Tarık Akan’ın vefatı ile birlikte, Allah’ın jandarmalığına soyunanlar, yine zuhur etmiş bulunmaktadır.
Kimse bizim mahalleden olup, bizim gibi düşünmek zorunda değildir!
Tarık Akan da doğru bildiği yolda, bir ömür mücadele etmiş, kendi inançları doğrultusunda Türk Milleti’ne eserler vermiş, vatanperverliğinden zerre şüphemiz olmayan, bizim memleketimizin adamıdır.
Biz ne sorgu meleği, ne de Allah’ın özel yetkilisiyiz!
Affetmek de azap etmek de Allah’ın yetkisi dahilindedir.
Biz bilmeyiz, Allah bilir.
Bu vesile ile kendisine rahmet ve merhamet diliyorum.
İşin özüne dönecek olur isek, maalesef ki toplumumuz ideolojik olarak kutuplaşa kutuplaşa, paramparça hâle gelmiş bulunmaktadır.
Tarık Akan’ın vefatı ile birlikte bu kutuplaşmalar bir kere daha gün yüzüne çıkmış ve sosyal medya bu nefret söylemlerinden dolayı tabir-i caiz ise çökmek üzeredir.
Hiç kimse ama hiç kimse bizim gibi düşünmek zorunda değildir!
Biz de Müslümanlar olarak hiç kimseden ahlâk ithal edecek pozisyonda değilizdir!
Biz duruşumuzu karşımızdakinin duruşuna göre belirlemeyiz.
Karşımızdakinin ahlâksız tutumuna karşı verebileceğimiz en güzel cevap, güzel ahlâktır.
Biz, güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilmiş olan bir Peygamber’in ümmetindeniz.
Aliya İzzetbegoviç’in şu tavrı İslam’ın tavrıdır ve hepimize örnek olmalıdır:
“Bir gün askerlerden biri gelip kendisine ‘onlar bizim kadınlarımıza tecavüz ediyorlar, onlar bizim kadınlarımızı, yaşlılarımızı ve çocuklarımızı öldürüyorlar. Buna bigane kalmamalıyız’ dediğinde, Aliya çok veciz bir şey söylüyor, ‘Sırplar bizim öğretmenimiz değiller.”
Sözümü yine Aliya İzzetbegoviç’in şu muazzam sözü ile sonlandırıyorum:
“Geleceğimizi geçmişimizde aramayacağız. Kin ve intikam peşinde koşmayacağız.”
Yazının Dibi; İslam’ı tebliğ metodundan, tekfir anlayışına indirgeyen zihniyete yazıklar olsun!
Selâm, sevgi ve muhabbet ile…
BURAK KILIÇASLAN
Kimse bizim mahalleden olup, bizim gibi düşünmek zorunda değildir!
Tarık Akan da doğru bildiği yolda, bir ömür mücadele etmiş, kendi inançları doğrultusunda Türk Milleti’ne eserler vermiş, vatanperverliğinden zerre şüphemiz olmayan, bizim memleketimizin adamıdır.
Biz ne sorgu meleği, ne de Allah’ın özel yetkilisiyiz!
Affetmek de azap etmek de Allah’ın yetkisi dahilindedir.
Biz bilmeyiz, Allah bilir.
Bu vesile ile kendisine rahmet ve merhamet diliyorum.
İşin özüne dönecek olur isek, maalesef ki toplumumuz ideolojik olarak kutuplaşa kutuplaşa, paramparça hâle gelmiş bulunmaktadır.
Tarık Akan’ın vefatı ile birlikte bu kutuplaşmalar bir kere daha gün yüzüne çıkmış ve sosyal medya bu nefret söylemlerinden dolayı tabir-i caiz ise çökmek üzeredir.
Hiç kimse ama hiç kimse bizim gibi düşünmek zorunda değildir!
Biz de Müslümanlar olarak hiç kimseden ahlâk ithal edecek pozisyonda değilizdir!
Biz duruşumuzu karşımızdakinin duruşuna göre belirlemeyiz.
Karşımızdakinin ahlâksız tutumuna karşı verebileceğimiz en güzel cevap, güzel ahlâktır.
Biz, güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderilmiş olan bir Peygamber’in ümmetindeniz.
Aliya İzzetbegoviç’in şu tavrı İslam’ın tavrıdır ve hepimize örnek olmalıdır:
“Bir gün askerlerden biri gelip kendisine ‘onlar bizim kadınlarımıza tecavüz ediyorlar, onlar bizim kadınlarımızı, yaşlılarımızı ve çocuklarımızı öldürüyorlar. Buna bigane kalmamalıyız’ dediğinde, Aliya çok veciz bir şey söylüyor, ‘Sırplar bizim öğretmenimiz değiller.”
Sözümü yine Aliya İzzetbegoviç’in şu muazzam sözü ile sonlandırıyorum:
“Geleceğimizi geçmişimizde aramayacağız. Kin ve intikam peşinde koşmayacağız.”
Yazının Dibi; İslam’ı tebliğ metodundan, tekfir anlayışına indirgeyen zihniyete yazıklar olsun!
Selâm, sevgi ve muhabbet ile…
BURAK KILIÇASLAN