine’ye geldik. Akabinde ben bir ay sıtmaya tutuldum, hummanın şiddetinden saçım döküldü. (Hastalıktan kurtulunca) saçım gürleşti ve omuzlarıma kadar uzadı. Bir kere ben arkadaşlarımla beraber bir salıncak üzerinde oynarken annem Ummu Ruman bana doğru geldi ve beni çağırdı. Ben de annemin yanına geldim. Benden ne isteyeceğini bilmiyordum. Annem elimden tuttu sonunda beni evin kapısı önünde durdurdu. Bende yorgunluktan dolayı “heh, heh” diyerek kaba kaba soluyordum. Nihayet derin derin soluyuşum geçti. Sonra beni eve soktu. Evde Ensar’dan birtakım kadınlarla karşılaştım. Bu kadınlar: Hayır ve bereket üzere, en hayırlı kısmete dediler. Annem beni bu kadınlara teslim etti. Onlar da başımı yıkadılar ve üstümü başı

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Cahş’ın kızı Esed’li Zeynep’l evlenmesi bir yönden ayrıca çok ilginçtir. Araplarda, Cahiliye devrinde, yaygın bir uygulama vardı: Oğlan çocuklarını evlat edinme, onları özoğul gibi nesebine bağlama, miras verme.. Bunun sonucu olarak, baba ile oğğulluk birbirinin karısını, kızını nikahlama hakkına sahip değildi. Tıpkı, baba-oğul hukukundaki gibi.
Muhammed, bu uygulamayı yıktı, oğulluğu ve azadlı kölesi olan Zeyd’in karısı Zeynep’le evlendi. Zeynep aynı zamanda Peygamber’in halasının kızı. Ve zaten, baştan Zeyd’le evlenmek istememiş. Peygambere bir gönül yakınlığı var. Ama yine de onun uygun görmesi sonucunda Zeyd’le evlenmiştir.
Muhammed bir gün Zeyd’le görüşmek için onun evine gider. Zeyd yoktur. O sırada Zeynep içeride çamaşır yıkamaktadır. Duygular coşar. Muhammed şu sözleri söylemekten kendini alamayarak evden çıkar. “Ya mukallibel kulum!” (Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım, gönlümü çeviriverdin!)

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Zeyd eve gelince Zeynep olayı ona anlatır. Zeyd, içinde karısını yitireceği gibi bir önseziyle Peygamber’e koşar.
“Zeynep’I sevdinse, ben boşayayım, sen al” der.
Muhammed’in karşılığı:
“O nasıl söz? Karını boşama, Allah’tan kork!” Ancak, içten içe, boşamasını da istemektedir. Bu istek, Ahzab suresindeki 51.ayetinde ortaya çıkar.(kaynak: Bu ayetle ilgili tefsirler, taberi tefsiri)
Zeyd, Zeynep’I boşar. Böylece Ahzab suresindeki (37.ayet) şu sözler de açıklık kazanmış olur: “Şimdi madem ki Zeyd onunla ilişiğini kesti; biz onu sana eş yaptık.”
Zeynep’le Muhammed arasındaki ilişkide, cinselliğin çok ağır bastığı söylenebilir: “Bir kadın gördüğü zaman hemen eve gelir, Zeynep’le cinsel ilişkide bulunurdu” (Kitabun Nikah, s.127)

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Günlerin cinsellik yönünden ortamını Peygamber’in arkadaşlarından Cabir şöyle anlatır: “Biz Mina’ya giderken zekerlerimizden meni damlıyordu” (kaynak: Buhari, Hac/81; Umre/6; Şirket/7; Muslim, hac/141; Hadis/1216; Neşe-I Menasik/77; Ibn-I Meca, menasik/77 Hadis/2980; Ahmet Ibn-I Hanbel, Müsned 3/317-366)

halasının kızı, oğulluğunun karısı .. sizce de bburda garipsenecek bir durum yokmu ?

s.i
s.i - 14 yıl Önce

Hicret’in 2.yılında Ebubekir’in kızı Aişe ile evlenen Muhammed, bir yıl sonra da Ömer’in kızı hafsa’yı karıları arasına katar.
Hafsa, Huzeyfe oğlu Hanis’le evliydi. Kocası Uhud savaşında aldığı yaralarla fazla yaşayamadı. Muhammed, dul kalan Hafsa’yı önce başkaları ile evlendirmeyi düşündü. Bu konuda Ebubekir’I ve Osman’ı yokladı; onlarda belirli bir istek görmedi. Olaydan haberli olan Ömer çok üzülmüş gibiydi. Daha sonra, Hicret’in 3.yılında Muhammed Hafsa ile kendisi evlendi. Ömer’in yüreğine de su serpildi.

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Ebu Süfyan’ın kızı Ummü Habibe Ramle.
Peygamber onunla Hicre’in 7.yılında evlendi. Ummü habibe, kocası Ubeydullah bin Cahş el-Esedi ile birlikte müslüman olmuştu. Daha sonra Habeşistan’a gittiler. Kocası din değiştirip Hristiyan olunca ondan ayrıldı. Peygamber, Habeşistan Kralı Necaşi’ye haber göndererk Ummü Habibe’yi istedi. Necaşi, kadına, Resulullah’ın yerine 400 dinar mehir ve birçok değerli hediye verdi. Muhammed, Ummü Habibe Medine’ye gelince onunla evlendi. Bu akrabalık bağı Ebu Süfyan’ı duygulandırmıştı. Bir yıl sonra o da müslüman olacak.

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Mahzumoğulları’ndan Ummü Seleme Hind de, kocası Ubeydullah bin Cahş el-Esedi ile birlikte Habeşistan’a gitmişti. Kocası Uhud savaşından sonra öldü.
Peygamber, Medine’ye dönen Ummü Seleme’ye şöyle buyurdu: “Allah’a yalvar, felaketine karşılık seni ödüllendirsin; ondan daha iyi bir eş versin sana.”
Sonra da ona evlenme teklifinde bulundu.
Kadın, yaşlı ve kıskanç olduğunu, yetim çocukları bulunduğunu söyleyerek özür dilemeye kalkınca, Peygamber kendisinin daha yaşlı olduğunu; Allah’ın o kıskançlık duygusunu mutlaka gidereceğini; yetimlere gelince, onlar için hiç merak etmemesini, onların Allah’a ve resulüne kaldığını söyledi.
Evlenme gerçekleşti.
Peygamberin eşlerinin rivayet ettikleri hadis sayısının 3 bini aştığı bilinir. En çok hadis rivayeti Aişe’ye aittir. (2210 hadis) Peygamberin karıları arasında Ummü Seleme de ondan sonra gelir: 378 hadis.

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Müslümanlar, peygamber’in Aişe’ye karşı büyük sevgisini bildikleri için, sözgelimi bir armağan vereceklerse, bunu mutlaka Muhammed’in onunla birlikte olacağı güne rastlatırlardı. Yaygınlık ve düzenlilik kazanan bu olayın öbür eşler arasında dedikodulara yol açmaması, tepkiler uyandırmaması olanaksızdı. Özellikle Ummü Seleme grubundan “annelerimiz”, ona gidip durumu Resulullah’a anlatmasını istediler: Armağanlar mı sunulacak, hediyeler mi sözkonusu, bu, karılar arasında hiçbir ayırım gözetilmeksizin yapılmalıydı.
Ummü Seleme, kendi nöbet gününde olayı ve kumalarının isteğini Peygamber’e iletti. Ancak, peygamberin ağzından bu konuda tek sözcük çıkmadı.
Ertesi gün, öbür eşler Ummü Seleme’den bir açıklama beklediler. O da olanı biteni, peygamber’in o konuda konuşmadığını anlattı. Şöyle bir ortak karara varıldı: Peygamber’den bir karşılık alıncaya kadar Ummü Seleme olayı tekrar tekrar gündeme getirecek..

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Ummü Seleme’nin üst üste yeni birkaç girişimi de sonuçsuz kaldı. Resulullah gülümsüyordu; yine de tek sözcük almak olanaksızdı ağzından. Ümmü Seleme, misyonu gereği sorması gereken soruları sürdürdü.
Sonunda Peygamber konuşacaktı: “Aişe’yi söz konusu ederek beni üzmeyin. Işte söylüyorum: Vahiy, yalnız onun günündeyken gelir bana!”
Ummü Seleme şaşırmıştı. “Seni üzdüğüm için Allah bu günahımı bağışlasın” demekle yetindi.
Ama, ortaklar aynı konuda bu kez peygamber’in kızı Fatıma’ya başvuracaklardı. Fatıma, babasına durumu anlattı.
“Karıların” dedi, “Allah’ı tanık göstererek, Ebu bekir’in kızı konusunda senden adalet diliyorlar.”
Peygamber karşılık verdi: “Kızım, doğru söyle, sen beni seviyor musun?”
“O nasıl söz! Nasıl sevmem?”
“Oyleyse, benim sevdiğimi de sev!”
(kaynak: Buhari, Hibe/8; Tecrid/1130)

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Peygamber, Kureyş’in ileri gelenlerinden Hâris’in kızı Cüveyriye ile Hicret’in 5.yılında evlendi. Mustalik savaşında ailesinin üyeleriyle birlikte tutsak düşen Cüvetriye 13 yaşında dünya güzeli bir kızdı. Peygamberle görüşme dileğinde bulundu. Tutsak olarak, Sabitbin Kays’ın payına düştüğünü, azad olabilmek için onunla anlaşmış bulunduğunu, bu konuda kendisine kolaylık gösterilmesini diledi.
Peygamberin ona şöyle dediği yazılmıştır:
“Daha iyi bir teklifim var”
“Nedir ya Resulullah?”
“Sabit’e vereceğini ödeyeyim, seni ben alayım.”
(Cüveyriye sevincinden uçarak):
“Tamam ya Resulullah, kabul!”
(Kaynak: Islamda Çok Evlilik Ve Resulullah, Prof.Abdullah Ulvan, çeviren Ismail Hakkı Sezer)
Nikahtan hemen sonra, Müslümanların elindeki bütün Beni Mustalik tutsakları (700 kişi) salıverildi. (Kaynak: Buhari, Itkr,13)

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Ahtap bin Huyeyy’in kızı Safiye, Hicret’in 7.yılında Muhammed’in karıları arasına girdi. Safiye, Beni Nadir Yahudilerindendir. Kocası, Hayber savaşında öldürülmüş, kendisi tutsak olmuştu. Dihyet’ül Kelbi’nin payına düştü. Ahsab tarafından hemen peygamber’e yetiştirildi. Safiye öylesine dilber bir kadındı ki, ancak Resulullah’a yakışırdı. Ayrıca, kavminin hanımefendisi olan bu kadına kendinden aşağı gördüğü bir kişinin yanında cariye işlemi işlemi uygulanmasının engellenmesi gerekirdi.
Sonuçta Muhammed onunla evlendi. (Kaynak: Buhari, El Magazil 38; Asab 30-32; Hucurat 11; Talak 1.ayet)
Zeynep bir keresinde Safiye’ye “Yahudi Karı” diye seslenmişti. Peygamber bu saldırıyı cezalandırdı, bir ay Zeynep’e yaklaşmadı. Ayşe’nin safiye için, “Boyu da pek kısa, yere çok yakın” demesi üzerine şu karşılığı vermiş: “Bir laf ettin ki, koca enizi bulandırır” (kaynak: Buhari, Ebu davud ve Tırmizi)

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Anlaşılıyor ki, Safiye’nin eşsiz güzelliği ve yhudi kökenli oluşu zaman zaman öbür ortakların kendisine karşı birleşmelerine yol açmış. Tırmizi rivayet eder: Aişe ve Hafsa, “Biz Resulullah’ın yanında Safiye’den daha değerliyiz” demişler. Bu söz, Safiye’nin kulağına gitmiş. Peygamber’e söylemiş. Peygamber’in verdiği karşılıkta, onun Yahudiliğiyle ilgili çok zarif bir ima da var: “Şöyle diyemez miydin, benden değerli nasıl olabilirsiniz ki, eşim Muhammed, babam Harun, amcam Musa!”
Bir keresinde de Peygamber ve Safiye sözleştiler; öbür kadınlara örnek olsun, hatta bir bakıma ders olsun diye, bir ay boyunca hiç beraber olmayacaklardı. Bu söz tutuldu. (kaynak: Buhari ve El Müslim; Taberi tefsirinde Tahrim suresi)

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Peygamber’in son iki karısı Haris’in kızı Meymune ile Huzeyme kızı Zeynep’tir. Meymune ile Hicret’in 7.yılında evlendi. Huzeyme kızı Zeynep’I, Esed’li Zeynep’ten ayırmak gerekir. Peygamber’in hayatında olay yaratan karısı ikincisidir. Huzeyme kızı Zeynep, Peygamber’den önce ölmüştür.

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Muhammed’in nikah kıyıp da karı-koca olmadan ayrıldığı iki karısı daha var: Kindeoğolları’ndan Numan’ın kızı Esma ve Kilab kabilesinden Zeyd’in kızı Amre. Peygamber, Esma’nın, zifaf sırasında alaca illetine tutulmuş olduğunu farketti ve mut’asını (bedelini) vererek baba evine yolladı. Amre ise daha yeni müslüman olmuştu. Peygamber’in yanına girince onu pek istemez tavırlar takındı, ona da bedeli ödendi; ve ailesine geri gönderildi

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Şem’un kızı Marya, Kıpti kökenli ve Hristiyandır. Muhammed’e Mısır Mukavkıs’I (piskopos) dört cariye armağan eder. Marya, bunlardan biri. Peygamber’in ona karşı özel bir düşkünlüğü olduğu anlaşılıyor. Aşağıdaki olay bunu göstermekte. Muhammed bir gün karılarından Hafsa’nın odasına girer. Odada Hafsa değil, Marya bulunmaktadır. O sırada Hafsa, babasının evine gitmiş. Muhammed ve Marya, Hafsa’nın yatağında birleşirler. Tam o sırada Hafsa içeri girer. Muhammed henüz işini bitirmemiştir. Hafsa’ya biraz beklemsini söyler; bazı açıklamalarda bulunacaktır ona. Sonunda Hafsa, kendisini tutamaz şöyle konuşur: “Nasıl iştir bu? Bir köle ile benim günümde ve benim yatağımda birleşiyorsun?” Peygamber kendisine bir müjdesi olduğunu söyler ve hemen ekler: Kendisinden sonra Ebu Bekir, daha sonra da babası Ömer halife olacaktır. Ne var ki Hafsa hiç de oralı olmayacak, tepkisini sürdürecektir.

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

Peygamber bu kez yemin verir: “Vallahi billahi bir daha onunla beraber olmayacağım, ama sen de olayı kimseye söyleme.” Ne var ki, Muhammed Marya’yı bir türlü unutamamaktadır. Imdadına bir ayet; şu sözlerle başlayan bir ayet: “Ya Muhammed, karıların memnun olacak diye, helal şeyden niçin kendini yoksun bırakırsın; Allah çok bağışlayan ve acıyandır.”
Obür cariye Reyhane Yahudi’ydi. (Kaynak: Tahrim suresi, 1.ayet) Söz konusu ayetin gelişi konusunda bir de bal şerbeti öyküsü ileri sürülür; ama ayetin asıl dayanağı yukarıdaki öyküdür. (Kaynak: Tefsirler; örneğin Taberi tefsiri 28/100 öt; F.Razi, 29/41 öt; (Sabuni’de, bal şerbeti öyküsünün ayetin iniş nedeni gösterildiği ancak asıl nedenin Marya olayı olduğu vurgulanır, 3/406)

s.i.
s.i. - 14 yıl Önce

1) kadına mal gibi davranılması inanın bu kadar güzel gösterilerek anlatılamazdı teşekkürler vaiz bey .. ( mehir?)

2) ayetlerde evlenmeyin diye bir ibare yok.. yani kuran da durumu insanların insiyatifine bırakmış..
( gücün yetiyosa - eşit davranırsan ) Bunları yapabiliyorsam olay bitmiştir..
Düşünülmesi gereken nokta kadının bu durumuna (kuma) neden erkeğin karar verebildiği ?


3) kadınlar sadece eş durumu ile alakalı olarak ezilmiş değildir Kuran'da
mirastan aldıkları pay, mahkedeme şahitlik durumu, söz söyleme haklarının olmadığı ve eşinin sözünden çıkmaması gerektiği gibi önemli konularda bulunmaktadır.. bunlar göz ardı edilmemeli

4)İhtiyacı olan bir kadına sahip çıkmak va onu korumak istirsan, o kadar insani duyguların kabardı ise bunu evlenmeden de yapabilirsin..
nefsime hakim olamam diye düşünüyorsan, yani zor durumdaki bir kadından bile faydalanabileceksen sen zaten o kadar insan değilsindir ..













.

çadırcının oğlu
çadırcının oğlu - 14 yıl Önce

s.i. kardeşim eline sağlık arkandayız kadınlarımız başımızın tacıdır ayağımıza paspas değildir...

çadırcının oğlu
çadırcının oğlu - 14 yıl Önce

peygamber efendimiz zengin eşi hatice öldükten sonra niye pek çok kadın almıştır acaba...