Sene 2011...
Devlet Bey (Bir Lider’in Portresi) adlı eserimi zorlu şartlar altında çıkarmış, göndermem gereken ve gerekmeyen tüm yerlere, bir şekilde ulaştırmışım.
Bu süreçte FETÖ tarafından MHP’ye kaset operasyonları başlamış. Her taraftan kuşatma altına alınmış olan basın yayın organları yolu ile “MHP’siz Meclis” çalışmaları tüm hızı ile devam etmektedir.
İşim gereği İstanbul’dayım. Sabah saatlerinde telefonum çaldı, arayan yabancı bir numara. Açtım... Karşımdaki ses, Takvim Gazetesi’nden Hakkı Yalçın olduğunu ve bugün kitabım ile ilgili bir yazı kaleme aldığını söyleyip, okuyup, tekrar dönmemi söylüyor. Tabii büyük bir heyecan ile teşekkür edip, telefonu kapatıyorum.
Hemen gazeteyi temin edip, yazının olduğu sayfayı açıyor ve okuyorum.
Yaptığım iş adına, kendimle gurur duyuyorum.
Çünkü FETÖ o kadar haince hareket ediyordu ki tam o tarihlerde Devlet Bahçeli’yi istifaya davet edip, istifa etmediği taktirde, Devlet Bahçeli’ye ait bir kasetin de çıkarılacağını söylüyorlardı.
FETÖ’nün o günlerde finanse etmiş olduğu merkez medyada ise bu konuya ses çıkarmanın aksine, FETÖ’yü destekleyen yayınlar havada uçuşuyordu. Hem de eskiden Ülkücü olduklarını iddia edip, aslında hiçbir zaman adam dahi olamayıp, nefsinin peşine kul-köle olmuşların eli ile.
Devlet Bahçeli ise kaset kumpasçılarına meydan okuyup, “hodri meydan” diyordu!
O tarihlerde, Takvim Gazetesi’nde Devlet Bahçeli ve MHP’yi savunur bir şekilde manifesto niteliğinde bir yazı kaleme almak için, ruhunu Amerika’ya satmamış olmak gerekirdi. Ayrıca böyle bir yazı kaleme almak için halkın tabiri ile yürek de yemiş olmak gerekirdi.
İşte Hakkı Yalçın böyle bir zamanda çıktı, kitabımı köşesine taşıdı ve o zamanın şartlarında resmen FETÖ ve emperyalist güçlere tokat indirdi!
Eğer o gün MHP’ye yapılan operasyon gerçekleşmiş olsaydı, belki MHP daha sonra Meclis’te yer alamayacak ve FETÖ 15 Temmuz’da başarılı olacaktı.
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun ki böyle bir kumpasın gerçekleşmesi mümkün olmadı ve MHP, 15 Temmuz gecesinden bu yana, “Oğuz’da er, âlemde şer tükenmez” sözünün tecellisi oldu.
Biz, o gün de vatanın bekçiliğini yapıyorduk, bugün de yapıyoruz, kimsenin şüphesi olmasın ki yarın da yapacağız!
Biz ruhumuzu Amerika’ya satanlardan değil, ruhumuzu Allah’a teslim edenlerdeniz!
O gün Hakkın Yalçın, bugün de hâlâ geçerliliğini koruyan şu sözler ile bitiriyordu:
“Devlet Bahçeli, oynanan oyunlara ülkesini ve partisini yem ettirmeyecek kadar kişilikli bir adamdır.
Başka sözüm yoktur.”
Selâm, sevgi ve muhabbet ile...
BURAK KILIÇASLAN