Ertuğrul Özkök 21 Mart tarihli köşesinde, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sayın Olcay Kılavuz'un "Ama davamız adına her kim olursa olsun ülkemiz adına iş başa düştüğünde arkamıza bakmayız. Bu millet dardaysa, memleketimizin bize ihtiyacı varsa biz elimize silahımızı alırız, gerekirse de savaşırız.” açıklamasını çarpıratak, "Ülkenin öteki yarısı mı yani...
Yani sandıktan hayır çıkarsa, sen de elde silah sokağa çıkıp hayırcı avına mı başlayacaksın?" mealinde konuşmayı tefsir ederek, kin, nefret ve düşmanlığa sebebiyet vermiştir.
Ayrıca, kendisini küçük bir tanrıcık olarak gören Özkök, pavyonda racon kesen fedailer gibi, "Bak aslanım, bak koçum, bil ki ‘evet’e değil, gizliden gizliye ‘hayır’a çalışıyorsun." diyerek, haddini aşan bir yorumda bulunmuştur
Ertuğrul Efendi!
Evet, gerekirse Ülkücüler, zamanında toprak altına gömdükleri silahları çıkarırlar ve vatana ihanet edenleri bir bir toprak altına gömerler.
Ama senin gibi haysiyetsizce, yalandan manşet atarak, müfterilik yaparak, -silahsız- ve -kansız- bir şekilde adam öldürmezler!
Ahmet Kaya, sen Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni iken, senin atmış olduğun bir manşet yüzünden linç edildi bu ülkede ve senin arkadaşların kendi arkadaşlarını seksen dönemi öncesi vurarak, Ülkücüler'e yüklediler tüm suçu!
Burada Ahmet Kaya seviciliği filan yapmıyorum!
Burada yapılmış olan bir adaletsizliğin, adaletini teslim ediyorum.
Sen itiraf etsende, etmesende Hasan Cemal bunları bir bir itiraf etti.
"Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım" kitabı, bu işin belgesidir.
Sen ve senin gibiler, nerede Allah için, Vatan için, bayrak için toprağa düşmüş bir yiğit var ise; kalpleriniz nasır tutmuş, gözleriniz kör olmuş, kulaklarınız sağır olmuşçasına onları görmezden gelerek, hep üstünü örttünüz.
1968 senesinde Ruhi Kılıçkıran Ankara Site Yurdu’nun kantininde bir iftar yemeğinde, yemek duası yaptırırken kendisine edilen küfürler neticesinde dayanamayarak göstermiş olduğu tepki üzerine, orada girmiş olduğu kavgada silahla vurularak şehit düştü, sesiniz çıkmadı.
8 Haziran 1970 günü İstanbul Üniversitesi’nde şehit düştü, sesiniz çıkmadı.
Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’nda öğrenim görürken, bir gün ders çıkışı komünistler tarafından işkenceye alınan Ertuğrul Dursun Önkuzu adlı genç, üç gün boyunca işkence gördükten sonra, ciğerlerine kompresörle hava basılarak üçüncü kattan aşağı atıldı ve bedeni paramparça olarak 23 Kasım 1970 günü Allah'a kavuştu, sesiniz çıkmadı.
19 Kasım 1979 tarihinde yayınlamakta olduğu Toprak Dergisi'nden çıkıp arabasına binerken birden fazla kişi tarafından düzenlenen suikastte çapraz ateş sonucu Gazeteci- Yazar İlhan Darendelioğlu katledildi, sesiniz çıkmadı.
25 Haziran 1980 günü MHP İstanbul Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Altınok, eşi Fahriye Altınok ve kızı Nilgün Altınok'a sırf siyasi görüşlerinden dolayı aile katliamı yapıldı, sesiniz çıkmadı.
3 Eylül 2006 sabahı 07.30’da Bayram Ali Öztürk Hoca İsmailağa Camii Şerifi’nde sabah namazının ardından vermiş olduğu dersin bitiminde, Mustafa Erdal adındaki şahsın bıçaklı saldırısı sonucu şehit edildi, sesiniz çıkmadı.
26 Ocak 2014 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi Esenyurt seçim bürosuna yapılan silahlı saldırı sonucunda Ortadoğu Gazetesi’nin basın kolundan Cengiz Akyıldız şehit düştü, sesiniz çıkmadı.
20 Şubat 2015 tarihinde Ege Üniversitesi Teşkilat Başkanı 24 yaşındaki yiğit kardeşim Fırat Yılmaz Çakıroğlu, fakültenin orta yerinde kahpeler tarafından şehit edildi, sesiniz çıkmadı.
Hayatları gençliklerinin baharında kurşunla noktalanan bu yiğitler; milli ve manevi yönleri ağır basan gençler değil de İslam düşmanı, bölücü, milliyetsiz birer devşirme olsalardı, günlerce ve aylarca gazeteler manşet atar, köşe yazarları yazı yazar, televizyonlar bangır bangır haber yapar, Türkiye'nin her tarafında yürüyüşler düzenlenirdi. Evet, bu bir hak ve batıl mücadelesidir. Kesinlikle siyasi partiler üstü bir meseledir. Bu hak dava da garip gelmiş, garip gidecektir. Olay şu kadar açık ve nettir ki bu ülkenin başına bela olmayanın hiçbir kıymet- i harbiyesi bulunmamaktadır.
Sana gelecek olur isek, ölmek ile bayılmayı karıştırmamanı temenni, mayınlı arazide fazla dolaşmamanı ise tavsiye ederim.
Dikkat et yolda yürürken ayağın taşa takılmasın.
Ayrıca, olayı saptırmaktan ve müfteri pozisyonuna düşmekten vazgeç!
Bu olay, kırmızı şaraba, dantelli küloda, g-stringe, yattığın kadınları köşende yazmana benzemez!
Vatan'ın bölünmez bütünlüğü tehlikeye düştüğü anda düşmana gül atmayız, silah sıkarız!
Sende köşkünde üzüm sıkıp, suyunu çıkarır, tadına bakarsın şarabının!
Herkes meşrebine göre...
Yazının Dibi; kendilerinden olanların polise, askere, vatan sevdalılarına karşı sıkmış oldukları silahlardan çıkan sese kulaklarını tıkayanlar, vatan fedailerinin ağzından çıkan silah kelimesinden hayvanın ürkmesi gibi ürkmektedirler.
Selâm, sevgi ve muhabbet ile...
BURAK KILIÇASLAN