Büyüklerimizi hiç anlamıyoruz.
Hani mensur medeniyetler seviyesine çıkacaktık.
Facebook’la MSN ile mi çıkacağız. O kadar sabırsızız ki, kitap okumuyoruz, elimize gazete alıp sadece resimlerine bakıyoruz.
Okuyarak hazmede hazmede bilgiyi almak yerine, bu hayatı, başrollerinde kendimiz olduğumuz halde bile layıkıyla yaşayamıyor kendimizi dizilere filmlere göre yönlendiriyor ve o şekilde izliyoruz.
İstisnalar hariç aklımız bir karış havada haberlere bile bakmıyoruz. Tek baktığımız bölüm magazin sayfaları. Bu ülkede ne oluyor umurumuzda bile değil.
Akşam hangi dizi var Fatma gülün suçu ne?
Gerisini saymama gerek yok. Bizim izleyeceğimiz programlar bunlar olmamalı. Hiç dizi film izlemeyelim demiyorum ama İzleyeceğimiz programlardan nemalanamayacaksak bunları izlemenin bize ne getirisi olacak ki zarardan başka.
Her gördüğünü sünger misali belleğine kaydeden geleceğimizin büyükleri var. Ey büyükler, onlara kitabı sevdirin, onlara kitap hediye edin, onlara kitap okuyun, daha sonrada onları dinleyin.
Onlara önem verdiğinizi anlasın ve özgüvenleri pekişsin. Birlikte haberleri izleyin, yorum yapın yapmasını da öğretin. Ona geçmişini tarihini anlatın. Çünkü geçmişini bilmeyenin geleceği yoktur ve tarih tekerrürden ibarettir.
Birkaç gün önce haberlere bakıyorum, Televizyon sunucusu vatandaşlara, Burhan Kuzu’nun kim olduğunu soruyor. Hepsinden ilginç o kadar da komik cevaplar geliyor. Kimisi tanımadığın söylüyor, kimisi bir ünlü mü diyor, kimisi de ben biliyorum Abiye Kuzu’nun kocası diyor.
Bu kişileri bilmek çok önemli değil ama birazda gündemi takip etmeliyiz. Dizi oyuncularının ismini bilen çocuklarımız maalesef, bilmesi gerekenler karşısında büyük hayal kırıklığı yaşıyorlar.
Peki büyüklerimiz, dizileri takip ettiğimiz gibi çocuklarımızı takip edebiliyormuyuz. Eşlerimize ilgi gösterdiğimiz gibi onlara da ilgi gösterebiliyor muyuz. Dizileri o kadar benimsemişiz ki hayatımızı ona göre planlıyoruz. Bu dizilerin gölgesi altın da yetişen gençlerimizden nasıl bir beklenti içerisinde olabiliriz ki. Sadece gençler değil herkesim için bu böyle. Bir ticarethane de arkadaşımla oturuyorum. Alış veriş için öğrenciler geliyor. Hal ve hareketleri dikkatimi çekiyor. Bir öğrenciye hiç yakışmayan gayri ciddi hayattan hiç bir beklentisi yokmuş gibi “Günümü kurtarayım yeter’’der bir halde görüyorum. Çok üzülüyorum bu gençlik nereye gidiyor. Bunlar bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda değil o kadar çoklar ki günden güne de bu sayı yükseliyor. Üzülüyorum çünkü bu kişiler yarının büyükleri, öğretmenleri, memurları, doktorları, Başbakanı, Cumhurbaşkanı.
Eğitime yüzde yüz destek diyorlar bu desteğin birazını da RTÜK’e verinde bu işin bir çaresine baksınlar.
Son zamanlar da boşanma oranlarının çok arttığını bunun nedeninin diziler ve sanal alem olduğunu açıklıyorlar. Bunu araştırsınlar bir çare bulsunlar. Okumaya teşvik etsinler. Okumanın öğrenmenin ALLAH c.c nün ilk emri yani Farz olduğunu bunun aksi de Haram yani ALLAH’A c.c isyan olduğunu idrak etmeliyiz ettirmeliyiz.
türk evlerinde ayakkabı dışarda kalır terlik corap vs. girilir dikkat edin tüm dizilerde aykabılalarla güldür baldır içeri neyse ben gelenbeliyim 18 tane köyü var cuma günü pazarı cuma günü köylünün birisi kapıyı caldı wc gitmek istedi tamam dedim içeri ayakabılarıyla halıların üstüne basabasa wc ye girdi cıktı giti