İnsanoğlu doğası gereği iletişim kurmak, sosyalleşmek, konuşmak ister buna ihtiyaç duyar. Fakat binlerce insan içinde bile tek kelime edebileceği birini bulamaz.
Kimi zaman bir insan ile giderdiğimiz bu duyguyu, binlerce insanla gideremeyiz.
Sizi anlayanlar ile kalabalık arasındaki fark budur.
Yalnızlık; insanın ait olduğu yerden, onu vareden sevdiği, ihtiyaç duyduğu nesne ve kişilerden uzak kalmasıdır. Kendisiyle bütünleştirdiği çevresinden yaşamından kopması durumunda yalnızlık ile tanışır.
Bazen de arkadaşlık, aile ilişkilerimizde yaşanan sorunlar biz de güven problemi oluşturabilir.
Bu da daha sonraki kuracağımız ilişkilerde biz de bir tedirginlik, korku oluşmasına yol açacaktır.
O yüzden sosyal yaşantımızda insanlarla aramıza soğukluk sokabilir mesafeli davranmaya başlayabiliriz.
Çevremizdekilerle aramızda buzdan duvarlar örer ve bu duvarların bizi koruduğuna inanırız.
Kendi kendimizi yalnızlığa iteriz.
İnsanlarla aramızda oluşan en ufak samimiyet bize haziran güneşi gibi gözükür.
Tüm o savunma kalemizi oluşturan buzdan surları eriteceğinden bizi savunmasız bırakıp yeniden darbe alacağımızdan korkarız.
Bu tür yaşanan güven sorunlarından dolayı insanlardan kendimizi ayırmaya çevremizden soyutlamaya çalışırız.
Gerçekliğin dışına çıkıp kendimizi huzurlu, mutlu hissettiğimiz başka bir dünya kurup hayali bir yaşamda huzur bulup bu yalnızlık denilen illetten bir süreliğine de olsa kurtulup sanal dünya da mesut oluyoruz.
Çevremizdekilerle iletişime girmekten konuşmaktan kaçınır kendi iç dünyamızda yaşamaya başlarız.
BETÜL UÇAR
yazılarını çok beğeniyorum sabırsızlıkla yeni yazılarını bekliyorum.başarılarının devamını diliyorum.