DÜNYASINI KARARTAN MADENCİLİKTEN HAKKINI ARIYOR
Soma’da bir süre önce faaliyetlerini durduran bir ocakta çalışırken iki gözünü kaybeden Ali Kandemir ile vücudunda 42 parça çoklu kırık meydana gelen İdris Sarıkaya, haklarını alabilmek için hukuksal mücadelelerini sürdürüyor.
Mağdur işçiler, Ermenek’te facianın meydana geldiği ocağın sahibi ile Soma’daki ocağın sahibinin akraba olduğunu iddia etti.
Soma’ya 25 km uzaklıktaki Balıkesir’in Savaştepe ilçesinde ikamet eden maden işçileri Ali Kandemir (35) ve İdris Sarıkaya (42), Soma’da 7 yıl önce bir ocakta meydana gelen kaza sonrası engelli durumuna düştü. 5 kişinin yaralandığı kaza sonrası bir çocuk babası Ali Kandemir iki gözünü kaybederken, iki çocuk sahibi İdris Sarıkaya’nın vücudunda, kol ve bacaklarında 42 parça çoklu kırık meydana geldi.
O günden itibaren hakları için hukuki süreç başlatan Kandemir ve Sarıkaya, olayın üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen bir sonuç alamamaktan şikayetçi. Mahkeme kararıyla İdris Sarıkaya, 125 bin TL tazminat kazandı ancak şirketlerin sürekli isim değiştirmesi nedeniyle alacağını bir türlü tahsil edemedi. Yaşanan kaza sonrası gözlerini kaybeden Ali Kandemir, o günü şöyle anlattı: “31 Temmuz 2007 tarihinde dinamit patlaması sonucu iki gözümü kaybettim.
Patlatılan dinamit dışarıda taşları kırmak için kullanılanlardandı. Yani ucuz bir dinamit sonucu bu duruma geldik. Buradaki hatanın sebebi haberleşmeci ve dinamitçinin arasındaki iletişim kopukluğu oldu. Burada iş verenin iş güvenliğini yeterince yerine getirmediği için bu kaza meydana geldi. Ben gözlerimi kaybettim, yakın arkadaşım İdris Sarıkaya’nın vücudunun birçok yerinde kırık oluştu. 2008 tarihinde hukuksal süreci başlattım.
Bu zamana kadar adaletten herhangi bir netice alamadık. Halen mahkememiz devam etmekte.“
O günden itibaren hakları için hukuki süreç başlatan Kandemir ve Sarıkaya, olayın üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen bir sonuç alamamaktan şikayetçi. Mahkeme kararıyla İdris Sarıkaya, 125 bin TL tazminat kazandı ancak şirketlerin sürekli isim değiştirmesi nedeniyle alacağını bir türlü tahsil edemedi. Yaşanan kaza sonrası gözlerini kaybeden Ali Kandemir, o günü şöyle anlattı: “31 Temmuz 2007 tarihinde dinamit patlaması sonucu iki gözümü kaybettim.
Patlatılan dinamit dışarıda taşları kırmak için kullanılanlardandı. Yani ucuz bir dinamit sonucu bu duruma geldik. Buradaki hatanın sebebi haberleşmeci ve dinamitçinin arasındaki iletişim kopukluğu oldu. Burada iş verenin iş güvenliğini yeterince yerine getirmediği için bu kaza meydana geldi. Ben gözlerimi kaybettim, yakın arkadaşım İdris Sarıkaya’nın vücudunun birçok yerinde kırık oluştu. 2008 tarihinde hukuksal süreci başlattım.
Bu zamana kadar adaletten herhangi bir netice alamadık. Halen mahkememiz devam etmekte.“
Kazada kol ve bacaklarının büyük bölümünü kaybetmesi sonucu yüzde 48 bedensel engelli kalan İdris Sarıkaya da şirketin isminin sürekli değişmesi sebebiyle mahkeme sonucu kazandığı 125 bin TL’lik tazminatı alamadığını belirtti. Kaza anını anlatan Sarıkaya, şunları söyledi: “Yerin 350 metre altında hatalı dinamit patlaması nedeniyle 5 kişi yaralandık.
Dinamitçi aceleci davranınca, haberci bizim olduğumuz yere yetişemeden, patlatılan dinamit de ucuz olduğu için dışarıda patlatılması gereken malzeme olduğundan yaşandı.
Ömür boyu sakat kaldım. 2010 yılında ‘sürekli iş göremez’ durumuyla emekli edildim. Şirketin bize olan duyarsızlığı herhangi bir yardımda bulunmadığından dolayı 2008 yılında
hukuki süreç başlattım. 2011 yılında bu hukuki süreç tamamlandı. 125 bin TL maddi ve manevi tazminat kazandım. Ama bu şirketin aynı adres üzerinde sürekli isim değiştirmesi,
yakın akrabaları Uyarlar’ın sürekli mal varlıklarını aktarmasından dolayı ve ismi geçen A.U’ın üzerine hiçbir mal varlığı bulunmadığından dolayı paramı tahsil edemiyorum. Bu konuyla ilgili muhalefet ve iktidardan herkesle görüştüm. Lisede okuyan iki çocuğum var. Maddi ve manevi yardım istiyorum. Elimde mahkeme kararı var. Elimde bu karar olmasına rağmen bir şey yapamıyoruz.”
“ÖLMEDİNİZ DE BAŞIMIZA BELA KALDINIZ”
Kazadan sonra şirket yetkilileri ile görüşmek üzere madene gittiklerini kaydeden Sarıkaya, içeriye alınmadıklarını dile getirdi. Sarıkaya, konuyla ilgili haklı olduğu halde şirket yetkilileri ile anlaşmaya gittiklerini belirterek “Güvenlikçiler bizi içeriye almadı. Rica ettik, minnet ettik içeriye girdik. İçeride bize yetkililer dedi ki ‘Ölmediniz de başımıza bela
kaldınız. Ölseydiniz yakınlarınızın eline verirdik cüzi bir miktar para bu işten kurtulurduk’ Aynı şirket, aynı zihniyet Karaman Ermenek’te de faaliyet gösteriyor.
Televizyon kanallarına artık bakmaya çekiniyorum. Sürekli ağlıyoruz. Ermenek’teki arkadaşların ailelerini gördükçe kendi yaşadığım olaylar gözümün önüne geliyor. Bunlar da insan. Bize ne oluyor?” diye konuştu.
Televizyon kanallarına artık bakmaya çekiniyorum. Sürekli ağlıyoruz. Ermenek’teki arkadaşların ailelerini gördükçe kendi yaşadığım olaylar gözümün önüne geliyor. Bunlar da insan. Bize ne oluyor?” diye konuştu.
“ERMENEK’TEKİ ARKADAŞLAR KAZANIN İLK GÜNÜ HAYATINI KAYBETTİ”
Ermenek’teki maden sahibi ile Soma’daki maden ocağı sahibinin akraba olduğunu iddia eden İdris Sarıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Soma’da alınmayan tedbirler belli ki Ermenek’te de alınmamış. 1991 yılından beri madencilik yapıyorum.
Ermenek’teki arkadaşlarımızın kazanın ilk gününde hayatlarını kaybettiğinden adım gibi eminim. Çünkü
Ermenek’teki arkadaşlarımızın kazanın ilk gününde hayatlarını kaybettiğinden adım gibi eminim. Çünkü
kurtulma şansları yok. Orada tonlarca suyun bir anda ocağa dolduğu söyleniyor. Su basıncı ile yerden taşlar, kayalar sürüklenerek gelmiş.
Madencilik tecrübelerime göre kaçak kömür alınması için oraya sürülen bacadaki patlamadan dolayı oraya su dolduğunu tahmin ediyorum. İnşallah oradaki insanlar da bizim gibi hukuki sürece takılmaz. Biz 7 yıldan beri uğraşıyoruz. Onları düşünemiyorum.“
Madencilik tecrübelerime göre kaçak kömür alınması için oraya sürülen bacadaki patlamadan dolayı oraya su dolduğunu tahmin ediyorum. İnşallah oradaki insanlar da bizim gibi hukuki sürece takılmaz. Biz 7 yıldan beri uğraşıyoruz. Onları düşünemiyorum.“
İdris Sarıkaya, elindeki mahkeme kararı kağıdının yedi yıl geçmesi nedeniyle artık eskidiğini sürekli üzerinde yenileme yaptığını belirterek, “Mahkeme kararını bekleye bekleye elimizdeki kağıt yıprandı. Artık kağıtlar bile sabırsızlanıp, umudu kesti. Bizim gibi 40 parçaya bölündü. Bizde bantladık” dedi.
Güncelleme Tarihi: 06 Kasım 2014, 08:42