Merhabalar sevgili okurlarım ;
Güneş dünyaya tüm asilliğiyle gülerek doğmuş bahçelerde.
Çiçekler, laleler, papatyalar, sümbüller binbir güzellikler açmış, ilkbaharı ve yazı müjdeleyen neşeli kuşların cıvıltısı duyuluyor, leylekler yine gökyüzünü selamlıyor...
Çiçekler, laleler, papatyalar, sümbüller binbir güzellikler açmış, ilkbaharı ve yazı müjdeleyen neşeli kuşların cıvıltısı duyuluyor, leylekler yine gökyüzünü selamlıyor...
Güneşin güldüğü ilkbahar ve yazla canlanır yeşerir tüm hayaller ve baharla doğan yazla aydınlanır sönmeye yüz tutmuş umut dolu hayallerimiz. Yaşanmamışlıkların ilk günü olarak görmeli belki de taptaze çiçek açan dalları, ılık bahar esintisini.
Buz gibi soğuk kış mevsimin ardından koşturmacayla yorgun düşse de bedenler umut dolu hayaller bahar mevsimiyle el ele veren yazın ilk ışıkları can suyu olmayı her zaman başarır hayatımızda.
Kurumuş toprağın derinlerinden çıkan bir filiz misali, gecenin ardından süzülen güneş gibi yaşanmalı umut.
Baharla doğan yaz ayı bir nevi insanların, hayata bakış açılarının belki de yenilenip tazelenme dönemleridir.. Her son bir başlangıca gebedir ve her yeni gün yeni bir umuttur.
Kurumuş toprağın derinlerinden çıkan bir filiz misali, gecenin ardından süzülen güneş gibi yaşanmalı umut.
Baharla doğan yaz ayı bir nevi insanların, hayata bakış açılarının belki de yenilenip tazelenme dönemleridir.. Her son bir başlangıca gebedir ve her yeni gün yeni bir umuttur.
Yaşamanın tadı adına serpilmeli umut korkuların zirvesinde yeşermeli, bir yelkenlinin hırçın dalgalara karşı direnmesi gibi.
Yaşanılmış bir umutsuzluğu, hayal kırıklığını atlatmak için ayağımızı yere daha sağlam basmak gerekmez mi?
Baharda açan lale yaprağı gibi narin olsa da hayatımız onlar gibi inatçıyız.
Lalelerin toprağa sarıldığı gibi bizlerde ayakta dik durmak için bizide öyle sevdalı, öyle tutkulu ve öyle arzulu umutlarımız, hayallerimiz bağlar sıkı sıkıya hayata....
Yaşanılmış bir umutsuzluğu, hayal kırıklığını atlatmak için ayağımızı yere daha sağlam basmak gerekmez mi?
Baharda açan lale yaprağı gibi narin olsa da hayatımız onlar gibi inatçıyız.
Lalelerin toprağa sarıldığı gibi bizlerde ayakta dik durmak için bizide öyle sevdalı, öyle tutkulu ve öyle arzulu umutlarımız, hayallerimiz bağlar sıkı sıkıya hayata....
Ufak ufak olsa da umutlarımız , kırılsa da kanatlarımız tekrar umudunuzun kanatlarıyla hayallerinizi semaya aşkla yelken açın. Parçalanıp dökülse de umut dolu hayaliniz var mavilerden engin. Bırakın parlayan güneş yeniden doğsun güzel yüzünüze, yalnız bırakmaz seni umut dolu hayallerin, hissettirmez yokluğunu. .
Arzuyla, umutla bekledin mi hayalini ve ne kadar emek verdin gerçekleşsin diye?
Umut dolu hayallerle baktın mı yarınlara en çaresiz olduğun zamanlarda bile?
Bazen insanlar hayal gücünün ürettiği inanılmayacak şeyler gördüklerine inanıyorlar.
Hayal edilenler ancak bu dünyada var oldu, buluşlar icatlar hep hayallere doğan umutla başlamadı mı?.
Mesela Jules Verne, Aya Seyahate gitmişti. Dahiler de düşleriyle istediklerini elde etmediler mi?
Hayal edilenler ancak bu dünyada var oldu, buluşlar icatlar hep hayallere doğan umutla başlamadı mı?.
Mesela Jules Verne, Aya Seyahate gitmişti. Dahiler de düşleriyle istediklerini elde etmediler mi?
İnsanoğlu yüreğinde gücünün büyüklüğünü görürse , hayallerle doğan umutlarının canlı olduğunu da görür.
İnsan yürekten, isteyerek inanarak umuda ve hayallerine sarılırsa , kendi dünyasında zifiri karanlıkta umut dolu hayallerinin parlayan yıldız gibi olduğunu görmüş olur.
Her şeye rağmen hayat çok güzel, soluk aldıkça yaşamın bize verdiği bütün güzellikleri doyasıya yaşayalım.
Umut dolu hayallerimizi en sevdiğimiz içeceğe benzetip acıya inat onu yudum yudum zevk alarak içelim.
Umut dolu hayallerimizi en sevdiğimiz içeceğe benzetip acıya inat onu yudum yudum zevk alarak içelim.
Bu haftalık yazım bu kadar şimdilik hoşçakalın…
TUBA SÖNMEZ
yutkunmadan okuduğum ince ve zarif bir kültürle yoğrulmuş yürek zincirinden kopup gelen sihirli düşünceler silsilesi...