neden çarşamba günü yapıyosunuz neden pazar günü yapğmıyosunuz.çünkü mesai saatinde bir gün tatil yapın demi.sizi gidi uyanıklar sizi.umarım bakanlık sizin hakkınızda sorusturma açarda kurtuluruz
fransaya karşı bi miting yapsaydınızda bizde alkışlasaydık.böyle saçma grevlerle ne kazanacaksınız
İnsanlar ikiye ayrılırlar:
Başkaları için yaşayanlar, başkaları sayesinde yaşayanlar.
Sorun olanlar, çözüm olanlar...
Ümit kıranlar, ümit verenler...
Dert üretenler, devâ üretenler...
Şikâyet edenler, çare bulanlar...
Aynı havayı soluyan, aynı sıkıntıyı yaşayan, aynı sevince ortak olan iki insandan biri dert küpü olur çıkar, diğeri deva küpü.
Biri şikâyet üretir, öbürü çare.
Biri yük olur, öbürü yük taşır.
İç dünyalarda düğümlenir bütün iş.
Ağaç olmalı her insan...
Ağaç gibi olabilmeli ..
Ağaçlardan ders almalı.
Karbondioksit aldığı ortamlardan bile oksijen üretmeli...
Ve ağaçlar misali, birbirine bakmalı, birbirine destek olmalı...
Orman olmalı...
herkül arkadaş sizde kırıkmı var fransaya karşıda siz bir gösteri yapında bakalım bu arkadaşlar size destek mi olacaklar köstekmi olacaklar hıyar bakırlı sen hiç okula coçuk yolladınmı okulda coçuğun olsa böyle çirkeflik yapmazdın yada ben coçuğu okula yollarım öğretmenler ne yaparsa yapsın diyenlerden misin yada coçuğu saldım çayıra mevlam kayıra diyenlerdenmisin yada garibanların yaptığı bir okul var hayır olsun garibanlar okusun diye amma lakin o okulda şu an zenginlerin coçukları okuyor garibanın o okula coçuk göndermeye gücü yetmiyor biz böyle bir insanlarız başkalarının sırtından asalak gibi geçinmeyi seviyoruz gelelim mitinge sizlerin maçası yemiyor abim dayım amcamızdan çekiniyoruz tamam hiç ılmazsa bizlerin coçuklarımızın haklarını arayan mert kimseden korkusu olmayan abisinden dayısından amcasından korkmayan bu arkadaşlara destek olmuyoruz köstek bali olmayalım bu mert insanlar kaybolursa asalaklarda kaybolur asalaklar asalaklığını bilsin bizler gidelim yalakalığımızı yap
birikim rumuzlu arkadaş ne güzel açıklamış allah bütün sevdiklerimizi çözüm olanlar ümit verenler deva üretenler çare bulanlar olanlardan olmasını temenni ederim
Bu öğretmenler grev yaparlar grev yaptığı gün için ya rapor yada izin kağıdı alırlar kendilerini sağlama almak için yani bur da yürekli olmak diye bir şey..lütfen siz insanların haklarını savunmayın hele ki savunurken yok biz akıllıyız yürekliyiz biz kendimizi değil insanları düşünüyoruz bunlar boş laflar siz akıllı yürekli gerisi akılsız yüreksiz mi işiniz gücünüz reklam bir ders saatini fazladan gireriz diye ödü kopan insanlarsınız millet her şeyi biliyor...PARA AZ GELİYOR ÇALIŞMAK ZOR GELİYORSA ÇEKİLİN SİZİN YERİNİZE ÇALIŞACAK ADAM ÇOK BU ÜLKEDE HERKESİN YERİ DOLAR.....
Türkiye Cumhuriyetinin mahkemeleri KESK'in başkanı da dahil 25 Eğitim sen li öğretmene terör suçuna karışmaktan hapis cezası vermiş mi? evet vermiş. Peki İstanbul'daki eylemlerinize kim destek verdi? BDP ' millet vekillerini akşam Tv de seyretmediniz mi? doğruları söyleyince neden bozuluyorsunuz anlamadım. Ben diyorumki sizin maaşınızdan kesilen sendika aidatları dolaylı KESK' e yani terör suçu işleyenlere gitmiyor mu? siz ne biçim eğitimcisiniz bunu anlamakta güçlük çekiyorsunuz. Siz bunu anlamak istemiyorsanız devam edin terörü aidatlarınızla desteklemeye .
aylin şuanki yasalarımızla ve yargıyla göre eğer sizi sevmezlerse size bile bir terör yaftası yapıştırabilirler. dikkatli olun. zira atattürkçüler Ergenekon terör örgütü üyesi diye içerde, kürt halkının varlığını kabul edenler pkk terör örgütü diye içerde, sol görüşlü kişiler devrimci karargah örgütü diye içerde, haksızlığa karşı çıkan öğrenciler terör örgütü üyesi diye içerde.
özgürce düşünmek düşüncelerini söylemek terörizm değil aydınlanma için ışıktır. hem siz kamu emekçilerine yapılan bu haksızlıklara ne diyorsunuz onu bir duyalım...haaa bu ülkenin yargısı 13 yaşındaki N.Ç kararına da imza attı aklından çıkarma. yani işine gelen kararlarda yargı kararlarına atıf yapıyorsun ya.
eğitimsen kürt, türk, laz, çerkez, arap, alevi, sunni...... demez eğitim sen insan der. eğitimsen eşit, parasız eğitimi savunur. eğitimsen insanlık onurunu yüceltir. bunun içindir ki eğitimsenli üyeler kürttür, alevidir, sunnidir, ateisttir, türktür, çerkezdir, lazdır, doğulu batılı kuzeyli güneylidir. tabiki bunların bizler için hiç önemi yoktur. bizler evrensel düşünürüz bizim için hiçbir ırkın başka ırka üstünlüğü kabul edilemez..o yüzden siz teröristlere bilmeden ya da bilerek yardım ediyorsunuz demek en basit tabiriyle vicdansızlıktır.
eğitimsenli üyeler bu ülke ve dünyada oynanan oyunları gayet iyi görmektedir....
işinize geldiği zaman yargıya sığınıyorsunuz. işinize gelmediği zaman yargı kararlarını beğenmiyorsunuz. ben şunu diyorum kesk başkanı dahil eğitim senli öğretmenler terör örgütüne üye olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası aldımı ? aldı. Bu durumu ne diye diğer etnik grublara ayırıyorsunuz. Ben Türk Kürt kardeştir diyorum. sizin gibi sadece beynin dışıyla uğraşanlar bunu anlamaz. siz aidatlarını göndermeye devam edin. yarın terör örgütü sizin bir yakınınızı şehit ederse o zaman anlarsınız belki aidatlarınızın nereye gittiğini. bugün bu eylemi özgürce yapıyorsanız sivil idareye borçlu olduğunuzu unutmayın. Tekrar belirtiyorum EĞİTİM-SEN = KESK = terör örgütüne destek. Siz bilirsiniz. sizin aranızda bunu anlayacak arkadaşlar olduğunu biliyorum. ama onlar da ya eş ya arkadaş kurbanı olmuş durumda.
anlaşıldı aylin hanım sen bilindik yalakalardansın. evet biz bu eylemi özgürce yaptık ve soruşturmaları bekliyoruz biz grev eylemi yapmak için çok bedel ödedik. hiç öyle sivil idare falan deme. onlar bize cezaları çoktan düşünmüşlerdir. gelelim şehitlere o şehitlerinde nasıl verildiği devletin bu olaylarda ne kadar parmağı olduğu yavaş yavaş ortaya çıkıyor. bizler biliyorduk ama şimdi herkes öğreniyor.
aylin hanım sana son sözlerimi söylüyorum. şimdi daha iyi görüyoruz ki devletin askerlerimizin şehit edilmesinde payı var. bunu da senin güvendiğin yargının verdiği kararlara dayanarak söylüyorum, eee sende bu devlete vergi veriyorsun, o zaman sende terörizme yardım ediyorsun...
ben yorumlarımda sizinde (eğitimsen in)sitenizde olduğu ve gerçek bir haberden yola çıkarak yaptım.siz yalakalık yaptığımı öne sürüyorsunuz. ne alakası var. hala anlamadıysanız tekrar belirteyim 29 kasım'da basında bu haber yer almadı mı? terör örgütüne üye olanlar ve hapis cezası alanlar EĞİTİM -SEN li değil mi? Sizin bu eylemininizi İstanbul^'da BDP Milletvekilleri desteklemedimi? tüm bunların bana bir anlamını açıklarmısınız? Sizler dolaylı olarak buralara destek oluyorsunuz ben bunu anlatıyorum. siz kalkmışsınız yalakalık diyorsunuz. bu konuda lütfen terbiyeli olunuz. ben ciddi olarak buradan vatandaşımızı aydınlatmaya çalışıyorum.
Kardeşim Aylin senin şahsında bütün Herkes bilmelidir ki:
1-Bu eylem sadece bakanın şöförünün aldığı kadar para alalım eylemi değidir..Bildiriyi iyi okuyunuz.Sözüm Ebu Cehl ve yardakçılarına-kötü anlamayın-sözlük anlamı yardım eden demektir.
2-Kimse sevktir izindir vs almamıştır.
3-Keşke diğer sendikalar bu sendika gibi tavır alabilseler de biz de onlara destek verebilsek..
4-Pkk nın Allah belasını versin..Çocuk katilleriyle aramızda bağ kurmaya çalışmak şeref...iktir veçok ama çok bayatlamıştır.Yok başkanları hüküm giymiş te filan..
5-Biz ülkemize insanımıza bakarız. Bakıyoruz..ve diyoruz ki..Yarın çocuklarınızdan daha fazla katkı payı istenecek..Parası olmayan okuyamayacak..Düzgün bir eğitim alamayacak..Hasta olunca ilaç parasına ve doktor parasına yetişemeyeceksiniz..Eller jiplerde gezerken sen çocuğunun başında çaresizce kıvranacaksın.
6-Söylediklerimiz kötüyse daha da diyecek birşeyim yok size..Allah bildiği gibi yapsın sizi ve sizin gibi önyargılı insanları.
Ben bizim Atatürk Edipbayatın idarecilerine sordum.İzinsiz ve sevksizlermiş.Yarında soruşturmalar geliyormuş..
İnsan ve İnsancık Kişilikleri İle Yorum Atanlara
1.Demokrasi kültürü edinmiş dost yorumculara teşekkür ederim.
2.Ot desem,odun mu desem,düşünme organı ile boşaltım ortamı yer değiştirmiş sanal şahsiyetli insancıklar mı desem?Sanırım sonuncusu daha güzel yakıştı.Bu İNSANCIKLARA, terbiyem ve demokrasi kültürümün kabul etmeyeceği sözleri sarf etmeyeceğim.Ama...
gerçekçi-gerçeksiz, diyarbakırlı-diyarıyaban, herkül-karınca, saçmalık-saçmasız,hayırlı-hayırsız,Aylin kısabay-gerçekte bay,sade vatandaş-orta vatandaş...sizlere ŞAHSİYET sahibi biri olarak gerçek kimliğimle gerçek anlamda şahsiyet kazandırmaya her zaman hazırım.
Her birinizin densizce, seviyesizce,ukalaca,bilgisizce attığınız yorumlara halksever kimliğime yakışan bir duruşla yanıt vermeye hazırım.Sizler kendinizi deşifre etmeye hazır yürekli insancıklar mısınız?
Bizler insan olma onurumuza yakışan kimliğimizle her gün GöREVİMİZİN başındayız. Karanlık dünyalarınıza her zaman ışık yakmaya hazırız. Erinmeyiz,usanmayız! Hodri meydan!
Yukarıda sanal rumuzlarını yazdığım insancıkları cumartesi günü saat 12.00’da sendika temsilciliğimiz de eleştiri-özeleştiri ve sentez toplantısına bekliyoruz.Bu davet bizim..!
Saygım; Bilgi Sahibi Olarak Konuşan,Üreten ve Mücadele Eden ŞAHSİYETLİ İNSANLARA…
Ahmet rumuzlu arkadaş bize ne sordunuz merak ediyorum.Sevkli ve ya izinli -izinsiz olmaları bizimle personelimiz arasındaki konudur.
Grevcileri az eleştirdiniz .bana göre daha çok eleştirmek lazımdı.Arkadaşlar bu gün ki haberleri bir bakın dün meclis çok güzel bir karar almış.okuyunca çok memnun oldum(!)milletveili emekli maaşlarını 7.750tl yapmış 5.500tl den 7.750tlye çıkıyor.ne güzel .beyler yapılan zammı bir öğretmen ayda alamıyor.benim öğretmen arkadaşımda çıkmış vay grev yapmışlar falan filan.hala ramızda körler sağırlar var.hem de çok .evet beyler biz çalışanlar ezilmeye mahkumuz daha da olacağız.bana göre hak ediyoruz ezilmeye.hala şu manzarayı göremeyenlere bir şey diyemiyorum.emekli maaşlarını bir gece de 2.250tl zam yapılabilkiyor. ve tüm partiler evet diyor.hayırlı olsun vatana millete(!)
adem hocam sizin okuldaki öğretmenlere taviz vermeyin açın haklarında soruşturmaları.dürün defterlerini
Üyesi bulunduğum Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikasının (EĞİTİM SEN) bağlı olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafından,
- Grevli Toplu Sözleşme,
- Güvenceli İstihdam,
- İnsanca Yaşayacak Temel Ücret,
- Ek Ödemelerin Emekli Aylıklarına Dahil Edilmesi ve
- Baskı, Ceza Ve Sürgünlerin Durdurulması, istemleriyle;
Anayasanın devletin sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirten 2. maddesi, çalışanların ve işverenlerin, üyelerinin çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma ve bu sendikalara üye olarak bu doğrultuda etkinlik yapma hakkının bulunduğunu belirten 51. maddesi, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümlerinin uygulanacağını belirleyen 90. maddesi ve 90. maddenin bir gereği olarak; 87 ve 151 sayılı ILO Sözleşmeleri, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 11. maddesi, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın ‘Toplu pazarlık yapma ve eylem hakkı’ başlıklı 28. maddesine dayanılarak;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Danıştay kararları örnek alınarak 21 Aralık 2011 tarihinde 1 günlük uyarı grevi yapılmasına karar verilmiştir.
Üyesi olduğum sendikanın bağlı olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun aldığı karar doğrultusunda ve yasalarla tanınan haklara dayanarak ve Konfederasyonun aldığı kararı benimseyerek, anayasal haklarım doğrultusunda demokratik tepkilerimi göstermek amacıyla söz konusu etkinliğe, sendika üyesi olarak katıldım.
Bu biçimde yapılan eylem suç olarak değerlendirilemez. Kamu görevlilerinin, sendikaların aldığı karar doğrultusunda toplu eylem hakkı insan hakları sözleşmeleri, Anayasa, yanı sıra mahkeme kararları ile de kesin biçimde tanınmaktadır.
Bilindiği üzere Anayasa’da önemli değişiklikler yapılarak kamu görevlilerine sendika hakkı açıkça tanınmış, daha sonra yapılan bir değişiklik ile de Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrasına, 07.05.2004 günü kabul edilip 22.05.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5170 sayılı yasayla eklenen son cümle uyarınca “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümleri” esas alınacaktır” kuralı getirilmiştir.
Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca iç hukukumuzun bir parçası haline gelen ve bir çatışma olması halinde yasalardan önce uygulanacak olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerin örgütlenme özgürlüğü ve sendikal haklara ilişkin hükümler içerdiği bilinmektedir.
151 sayılı İLO Sözleşmesi’nin 3.maddesinde “Bu sözleşmenin uygulanması bakımından kamu görevlileri örgütü deyimi oluşumu ne olursa olsun amacı kamu görevlilerin amacı kamu görevlilerin çıkarlarını savunmak ve geliştirmek olan herhangi bir örgüt anlamına gelir” hükmüne yer verilerek kamu çalışanların çıkarlarını savunmak amacıyla etkinliklerde bulunabilecekleri açıkça kabul edilmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasında, “Kamu makamları bu hakkı sınırlayacak veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her türlü müdahaleden sakınmalıdır” hükmüne yer verilmiş, bu hakkın kullanılmasının kamu makamlarınca engellenmeyeceği belirtilerek çalışanlar korunmuştur.
87 Nolu ILO Sözleşmesi’nin 3/1 maddesi uyarınca “Çalışanların ve işverenlerin örgütleri, tüzük ve yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek, yönetim ve etkinlerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına sahiptir”.
87 sayılı Sözleşmenin 8/2 maddesinde de, “Yasalar, bu sözleşme ile öngörülen güvencelere zarar verecek nitelikte olamaz veya zarar verecek şekilde uygulanamaz” hükmüne yer verilerek kamu çalışanlarının örgütünün kendi amaçları doğrultusunda düzenlemiş olduğu etkinlere katılması nedeniyle cezalandırılamayacağı açık bir biçimde ortaya konmuştur. Bu nedenle üyesi olduğum sendikanın aldığı karar uyarınca gerçekleştirilen etkinliklere katılmam suç olmayıp sendikal ve demokratik hakların kullanılması niteliğindedir.
Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı’nın ‘Toplu pazarlık yapma ve eylem hakkı’ başlıklı 28. maddesine göre;“Çalışanlar ve işverenler veya bunların ilgili kuruluşları, Topluluk mevzuatı ve ulusal yasalar ve uygulamalara göre uygun düzeylerde toplu sözleşmeler müzakere etme ve imzalama ve menfaat ihtilafı olması halinde grev eylemi dahil olmak üzere kendi çıkarlarını korumak için ortak (toplu) eylem yapma hakkına sahiptir.”
İç hukukumuzu doğrudan etkileyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de sendikal eylem ve etkinlikler nedeniyle verilen cezaları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesine aykırı bulmaktadır.
Konfederasyonumuza bağlı Yapı Yol Sen’in açtığı ve 27 Mart 2007 günü karara bağlanan başvuruda (Karaçay – Türkiye) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi;
“…AİHM, toplantı yapma özgürlüğünün önemini gözönünde bulundurarak, özellikle güdülen sözde meşru amaçla orantılı olup olmadığını tespit etmek amacıyla dava konusu disiplin cezasını dosyanın tamamı ışığında incelemiştir. AİHM, devlet memurlarının maaşlarının artış oranını protesto etmek amacıyla üyesi olduğu KESK’in düzenlediği eyleme katılması nedeniyle disiplin cezası adı altında başvurana uyarma cezasının verildiğini not etmektedir. Oysa verilen ceza, her ne kadar düşük olsa da, kendisi gibi sendikaya üye kişilerin çıkarlarını savunmak amacıyla sendika üyelerinin grev ve eylemlere yasal olarak katılmamasına yönelik caydırıcı bir niteliğe sahiptir.
AİHM, başvurana verilen uyarma cezasının “demokratik toplumda gerekli olmadığı” sonucuna vararak Türkiye’nin AİHS’in 11. maddesini ihlal ettiği kararını vermiştir.
Konfederasyonumuza bağlı Yapı Yol Sen’in açtığı ve 17 Temmuz 2007 günü karara bağlanan başvuruda (Satılmış ve Diğerleri – Türkiye) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi şu kararı vermiştir.
“…Bu durumda AİHS’nin 11. maddesinin hangi koşullarda grev hakkı tanıdığı ve bu madde çerçevesinde bu hakkın tanımının ne olacağı hususlarına değinmeden, AİHM, başvuranların işlerini üç saat süreyle yavaşlatmalarının, sendikal hakların kullanımı bağlamında toplu eylem olarak değerlendirilebileceğine kanaat getirmektedir. Başvuranlara sivil sorumluluk bu eylem nedeniyle verilmiş olup, AİHM, alınan tedbirin dernek kurma özgürlüklerine müdahale oluşturduğunu tespit etmektedir.
…
AİHS’nin 11. maddesinde yer alan “çıkarlarını korumak için” ifadeleri gereksiz ifadeler değildir ve AİHS, sendikanın yapacağı toplu eylem yoluyla, sendika üyelerinin mesleki çıkarlarını savunma özgürlüğünü güvence altına almaktadır. Sendika üyeleri tarafından gerçekleştirilecek olan bu eyleme Sözleşmeci Devletler tarafından izin verilmeli, eylemin gelişimi ve devamı sağlanmalıdır. O halde sendikanın, üyelerinin mesleki çıkarlarının korunması amacıyla müdahale etmesi yasal olmalı ve üyeler, çıkarlarının korunması yolunda sendikalarının seslerini duyurması hakkına sahiptirler.
Grev yapma hakkı ile ilgili olarak AİHM, her ne kadar 11. maddede bu hak açık bir şekilde ifade edilmemişse de bu hakkın tanınması, hiç kuşkusuz en önemli sendikal haklardan bir tanesini teşkil etmektedir. Bu hakkın yanı sıra sendika özgürlüğü ile ilgili pek çok hak da mevcuttur. Üstelik Sözleşmeci Devletler’in sendikal özgürlüğü sağlamak amacıyla izleyebilecekleri pek çok yol bulunmaktadır.”
İş bırakma eylemine katılan öğretmenler adına açılan ve 17 Temmuz 2008 günü karara bağlanan başvuruda (Urcan ve Diğerleri – Türkiye) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi şu kararı vermiştir:
“…Mahkeme, barışçıl toplantı özgürlüğünün önemi göz önünde bulundurulduğunda, demokratik bir toplumda, anlaşmazlık konusu olan mahkûmiyet cezalarının gerekli olup olmadığını, özel olarak değerlendirebilmek amacıyla, söz konusu mahkûmiyet cezalarını tüm olaylar ışığında incelemiştir. Mahkeme, başvuranların çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep etmek amacıyla Eğitim- Sen sendikası tarafından organize edilen bir günlük greve katıldıkları gerekçesi ile çarptırıldıkları hapis cezalarının para cezasına çevrildiğini, aynı şekilde öğretmen sıfatı ile geçici bir süre kamu hizmetinde bulunmaktan men edildiklerini kaydetmiştir. Oysa suçlama cezaları, sendika üyelerini ve böyle bir grev gününe veya derneklerinin çıkarlarını savunmak amacıyla yapılan eylemlere yasal olarak katılmak isteyen tüm diğer insanları caydırıcı niteliktedir.
Mahkeme başvuranlara uygulanan cezai yaptırımların ‘ demokratik bir toplumda gerekli olmadığı” sonucuna varmıştır.
Bu durumda Sözleşmenin 1l. Maddesi ihlal edilmiştir.”
AİHM Enerji Yapı Yol Sen – Türkiye başvurusunda, toplu iş bırakma ve iş yavaşlatma eyleminin 13 Nisan 1996 tarihli Başbakanlık Genelgesi ile yasaklanarak, iş bırakma eylemine katılanların cezalandırılacağına dair uyarılmasını, üyelerinin çıkarlarını savunmak amacıyla eylemlere veya greve katılmayı isteyen sendika üyeleri ve diğer kişiler açısından bir müdahale niteliğinde görerek, genel bir grev yasağının Sözleşmenin 11. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Benzer eylemler iç hukukumuzda da Yargı organlarınca meşru kabul edilmiştir.
Örneğin; Danıştay 1. Dairesinin E.2001/3307, K.2001/4415 sayılı kararının gerekçesinde şu açıklamaya yer verilmiştir:
“Olayda, davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan karara uyarak, kamu görevlilerinin içinde bulunduğu mali sıkıntının kısmen düzeltilmesi ve kamuoyunca bilinen bu sıkıntıları yine kamuoyuna anlatarak desteğinin sağlanması amacıyla 1.12.2000 tarihinde bir gün göreve gelmemek eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında bir gün süreyle göreve gelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği, dolayısıyla 657 sayılı yasanın 125/C-b maddesinde öngörülen “özürsüz” olarak bir gün göreve gelmemek fiilinin sübuta ermediği görülmüştür.”
Danıştay 12. Dairesinin E.2004/4643, K.2005/313 sayılı kararının gerekçesinde de şu açıklamaya yer verilmiştir:
“Olayda, davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan, üretimden gelen güçlerini kullanma çağırışına uyarak 11.12.2003 tarihinde göreve gelmediği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında göreve gelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği dolayısıyla 657 sayılı. Yasanın 125/C-b maddesi anlamında özürsüz olarak göreve gelmemek fiilinin sübuta ermediği görülmüştür.
Bu durumda, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesis olunan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.”
Danıştay 12. Dairesinin E.2005/5767, K.2008/225 sayılı bir başka kararının gerekçesinde de şu açıklamaya yer verilmiştir.
“Olayda, davacının üyesi bulunduğu sendikanın yetkili kurullarınca alınan, üretimden gelen güçlerini kullanma çağırışına uyarak 11.12.2003 tarihinde göreve gelmediği anlaşılmış olup, davacının sendikal faaliyet kapsamında göreve gelmemesi fiilinin mazeret olarak kabulünün gerektiği, dolayısıyla 657 sayılı Yasanın 125/C-b maddesi anlamında özürsüz olarak göreve gelmemek fiilinin sübuta ermediği görülmüştür.
Bu durumda, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle davacı hakkında tesis olunan işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.”
Anayasa ve insan hakları sözleşmeleri ile güvence altına alınan sendikal faaliyet hakkım Türk Ceza Kanunu ile de korumaya alınmış, TCK 118. maddesinde sendikal faaliyetin engellenmesi yasaklanmıştır.
Bu nedenle temel bir insan hakkını kullanmış olmam nedeniyle tarafıma her hangi bir ceza verilemeyeceğini düşünüyorum.
İfadem bundan oluşmaktadır. Gereğini bilgilerinize sunarım. 21/12/2011
Mustafa Şen İmza
Şevkat ve merhamette güneş gibi ol, cömertlik ve yardım etmekte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, hiddet ve öfkede ölü gibi ol,tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,hoşgörülülükte deniz gibi ol,ya olduğun gibi görün,ya da göründüğün gibi ol…
Hz. Mevlana
Bizler olduğu gibi görünen ,göründüğü gibi olan ,savunduklarının ve doğru bildiklerinin( ne pahasına olursa olsun) peşinden koşan özü sözü bir olan insanlarız.Neyi ,niçin,ne zaman, nerede,nasıl ve kimlerle yapacağımızı çok iyi biliriz.Yaptığımız herşeyin arkasında durur ve gerekirse bedel de öderiz.Lakin,haklı olduğumuz hiç bir konuda geri adım da atmayız.Ayrıca (nedenini bilmemekle birlikte)bize kin kusanlara da asla aynı üslupta yaklaşmak istemeyiz." Dürüst öğretmen ve onun gibi düşünenler"olabilir.Bizi haksız göstermek,mücadelemizi ,aşağılamaya çalışmak,hatta karalama kampanyası başlatmak isteyebilirler.Onlara tavsiyem, kinden arınmalarıdır....
Biz eğitimcilerin görevi,karanlığa ışk yakmak,insan usunun karanlığını bu ışıkla aydınlatmaktır.Bunun için aydınlanmanın ne olduğunu anlamak gerekir.
Bir düşünceyi doğru anlamak için onun kaynaklarına inmek zorundayız. Ama bunun için ne kadar geriye gitmemiz gerektiğini kestirmek her zaman kolay değil. Aydınlanma düşüncesini tarihsel bağlamının dışında sözcük anlamıyla ele alanlar onun kaynaklarını bulmak için çok eski zamanlara inmek gereksinimi duyarlar. Başlangıç için en doğru ad belki de Sokrates adıdır. Doğrular için canını vermiş olan bu efsane kişilik gerçekten bize doğruların dışında bir yaşam olmadığını, olmaması gerektiğini, olamayacağını duyurdu. İnsan usunun bu noktada yüce aydınlığına kavuşmuş olduğunu sezeriz. Tarih düşünce kahramanlarıyla doludur, insanlığın aydınlığa çıkmasında her birinin çok özel bir yeri vardır. Böylece "aydınlanma" sınırları belirsiz bir kavrayışın en genel adı olur.
Bizler ,asıl mücadelemizi bu karanlıkları aydınlatmak adına veriyoruz.
Kendinize ve Başkalarına Kulak Verin .
Dinlemesini bilen birçok meseleyi çok daha kolay çözebilir. Dinleme sabrı olan birisi,i bu maharetini kullanarak başkalarıyla daha rahat diyalog kurabilir. Dinleyerek daha fazla şey öğrenebilir, yeni fırsatlar yakalar, kavrama derinleşir, farklı bakış açıları açıklık kazanır, problemlere yeni çözüm yolları bulunur.
İnsan kendisini dinlerse, kendisini daha derinlemesine anlar. Kim olduğunu ve neler yaşadığını bilen, öbür insanları daha kolay anlar ve onların bakış açılarını daha kolay görür. Değişik ruh hallerimizi ve duygularımızı dinlemeyi öğrenirsek, kendimizin daha çok farkına varırız. Güçlü ve zayıf yanlarımızın farkına varırız. Bunlar insana daha geniş bir bakış açısı kazandırdığından, başkalarının bakış açılarını kavramamıza yardımcı olur.
Karşıt görüşlü tüm arkadaşlara önce kendilerini,sonra da bizleri dinlemelerini öneriyorum.Belki bakış açılarının genişlemesine yardımcı olur.
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
N.HİKMET
Yaşamaya Dair - II
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var.
Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
Yaşamaya Dair - III
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için...
eleştiri -yorum
‘’Her yiğidin yoğurt yiyişi kendine’’
de
incitiyorsa,
heves kırıyorsa boşa!
seviye
sevgi
saygı ise kelimeler
düzgün seçilmeli
faydası olacaksa
yazana okuyana
alınır elbet dağarcığımıza.
ama düşünün lütfen !!!
Ben ben ben
biz olamayıp, ben olmaktan gelmiyor mu
kötülükler başımıza…
İşim Acele
Gökte zamansızlık hangi noktada?
Elindeyse yıldız yıldız hecele!
Hüküm yazılıyken kara tahtada
İnsan yine çare arar ecele!
Gençlik... Gelip geçti... bir günlük süstü;
Nefsim doymamaktan dünyaya küstü.
Eser darmadağın, emek yüzüstü;
Toplayın eşyamı, işim acele!
(1972)
Necip Fazıl Kısakürek
Yüreğinize sağlık ŞAHSİYET sahibi öğretmenim,yönetim kurulu üyem,mücadele insanı Selda Hanım.İyi ki varsınız...
Bu arada ben, şahsen Hodri Meydan Davetimin sahibi olarak yarın 12:00 ilçe temsilcilik binasındayım.Tüm bu haberin takipçilerini çay içmeye bekliyorum....
Saygım; Sadece İnsan Kimliği İle Karşımıza Çıkabilenlere...
"gerçekçi-gerçeksiz, diyarbakırlı-diyarıyaban, herkül-karınca, saçmalık-saçmasız,hayırlı-hayırsız,Aylin kısabay-gerçekte bay,sade vatandaş-orta vatandaş...sizlere ŞAHSİYET sahibi biri olarak gerçek kimliğimle gerçek anlamda şahsiyet kazandırmaya her zaman hazırım.
Her birinizin densizce, seviyesizce,ukalaca,bilgisizce attığınız yorumlara halksever kimliğime yakışan bir duruşla yanıt vermeye hazırım.Sizler kendinizi deşifre etmeye hazır yürekli insancıklar mısınız?
Bizler insan olma onurumuza yakışan kimliğimizle her gün GöREVİMİZİN başındayız. Karanlık dünyalarınıza her zaman ışık yakmaya hazırız. Erinmeyiz,usanmayız! Hodri meydan!
Yukarıda sanal rumuzlarını yazdığım insancıkları cumartesi günü saat 12.00’da sendika temsilciliğimiz de eleştiri-özeleştiri ve sentez toplantısına bekliyoruz.Bu davet bizim..!" diyerek çağrı yaptık...GELEMEDİLER.SANAL ŞAHSİYETSİZLİKLERİNE, ŞAHSİYET KAZANDIRACAKTIK! Akrep gibi yaşamaya mahkum bunlar..Bizler her zaman yaşamın içindeyiz,haklılığımızla.Saygılar
hay sizin grevinize be.sizdende zaten baska bişey beklenmezdi.