--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

AHİR ZAMAN ÜMMETİ

Kıymetli Okurlarım ilk köşe yazımla karşınızdayım..
Ahir zaman ümmeti olarak bizleri girdabına alan dünya, makam, mevki, mal ve mülk hırsı aramızdaki sevgi, saygı, hoşgörü ve muhabbet duygularını adeta yok etmiş, bizleri dünya muhabbeti kendisine esir etmiş ve değer yargıları menfaat üzerine kurulmuş halde sürüklenip gitmekteyiz. Peygamber Efendimiz (s.a)’in “Mü’min mü’minin Kardeşidir O’na zulüm ve kötülük yapmaz.”

Hadis-i şerifini adeta unutmuşuz. Aynı ana-babadan dünyaya gelen kardeşler bile dünyalık menfaat uğruna birbirinin kuyusunu kazar olmuş. Üzülerek ifade edeyim ki; Ümmet-i Muhammed’in bu elim hali ümmetine çok düşkün olan âlemlere rahmet Hazreti Muhammed (a.s)’i Ravza-i Pakilerin de çok müteessir etmektedir. Bu halimiz Efendimiz (s.av.)’in ümmeti olarak bizi de derinden üzmektedir. Üzüntüyle müşahade ettiğimiz bu tablo bu yazıyı yazmamızı elzem kılmıştır.Lütfen tekraren okuyalım. Allah-u Zülcelâl bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur : “Mü’minler ancak kardeştirler.” (Hucurat; 10) Hz. Peygamber (S.A.V) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur : “Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız.”

(Tirmizi) Mü’minlerin birbirlerini sevmeleri İslam dininde çok büyük bir öneme sahiptir. Bu durum Allah-u Zülcelal’in yanında çok makbuldür. Mü’minlerin birbirlerini sevmeleri ve birbirlerine kenetlenmelerini Allah-u Zülcelal çok sevmektedir. Allah-u Zülcelal’in rızası için birbirimizi sevmemiz lazımdır. Allah-u Zülcelal için amel yapan ve O’nun hizmetinde bulunan bir kimseyi gördüğümüz zaman ne kadar seversek, o nisbette menfaat görürüz. Çünkü bu sevgi o kimsenin zatına değil, Allah-u Zülcelal’e ibadet ettiği, iman edip O’nun rızasına kavuşma gayretinde olmasından dolayıdır ki bu da Allah-u Zülcelal’in yanında çok makbuldür. Dediğim gibi Allah için sevmek, Allah-u Zülcelal’in yanında çok makbuldür. Mü’min kardeşler olarak birbirine kızmadan, buğz etmeden, kin duymadan, birbirimize hep iyilikle yumuşaklıkla davranmalıyız.

Resulullah Efendimiz(a.s) bir hadis-i şeriflerinde: "Kim kendisine Allah için bir dost, bir arkadaş edinirse, Allahü teala onu, Cennette hiçbir ameliyle ulaşamayacağı bir dereceye yükseltir " Ömer bin Hattab (r.a)’da şöyle buyurmuşlardır: "İslamiyet geldikten sonra, bir mü'mine salih bir dosttan daha hayırlı bir şey verilmemiştir " Tabiinden birisi şöyle buyurdu: "Mü'minlerden kardeşlerin dostların çok olsun Çünkü mü'min şefaat edecektir Umulur ki, dost edindiğin mü'min kardeşinin şefaatine kavuşursun " Ebu İdris el-Havlani, Muaz bin Cebel'e (r.a) buyurdu ki; "Ben seni Allah için seviyorum " Muaz bin Cebel ona:

Müjdelerim müjdelerim Resulullah(s.a.s)’tan duydum Buyurdu ki: "İnsanlardan bir topluluk için, kıyamet günü Arş'ın etrafında kürsüler vardır Onların ise, yüzleri dolunay gibidir İnsanlar korku içindedirler Fakat onlar korkmazlar Onlar; Allahü tealanın kendilerine korku olmayan veli kullarıdır Onlar mahzun olmazlar " Peygamber Efendimize (a.s)’a "Onlar kimlerdir ya Resulallah?" diye soruldu Cevabında "Allahü teala için birbirini sevenler" buyurdu. Mü’minlerin birbirini sevmesinin mükâfatı böyle olduğu halde, bu fırsatı değerlendirmemek, gerçekten bir mü’minin kendisine yapmış olduğu çok büyük bir haksızlıktır. Bir mü’min, başka bir mü’min kardeşini fasık olsa dahi Allah için sevmesi lazımdır. Çünkü onun kalbinde iman nuru vardır. Hatta bazı kitaplarda: “Fasığın imanının ışığı dünyaya gelse şark ve gaybı aydınlatır.” denilmiştir. İman etmiş, namaz kılan, hacca giden, zekat veren kimseleri sevmemek açıkça islam dinine muhalefet etmek demektir. Ve böyle yapan insan kendisine çok yazık etmektedir. Önümüzde bu kadar mükâfat varken birbirimize buğz etmek çok haksızlıktır.

Bu kadar mükâfata rağmen, insan mü’min kardeşine buğz etmeye devam ederse ya kıyametteki bu mükâfatlara meraklı değildir. Ya da nefsine tabi olup ona uymaktadır. O beni sevmiyor ben onu neden seveyim demekle şeytan mü’minleri birbirine buğz etmeye sürüklemektedir. İnsan bu kadar mükâfatı bir kenara atıp da kin beslemenin ne demek olduğunu düşünmelidir. Bu kadar muazzam mükâfattan gafil kalmak veya bu kadar mükâfatı nefse uyarak bir kenara atarak mü’min kardeşine buğz etmek çok yanlış bir olaydır. Allah (c.c) cümlemize Zat-ı Şerifleri için birbirimizi sevmeyi ve buğzetmeyi nasip eylesin. Amin ecmain.
YORUM EKLE


         Kirkagac.Net