--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

DİNLERARASI DİYALOG

İlk kez 1962 yılında Papa 23’üncü Jean, Vatikan Kon silini toplayarak dinler arası diyalog kararı almış ve bu işi yürütmek için bir Bakanlık kurmuştur.

Vatikan’ın amacı, bütün dünyayı Katolik yapmaktır.
Dinler arası diyalog çıkışıyla gerçek niyetler gizlenmekte, hoşgörü temeli üzerine, yalan inşa edilmektedir.
Katolikler, Ortodoks ve Protestanları kusurlu ilan etmektedir.

Farklı mezheplere bile hoşgörü göstermeyenlerin, başka dinlere hoşgörü göstermesi beklenemez.
Siyasetçilerin dini, din adamlarının da siyasetçileri kullandığı bir ortamda, dinler arası diyalogdan söz edilemez.
Siyasetçiler ve din adamları, aynı din içindeki mezhepleri bile kendileri engellemeye çalışmaktadır.
Sonra çıkıp dinler arası diyalogdan söz etmektedirler.

Avrupa da İslam dinine hakaret eden, eylemlere ve sözlere zaman- zaman tanık olduk ve olmaktayız.
Avrupa’da İslam dinine ve Peygamberine hakaret içeren karikatür krizi olduğu dönemlerde, Papa 16’ıncı Benedikt’in “Muhammed nasıl bir yenilik getirdi?
Göster bana, O’nda bulacağın şeyler tıpkı temsil ettiği inancı kılıçla yaymayı emretmesi gibi, hep kötülük ve insanlık dışı şeyler.
”Sözleri ile İslam'a karşı, hiçte hoşgörülü olmadığını en açık şekilde ortaya koymuştur.

Vatikan’ın amacı dünya barışı ve hoşgörü olsaydı, Bosna’da, Kosova’da, Irak’ta, Afganistan’da, Pakistan’da, Filistin’de, Suriye’de ve dünyanın birçok yerinde Müslümanlara yönelik saldırılara karşı çıkar, tepki gösterirlerdi. Bir balinanın hayatı için milyar dolarlar ve olağanüstü çabalar harcanırken, insan hayatına aynı hassasiyeti göstermemektedirler. Nedeni açık: kendi inançlarından farklı bir inanç, farklı bir dine mensup oldukları için, hayatları yok sayılmıştır.  

Benden değilse yok olsun anlayışı taşıyanlara nasıl güven duyulacak. Onlar kendi çıkarlarını korumak ve hâkimiyetlerini güçlendirmek için göstermelik hoşgörü ve diyalog çağrıları yapmaktadırlar. Dinler arası diyalog bahanesiyle, Müslüman ülkelerde ki, misyonerliğin önündeki engeller kaldırılmış, misyonerlik faaliyetleri arttırılmıştır.

Dinler arası diyalogun, İslam dinine aykırılık teşkil ettiği ve kabul edilemeyeceğine dair kesin hükümler bulunmaktadır.
İşte; bazı Ayetler de şöyle denilmektedir:
“Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse kuşkusuz o da onlardandır”  (Maide Suresi, Ayet: 51 )
“Sizin dininiz size, benim dinim banadır” (Kâfurun Suresi, Ayet:109/6 )

Dinler arası diyalog demek, başka dinleri gerçek din kabul etmektir.
Bu durum “Allah katında gerçek din, İslam dinidir” (Al-i İmran Suresi, Ayet:19 ) ayetine karşı olmak, dolayısı ile küfre girmektir.

Ayetler açık ve nettir. Aksini söylemek, Allah'a karşı gelmektir.
Bu Ayetlere göre, hiçbir Müslüman ve din adamı dinler arası diyalogdan söz edemez.
Ayetlere rağmen dinler arası diyalogdan söz etmek, İslami değil siyasidir.
Müslüman olan biri ayetlere rağmen, dinler arası diyalog da ısrar ediyorsa, kesinlikle kişisel çıkarları içindir.

İslam dışındaki dinlerin, Tarih boyunca Osmanlı’ya ve bütün Müslüman devletlere karşı, birbirleriyle diyalog kurmuş ve İslam’a karşı Haçlı seferlerini düzenlemiş oldukları bilinmektedir.

İslam’a karşı olan dinler, geçmişte de birbirleriyle diyalog kuruyorlardı ve bugün de aynı şekilde diyalog kurdukları görülmektedir.
Dünyada ve çevremizde yaşananlar bunun en iyi kanıtıdır. Hem kendimizi hem de başkalarını aldatmayalım.
Dinler arası diyalog, sinsi planlar ve gizli emeller için bir maskedir, koskoca bir yalandır.

KADRİ DUMLU
YORUM EKLE
YORUMLAR
ersin
ersin - 10 yıl Önce

dinler arası diyalog denilince nedense hep fethullah gülen geliyor.fethullah gülen'i bilen de konuşuyor bilmeyende

kadri dumlu
kadri dumlu - 11 yıl Önce

öncelikle bütün yorumculara teşekkür ederim.her yorum beni biraz daha araştırmaya sevk etmektedir.yazımda bazı ayetleri vermiştim.başka ayetler de de şöyle denilmektedir.
niçin hakkı bâtıl ile karıştırıyorsunuz? âli i̇mrân : 71
de ki: hak geldi, bâtıl ortadan kalktı. zaten bâtıl ortadan kalkmaya mahkûmdur i̇sra : 81
de ki: hak geldi artık bâtıl ne yeniden başlar, ne de geri gelir. sebe : 49
allah hakkı hak kılmak ve bâtılı ibtal etmek için enfâl : 8
i̇slâm bilginlerinin din tasnifi kuranı kerîme dayanmaktadır, çünkü kuranı kerîmde, i̇slâm dini için:
allah katındaki din âli i̇mrân : 19
dosdoğru din rum : 30
hak din tevbe : 33
gibi ifadeler kullanılır. i̇slâm, bütün dinler üzerine üstün kılınmak üzere gönderilmiştir.
kim i̇slâmiyetten başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. o ahirette de kaybedenlerden olacaktır. âli i̇mrân : 85

Çok ince konular bunlar
Çok ince konular bunlar - 11 yıl Önce

allah korusun. katılmadım katılmam da. katılanlar da bence ince eleyip sık dokusun. allah muhafaza imani konular bunlar. bu kadar kolay ve basit değil.

mehmet kurt
mehmet kurt - 11 yıl Önce

meselenin mahiyetini bilmeden basit ön kabullerle sallıyorsunuz. allah aşkına bilmediğiniz konularda böyle fütursuz sözler söylemeyin. dinler arası diyalog çerçevesinde ne yapılıyor gördünüz mü? bu konuda yapılmış bir faaliyete hiç katıldınız mı?

Çok ince konular bunlar
Çok ince konular bunlar - 11 yıl Önce

teşbihte hata olmasın ama bir benzetmede bulumayım. zamanında geçen geçerli olan paralar vardır ve bunlar kullanılmıştır ve karşılık bulmuştur. fakat tedavülden kalktığı andan itibaren yeni paralar kullanılmaya başlamıştır. biz semavi dinleri haşa asla reddetmiyoruz. ama aslı bozulmuş, değiştirilmiş, tahrif edilmiş ve rabb'im (hikmetinden sual olunmaz) yeni din göndermiştir. rabb'im ne emretmişse ne buyurmuşsa başımızın üstündedir. inned dine indellahil islam.

İsmail Timur  İZMİR
İsmail Timur İZMİR - 11 yıl Önce

kadri bey;Hıristiyanlık-İslâmiyet diyaloguna Risale-i Nur noktasından baktığımızda, her şeyden önce her iki dinin ortak noktaları ortaya çıkar. İşte bu ortak noktalar, İslâm'ın ve Hıristiyanlığın bütün dünyada ateizme, materyalizme, komünizme karşı ortak hareket etmeleri imkânını vermektedir. Bediüzzaman Said Nursî bu dâvaya delil olarak Mâide sûresinin ikinci âyetini göstermektedir. Semavi dinlerin hayırlı işlerde yarışması, bilhassa dinsizliğe karşı ortak mücadele etmesi önemlidir.

İsmail Çektimur
İsmail Çektimur - 11 yıl Önce

Mevlâna'ya atfedilen bir söz vardır: "Bir ayağım merkezde dinî esaslarla bağlı, diğer ayağım da yetmiş küsur milletle beraber."1 Esasen bir Müslüman'ın durumu da işte bu düşünce ile özetlenebilir. Temel prensip olarak herkesle iyi geçinme, herkesle diyalog içinde olma ve herkesle şartların elverdiği ölçüde münasebet ve bağlantı kurma.

Tebliğ
Tebliğ - 11 yıl Önce

dinimizde emri bil maruf nehyi anil münker ın emredildiğini, yani iyiliği emredip kötülükten sakındırmanın önemini hepimiz biliyoruz. ve en önemli tebliğ yaşayarak, örnek olarak olur. hal ve hareketlerimizle, yaşantımızla örnek olmanın yanısıra dilimizle doğruyu ve yanlışı insanlara anlatarak da tebliğ yapılır. ama bu tebliği yaparken dini akideden yani iman esaslarından, yani dinimizden imanımızdan asla taviz ve ödün vermeyiz. örneğin namaz kılmak zor gelen birini müslüman yapmak için namaz 4 vakit de olsa olur diyemeyiz. neyse onu söylemekle mükellefiz. hem imanı kalplere yerleştirecek olan biz değil yüce rabbimiz'dir. bunu asla unutmamalıyız. biz sadece yaşayıp örnek olmakla ve dosdoğru tebliğ etmekle yükümlüyüz. yoksa bir insanın kalbine imanı yerleştirmek bizim değil rabb'imizin işidir, haddimizi aşmamalı haddimizi bilmeliyiz.



         Kirkagac.Net