--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

FATMA GÜL'ÜN SUÇU NE?

NEREYE GİDİYORUZ

Nereye gidiyoruz soruyorum kendi kendime.
Çocuklarımız farklı, gençlerimiz bambaşka.
Büyüklerimizi hiç anlamıyoruz.
Hani mensur medeniyetler seviyesine çıkacaktık.
Facebook’la MSN ile mi çıkacağız. O kadar sabırsızız ki, kitap okumuyoruz, elimize gazete alıp sadece resimlerine bakıyoruz.
Okuyarak hazmede hazmede bilgiyi almak yerine, bu hayatı, başrollerinde kendimiz olduğumuz halde bile layıkıyla yaşayamıyor kendimizi dizilere filmlere göre yönlendiriyor ve o şekilde izliyoruz.
İstisnalar hariç aklımız bir karış havada haberlere bile bakmıyoruz. Tek baktığımız bölüm magazin sayfaları. Bu ülkede ne oluyor umurumuzda bile değil.

Akşam hangi dizi var Fatma gülün suçu ne?

Gerisini saymama gerek yok. Bizim izleyeceğimiz programlar bunlar olmamalı. Hiç dizi film izlemeyelim demiyorum ama İzleyeceğimiz programlardan nemalanamayacaksak bunları izlemenin bize ne getirisi olacak ki zarardan başka.
Her gördüğünü sünger misali belleğine kaydeden geleceğimizin büyükleri var. Ey büyükler, onlara kitabı sevdirin, onlara kitap hediye edin, onlara kitap okuyun, daha sonrada onları dinleyin.

Onlara önem verdiğinizi anlasın ve özgüvenleri pekişsin. Birlikte haberleri izleyin, yorum yapın yapmasını da öğretin. Ona geçmişini tarihini anlatın. Çünkü geçmişini bilmeyenin geleceği yoktur ve tarih tekerrürden ibarettir.
Birkaç gün önce haberlere bakıyorum, Televizyon sunucusu vatandaşlara, Burhan Kuzu’nun kim olduğunu soruyor. Hepsinden ilginç o kadar da komik cevaplar geliyor. Kimisi tanımadığın söylüyor, kimisi bir ünlü mü diyor, kimisi de ben biliyorum Abiye Kuzu’nun kocası diyor.
Türkiye, Burhan Kuzu’ya yapılan yumurtalı saldırıyı konuşurken, insanlarımızın verdiği cevaplar ne halde olduğumuzu açıkça gösteriyor. Sunucu bu kez Süheyl Batum’u soruyor, onu da kimse bilmiyor.
Bu kişileri bilmek çok önemli değil ama birazda gündemi takip etmeliyiz. Dizi oyuncularının ismini bilen çocuklarımız maalesef, bilmesi gerekenler karşısında büyük hayal kırıklığı yaşıyorlar.

Peki büyüklerimiz, dizileri takip ettiğimiz gibi çocuklarımızı takip edebiliyormuyuz. Eşlerimize ilgi gösterdiğimiz gibi onlara da ilgi gösterebiliyor muyuz. Dizileri o kadar benimsemişiz ki hayatımızı ona göre planlıyoruz. Bu dizilerin gölgesi altın da yetişen gençlerimizden nasıl bir beklenti içerisinde olabiliriz ki. Sadece gençler değil herkesim için bu böyle. Bir ticarethane de arkadaşımla oturuyorum. Alış veriş için öğrenciler geliyor. Hal ve hareketleri dikkatimi çekiyor. Bir öğrenciye hiç yakışmayan gayri ciddi hayattan hiç bir beklentisi yokmuş gibi “Günümü kurtarayım yeter’’der bir halde görüyorum. Çok üzülüyorum bu gençlik nereye gidiyor. Bunlar bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda değil o kadar çoklar ki günden güne de bu sayı yükseliyor. Üzülüyorum çünkü bu kişiler yarının büyükleri, öğretmenleri, memurları, doktorları, Başbakanı, Cumhurbaşkanı.

Eğitime yüzde yüz destek diyorlar bu desteğin birazını da RTÜK’e verinde bu işin bir çaresine baksınlar.
Son zamanlar da boşanma oranlarının çok arttığını bunun nedeninin diziler ve sanal alem olduğunu açıklıyorlar. Bunu araştırsınlar bir çare bulsunlar. Okumaya teşvik etsinler. Okumanın öğrenmenin ALLAH c.c nün ilk emri yani Farz olduğunu bunun aksi de Haram yani ALLAH’A c.c isyan olduğunu idrak etmeliyiz ettirmeliyiz.
O yüzden ’’HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR’’büyüklerimiz ne güzel ifade etmişler.      
                                        
ADEM TAŞKAN
YORUM EKLE
YORUMLAR
hüseyin
hüseyin - 14 yıl Önce

türk evlerinde ayakkabı dışarda kalır terlik corap vs. girilir dikkat edin tüm dizilerde aykabılalarla güldür baldır içeri neyse ben gelenbeliyim 18 tane köyü var cuma günü pazarı cuma günü köylünün birisi kapıyı caldı wc gitmek istedi tamam dedim içeri ayakabılarıyla halıların üstüne basabasa wc ye girdi cıktı giti

salih
salih - 14 yıl Önce

Güzel bir konuyu bizimle paylaştığı için Adem kardeşime teşekkür ediyorum.Acemicede olsa ustalaşmak için güzel bir adım attığı için onu tebrik ediyorum.Umarım kendisini geliştirmek ve etrafındakileri bilinçlendirmek için yazar.Yetişirken yetiştirmeye çalışmak bu olsa gerek diğer yazarlardan gençte olsa kendi penceresinde hayata bakışını yansıtmış bizlere.Bu gibi gençlere yol göstermek için yapıcı eleştirilerle onlara destek olmalıyız.Dizilere gelince usta bir yazarın son yazım diye kendine yaptığı eleştiriyi okuyunca gördüm ki; Reyting uğruna kimliğinden taviz verdiğini söylüyor yazılarında .Dizilerde nasıl etki oluşturmaktan çok reyting için insanların merak duygularından beslenip.Entrika,aldatma,tecavüz gibi ilgi uyandıran aykırı konuları kullanıyorlar.Biz izlemezsek onlar bizlere bunları izletemez.Bizler kendimize düşen dersi almalıyız.Ona göre yaşamalıyız vesselam.

alev can
alev can - 14 yıl Önce

Sevgili Adem kardeşim, kesinlikle fikirlerine katılıyorum,, tv mümkün olduğu kadar seyretmiyorum, çocuklarıma da seyrettirmemeye de gayret ediyorum.. Dizilerde sadece konular değil şahısların kullandıkları Türkçe düzgün bir Türkçe değil.. Küfür ve hakaret içeren -sözde komik- telaffuzlar çocuklarımızın dilinde. Yeni yetişen yeni kelimeler öğrenen çocuklarımız çok neyazık ki yanlış kelimeleri yanlış anlamlarda öğreniyorlar. Üzücüdür ki liseye giden çocuklarımıza ünlü bir şair yada klasikleşmiş eserlerden-yazarlardan sorsanız facebook ta kullanılan saçma yazılardan(alıntılardan) bahsederler...
Kalemine eline, yüreğine, sağlık.. Sevgiyle kal.

adem taşkan
adem taşkan - 14 yıl Önce

tüm yorum yapan değerli okuyucularıma canı gönülden teşekkür ederim.eleştiren arkadaşlarımızın fikirlerini kendime örnek alıp gelecek yazılarımda değerlendireceğim.

hüsamettin
hüsamettin - 14 yıl Önce

kalemine güç kuvvet versin Allah.güzel bir yazı olmus

hasan1907
hasan1907 - 14 yıl Önce

adem bey ,güzel saptamalarla,yerinde örneklerle konuyu iyi ortaya koymuşsunuz,yozlaşmanın boyutunu ortya koymak için...emeğine sağlık...yazılarının devamını bekliyoruz ...teşekkürler...

dürüst öğretmen
dürüst öğretmen - 14 yıl Önce

Türkiye cumhuriyetinidaha evvel faşist ve kominist anlayışla yönetmeye çalışanlardır suçlu.ak parti iktidarında güllük gülistanlık olan bu ülke tam bir medeniyet merkezi oldu.lütfen artık gerçekleride görelim.dizilerle ak partiyi eleştirecek kadar basit düşünmeyin.

HasaN
HasaN - 14 yıl Önce

Yerden göğe kadar haklı bir yorum.
Koyunun tüm vücudunu bırakmış kuyruğu ile uraşıyorlar.
Milletinde dikkatini oralara çekiyorlar.
Dizi, film, roman, şiir, bunlarla uğraşmak yazanları ile uğraşmak aldatmaca.
Siz bunları yaşatan sistemi sorgulayın.
Asıl mesele orada.
Allah din diyerek bu ülkenin nerelere geldiğinden haberiniz varmı?
Ülke yeraltı kaynaklarının % 94 ü yabancı sermayeye peşkeş çekilmiş.
Bankalar derseniz % 90 ı yabancılarda.
İletişim kökten yabancılarda.
Türkiye Cumhuriyeti 8 yılda 160 yıl geriye götürüldü.
Osmanlının çöküş yıllarına geri döndürüldü.
Pembe tablolar çiziyorlar.
Yabancı şirketlere toplam 685 arama ruhsatı, 206 adet ön işletme hakkı, 82 işletme hakkı olmak üzere toplam 973 adet ruhsat verilmiş ve sadece 11 çokuluslu şirkete toplam 97.300 km2 maden alanı verilmiştir.
Bu ne demektir?
Düşünen varmı?



         Kirkagac.Net