Doğu veya Kürt Sorunu. Adını ne koyarsak koyalım.
Bu problemin teşhisi yapılıp, reçetesi hazırlanmalı ve hukuk kuralları çerçevesinde çözüme kavuşturulmalıydı.
Türkiye'nin geleceği açısından artık bu olay çözüme kavuşturulmalıydı. AKP bu konuda bir adım attı ve bu adımı da yanlış attı.
Çünkü Kürt halkının hepsini terör örgütü temsil ediyormuşçasına, bu konuda terörist başını muhatap aldı.
Neticesinde “çözüm süreci” adı altında bir süreç başladı. Batıda devlete ait olan bir kaldırım taşına dahi bir şey olduğu vakit halktan hesabını soran hükümet, doğuda yapılan silahlı eylemlere, hukuksuzluklara, bayrak indirmeye varana kadar olan her şeye tepkisiz kalarak, doğuda yargıyı rafa kaldırarak, hukuku ayaklar altına aldı.
Senelerdir hukuku ayaklar altına alan hükümet partisi, realitenin hiç de öyle olmadığını fark etti ve bizim en başta durduğumuz noktaya geldi!
Terör ile mücadele edilir, müzakere değil! Müzakere halk muhatap alınarak olur.
Çözüm süreci denilen illet neticesinde, HDP'ye oy atmayan Kürt; asimile olmuş hain Kürt olarak sınıflandırıldı! Nasıl ki bir zamanlar İslam'ın temsilcisi olarak gördükleri AKP'ye oy atmayanı dinsiz sınıfına koyuyorlardı ise, seçimlerden önce de HDP'ye oy atmayan Kürt'ü dışlayıp, hain ilân ediyorlardı.
İkisi de anti demokratik ve faşizan bir yaklaşımdı.
Lâkin iki partinin de söylemleri insan hakları ve demokrasi odaklı idi. Ne demiş Can Yücel: "Anlarsın ki; Aslında kimsenin farkı yok kimseden.
Sadece biri daha iyi yalan söyler, biri daha iyi oynar oyununu.
Hepsi bu." Yazının Dibi; bizim davamız; partiler, tarikatlar, cemaatler ve mezhepler üstü bir "Hak" davasıdır!
Kimse bizden zulmün tarafında yer almamızı beklemesin! Haklı olan ateist daha olsa, biz onun hakkını savunmak ile mükellefizdir! Selâm, sevgi ve muhabbet ile…
BURAK KILIÇASLAN
Bu problemin teşhisi yapılıp, reçetesi hazırlanmalı ve hukuk kuralları çerçevesinde çözüme kavuşturulmalıydı.
Türkiye'nin geleceği açısından artık bu olay çözüme kavuşturulmalıydı. AKP bu konuda bir adım attı ve bu adımı da yanlış attı.
Çünkü Kürt halkının hepsini terör örgütü temsil ediyormuşçasına, bu konuda terörist başını muhatap aldı.
Neticesinde “çözüm süreci” adı altında bir süreç başladı. Batıda devlete ait olan bir kaldırım taşına dahi bir şey olduğu vakit halktan hesabını soran hükümet, doğuda yapılan silahlı eylemlere, hukuksuzluklara, bayrak indirmeye varana kadar olan her şeye tepkisiz kalarak, doğuda yargıyı rafa kaldırarak, hukuku ayaklar altına aldı.
Senelerdir hukuku ayaklar altına alan hükümet partisi, realitenin hiç de öyle olmadığını fark etti ve bizim en başta durduğumuz noktaya geldi!
Terör ile mücadele edilir, müzakere değil! Müzakere halk muhatap alınarak olur.
Çözüm süreci denilen illet neticesinde, HDP'ye oy atmayan Kürt; asimile olmuş hain Kürt olarak sınıflandırıldı! Nasıl ki bir zamanlar İslam'ın temsilcisi olarak gördükleri AKP'ye oy atmayanı dinsiz sınıfına koyuyorlardı ise, seçimlerden önce de HDP'ye oy atmayan Kürt'ü dışlayıp, hain ilân ediyorlardı.
İkisi de anti demokratik ve faşizan bir yaklaşımdı.
Lâkin iki partinin de söylemleri insan hakları ve demokrasi odaklı idi. Ne demiş Can Yücel: "Anlarsın ki; Aslında kimsenin farkı yok kimseden.
Sadece biri daha iyi yalan söyler, biri daha iyi oynar oyununu.
Hepsi bu." Yazının Dibi; bizim davamız; partiler, tarikatlar, cemaatler ve mezhepler üstü bir "Hak" davasıdır!
Kimse bizden zulmün tarafında yer almamızı beklemesin! Haklı olan ateist daha olsa, biz onun hakkını savunmak ile mükellefizdir! Selâm, sevgi ve muhabbet ile…
BURAK KILIÇASLAN
baris olsun silahlar sussun denildi dedeniz ki akp orgutun kendisini toplamasi icin zaman tanidi bu isi kokten cozmeliydik, tamam dedeiginiz olsun denildi simdi inlerine kadar giriliyor ama diyorsunuz ki baris olsun yuruyusler duzenliyorsunuz sirf akp yi kotuleyip yerden yere vuran sanki diger partiler mecliste hic yokmus hic olmamis gibi sanki hdp diye bir grup yokmus gibi.akp yi kotulemek adina hdp ve pkk ile ayni safta yer alanlar tarih bunlari unutmayacak...