“ FETÖ'nün devlet için oluşturduğu tehdit ve tehlike konusunda onların bulgusu ve bilgisi yok.
Bu anlamda ilk değerlendirmeyi Sayın Recep Tayyip Erdoğan yapmıştır. Geçmişte FETÖ'cü diye ordudan ayıkladılar, onların çöreklenmesine kapı aradılar.
Şimdi konuşuyorlar. Ne yaptınız? 40 senedir Ak Parti mi var. 40 senedir hangi partiler geldi geçti. Bu konuda kendi içerisinde ayıklama yapabilen tek parti de Ak Parti'dir.
2011 yılında milletvekilleri seçimleri yapılırken bu konu dikkate alınmıştır ve partiye sızmaların önüne geçilmiştir. Birkaç kişi hariç onları da bütün kamuoyu biliyor.”
Bu sözler kime mi ait?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Adalet Bakanı'na!
Fetullah gülen ile hükümetin karşı karşıya gelmesi, ülkemiz açısından iyi de oldu aslında.
Yalan ve yalancı üretme noktasında, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en başarılı hükümetlerini oluşturan AKP, 17-25 Aralık operasyonlarından bugüne de komedi dükkânı gibi mizahçı üretiyor!
Yahu kardeşim siz âlemi kör, milleti sersem mi sanırsınız!
25 Mart 2011 tarihinde şahsınızın, yani Bekir Bozdağ'ın TBMM kürsüsünden yapmış olduğu şu konuşmayı bu bağlamda nereye koyacağız:
“Fethullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymettir. Seversiniz sevmezsiniz ama değerli bir insandır, bilge bir insandır. Bu ülkenin milli ve manevi değerlerine bağlı nesillerin yetişmesi için hizmetini yapıyor. Her şey de açık. Devletin denetimi gözetimi altında açık. Her şey göz önünde olan... Hakkında savcılık kararı olmayan birine çete derseniz ona haksızlık edersiniz.”
Siz, size iman edip de aklı öteleyenlerden mi bellediniz bizi?
Hadi diyelim ki 2011 yılını bir kenara koyduk, 10 Haziran 2012 tarihinde yapmış olduğunuz şu konuşmayı nereye koyacağız:
“Elinizi vicdanınıza koyun; şu tabloya esere bir bakın. Bu eseri yaratanlara husumet besleme sizin vicdanınız izin verir mi? Eğer kara vicdan değilse izin vermez. Sadece dua etmek alkış vurmak destek vermek ister insan. Ben onu görüyorum, onun için de değerli dostlar, bu ateşi yakan, bu yolu açan, bu fikri veren ve bu yolda yürüyenlere destek olan her türlü katkıyı sunan muhterem Fethullah Gülen Hoca Efendi'ye de Antalya'dan gönül dolusu selamlar saygılar gönderiyorum.”
15 Haziran 2012 tarihinde, 10 Türkçe Olimpiyatları’nda hasret türküsünü çığıran, ne Kemal Kılıçdaroğlu, ne de Devlet Bahçeli’dir, bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisidir:
“ Kardeşlerim, gurbet hasrettir. Hasret bedeli çok ağırdır, faturası çok ağırdır. Biz, gurbette olup, şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz.
Gurbet aynı zamanda garipliktir. Zaten oradan anlamını yükleniyor. Onun için de biz garipliğe tahammül edemeyiz. Diyoruz ki, bu sıla hasreti artık bitmelidir, bitsin istiyoruz. Doğrusu ben şu andaki tavrınızla hep birlikte bu hasretin bitmesini istediğinizi anlıyorum. Öyleyse bitsin bu hasret diyelim. Gurbeti bir kenara, hasreti bir kenara bırakalım diyorum."
Sizin yalanlarınız bizim mahallede kabul görmez efendiler!
Bizim mahallede düşünmemek değil, düşünmek ibadettir!
Siz, Allah'ın utanma ve arlanma duygusu vermediği ender insanlardansınız!
Sizin olduğunuz yerde; yalan ve iftira en geçerli akçedir.
Sizin ile birlikte bugüne kadar bir metre dahi yol yürümediğim için, âlemlerin Rabbi olan Allah'a sonsuz hamd ediyorum!
Siz sahte cennet vaat eder, cennetten tapu satarsınız!
Siz Hasan Sabbah kadar Haşhaşi, Harici zihniyeti kadar tehlikelisiniz!
Ali ve Ömer söylemleri ile gelip, Muaviye ve Yezid'in temsilciliğini yapmak bu olsa gerek!
Yazının Dibi; müşriklerin yapacağı tüm eylemleri Müslümanlar yapıyor! Allah'ım sen Müslümanlar'a İslam nasip eyle!
Selâm, sevgi ve muhabbet ile...
BURAK KILIÇASLAN