Merhabalar sevgili okurlarım…
Ahmaklar bilgisizliklerinden Mecnun’un başına üşüşerek :
Mecnun, dediler. Nedir bir Leyla’dır tutturmuş gidiyorsun.
Leyla öyle ahım şahım bir güzel değildir ki, bu şehirde ondan kat kat daha güzel yüzlerce, binlerce kız var.
Mecnun kendisine bunu söyleyenlerin haline güldü :
Suret testidir, güzellik ise şaraptır. Allah bana Leyla’nın suretinde aşk şarabı içiriyor. Onun için sizin onu görmeniz, benim görmemden çok farklı dedi.
Benim amacım aşkı anlamak aşkı konuşmaktır.
Aşktan söz edilince herkesin bir düşüncesi olur. Herkes yaşamıştır sevda yanıklarını...
Tahir ile Zühre, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin'in aşkı gibi denilir. Mecnun Leylası için çöllere düştü, Ferhat Şirin için dağları deldi derler…
Sevgiliyle her şey farklılaşır, tatlanır... Yarin varken yaşam daha güzeldir, batan güneşle doğan güneş arasında yarış olur.
Her mevsim daha güzel gelir renkler daha renkli gelir, güneş farklı, deniz farklı, yağmur farklı, kısacası hayat değişir, güzelleşir, nedeni basittir; çünkü biz öyle görmek isteriz ,çünkü sevdiğimizin ve sevildiğimizin farkına varmışızdır.
Aniden aklının önüne geçiyor yüreğinde hissettiklerin.
Okyanustaki köpüklü hırçın dalgalar gibi duygularımızda dışarı çıkar hiç beklemediğimiz anda...
Kalbiniz aşk seferine çıktığı zaman ne kadar meşakkat olsa da bu yoldan sizi kim döndürebilir ki aşk hiç engeller tanır mı bütün zorlukların, sıkıntıların üstesinden gelir.
Kılavuzun yüreğindir. Dağları, tepeleri aşar sevdası uğruna kocaman yürek. Yapmayacağı, göze almayacağı bir şey yoktur… Bütün çetin olan işlerin yüreğinden silinmesi ve yüreğine sevginin yerleşmesidir…
Sonra aniden duraklar kalp. Yaşamıştır yaşayacağı bütün çılgınlıkları. Aşkın engel olmadığını öğrenmiştir artık anlarız aşkın delilik olduğunu. Değil midir ki Ferhat’a dağları deldiren, Mecnun’u çöllere düşüren.
Gölge gibi her an peşinde hissetmek, yüreğinde duymaktır yarini. Araya imkansızlıklar girdikçe sevgili için daha fazla yanıp kül olmaktır…
Velhasıl birbirini seven iki yarin kalplerin birleşmesidir AŞK…
TUBA SÖNMEZ
Ahmaklar bilgisizliklerinden Mecnun’un başına üşüşerek :
Mecnun, dediler. Nedir bir Leyla’dır tutturmuş gidiyorsun.
Leyla öyle ahım şahım bir güzel değildir ki, bu şehirde ondan kat kat daha güzel yüzlerce, binlerce kız var.
Mecnun kendisine bunu söyleyenlerin haline güldü :
Suret testidir, güzellik ise şaraptır. Allah bana Leyla’nın suretinde aşk şarabı içiriyor. Onun için sizin onu görmeniz, benim görmemden çok farklı dedi.
Benim amacım aşkı anlamak aşkı konuşmaktır.
Aşktan söz edilince herkesin bir düşüncesi olur. Herkes yaşamıştır sevda yanıklarını...
Tahir ile Zühre, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin'in aşkı gibi denilir. Mecnun Leylası için çöllere düştü, Ferhat Şirin için dağları deldi derler…
Sevgiliyle her şey farklılaşır, tatlanır... Yarin varken yaşam daha güzeldir, batan güneşle doğan güneş arasında yarış olur.
Her mevsim daha güzel gelir renkler daha renkli gelir, güneş farklı, deniz farklı, yağmur farklı, kısacası hayat değişir, güzelleşir, nedeni basittir; çünkü biz öyle görmek isteriz ,çünkü sevdiğimizin ve sevildiğimizin farkına varmışızdır.
Aniden aklının önüne geçiyor yüreğinde hissettiklerin.
Okyanustaki köpüklü hırçın dalgalar gibi duygularımızda dışarı çıkar hiç beklemediğimiz anda...
Kalbiniz aşk seferine çıktığı zaman ne kadar meşakkat olsa da bu yoldan sizi kim döndürebilir ki aşk hiç engeller tanır mı bütün zorlukların, sıkıntıların üstesinden gelir.
Kılavuzun yüreğindir. Dağları, tepeleri aşar sevdası uğruna kocaman yürek. Yapmayacağı, göze almayacağı bir şey yoktur… Bütün çetin olan işlerin yüreğinden silinmesi ve yüreğine sevginin yerleşmesidir…
Sonra aniden duraklar kalp. Yaşamıştır yaşayacağı bütün çılgınlıkları. Aşkın engel olmadığını öğrenmiştir artık anlarız aşkın delilik olduğunu. Değil midir ki Ferhat’a dağları deldiren, Mecnun’u çöllere düşüren.
Gölge gibi her an peşinde hissetmek, yüreğinde duymaktır yarini. Araya imkansızlıklar girdikçe sevgili için daha fazla yanıp kül olmaktır…
Velhasıl birbirini seven iki yarin kalplerin birleşmesidir AŞK…
TUBA SÖNMEZ
