14 Temmuz 1971 de Elazığ’ın Keban ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimimi yaptığı bu ilçeden üniversiteyi okumak için çıktı ve çıkış o çıkış oldu elbette ki.
Ondan sonraki yaşamı özlemi yoğun bir şekilde yüreğinde hissederek, gurbetin de soğuk ellerini ensesinde hissederek geçirdi.
Öğretmenlik mesleğime ilk; Erzurum’un Horasan ilçesinin Alagöz köyünde başladım. Doğunun en çetin kış şartlarında ve 19 yaşında bir öğretmen. Unutulmayan yıllar ve anılarla dolu.
Daha sonraki yıllarda Ankara ve Tokat’ta görev yaptım. Hala da Tokat merkezde göreve devam etmekteyim.
Diğer işim olan ve beni ben yapan mutlu kılan yazım hayatım ise önce bir çok antolojide gazetede, edebiyat dergilerinde yazılarım ve şiirlerim yayınlanarak devam etti. Birkaç yerel TV programı, farklı illerde bulunduğumuz dinletilerle devam etti ve etmektedir. 2013 Kasım ayında ilk kişisel kitabım “Fırat’ın Kızı” okurları ile buluştu.
Allah’ın nasip ettiği ve omuzlarıma bıraktığı bu iki kutsal işi en güzel şekilde nihayetlendirebilirsem ne mutlu bana. Öğretmenlik mesleği yüreğimi sevgi ile ve merhametle besledi, doldurdu. Bir şairin de yüreğinde bu duygulardan başkası olmamalı zaten.
Bundan böyle yazılarımla Kirkagac.NET’te olacağım.
Ben Fırat’ın Kızı,
‘’ Ben sıradan bir şairim. Yaşadıkça yaşamın sunduğu duygu yoğunlukları siz de yaş olur, hüzün tüter bacanızdan ve gelir bir şairin yüreğine oturur.
Dudaktan kalbe giden yol gibi, kalpten dile gelir, söz olur, şiir olur…
Ben sıradan bir şairim. Herkes mısralarıma uğrar bir iz bırakır gider. Yumruk hiç çıkmaz yüreğimden. Her daim genzim dumanlıdır. Bazen ağlayan bir şehit anası, bazen gözleri korku dolu, ürkek çocuk, bazen boşluğunda çırpınan kul, bazen sen, siz, onlar olurum. Bazen bir diyar bazen yâr olur koşarım mısralarımda.
Ben sıradan bir şairim aslında bilindik, tanıdığınız, siması hiç yabancı gelmeyen…Bildiğiniz yerde ,bildiğiniz işleri yapan…Bilindik mekanlarda dolaşan…Bazen de bir bilinmezin içinde bilindik bir şairim aslında…!
Her yürek kendi şarkısını söyler, her şair kendi şiirini yazar mezar taşına …’’
Selam ve dua ile
YÂR
Yağmur gibi damlalar düşür göz pınarına
Kurumuş kaynakları rahmetinle sula yâr
Yönümüzü kaybedip düştük şimdi narına
Sensin yön çizenimiz göster bir pusula yâr
Kayıp şehirler olduk çağın vebası sardı
Kısa günün kârından cebimizde ne vardı?
Neden düşünemedik, yol uzun, vakit dardı?
Bu aciz kullarını muhtaç etme kula yâr
Yürekte merhametin izleri hiç kalmadı
Menfi düşüncelerden nasibini almadı
Hayırlı bir düş görüp, tefekküre dalmadı
Sen bu sefil kulunu getir artık yola yâr
Gönlü çorak olanda yetişmiyor hiç bir söz
Söze yolunu açar kalbe düşürülen köz
Her şeyi aza indir, hem kısa olsun hem öz
Sükûtun mektubunda gerek koyma pula yâr
Bu misafirhanede böbürlenmemiz yersiz
Bir gönül incittiysek düşünmeden habersiz
Tüm çaban boşa gider, emek olur değersiz
Mahşerde muhtaç etme yamalıklı çula yâr
Sündüs ARSLAN AKÇA
severek okudum daha nice güzel şiirlerini okumak ümit ve temennisiyle mudanya'dan selamlar,sevgiler.. ve her daim dualarımla...