Yaklaşık 2 haftadır devam eden Taksim gezi parkı eylemleri için bir köşe yazısı yazmamak için kendimi zor tutuyordum ki artık sabrımın son haddine geldim.
Gerçekleşen bu halk hareketi başta başbakanımız olmak üzere medya ve iktidar partisine oy atmış bir kesim tarafından uzun bir süredir görmezden gelindi.
En az 3 kişinin öldüğü ve yüzlerce belki de binlerce kişinin yaralandığı eylemler başbakanımız tarafından önemsenmedi ve birkaç çapulcu diyerek küçümsendi.
Tüm bu eylemler 3 ağacın kesilmesi ile başlamasına rağmen polisin müdahalelerinin sertliği ile tırmandı ve bugünlere kadar gelindi.
Özellikle son dönemlerdeki söylemleri ile halkını bölücü ve ayrıştırıcı açıklamalarda bulunan iktidar partisi lideri ülkemizi de dönülmez bir yangının içine atmış oldu. Bir de toplanan halka terörist yakıştırması yaparak eylemlerin bir an önce bitirilmesini söyledi yoksa eylemcileri anlayacakları dilden konuşacağını belirterek açıkça tehtid etti.
Tonlarca biber gazını üzerlerine atmaktan çekinmeyen güvenlik güçleri acaba bunun ötesinde kendi halkına ne yapabilir diye düşünmeden kendimi alamıyorum. Ortalığı yakıp yıkan provokatörleri işaret ederek destek bulmaya çalışan iktidar partili gruplar da polisin içine karışarak eylemcilere şiddet kullanmaktan eksik kalmadılar.
Twitter ve Facebook gibi sosyal medyaya da sinirlenen başbakanımız yine bir hışımla buralardan muhalif paylaşımlarda bulunan gençleri gözaltına alıp bu paylaşımların birçoğunun kaldırılması için gereğini yaptı.
Kişisel bir küfür ya da tehdit içermeyen iletiler yazmanın suç olmadığı ülkemizde yine hukuk dışı bir gözaltı olayı daha böylece gerçekleşmiş oldu.
Daha hukuksuzluklar bitmedi. Yine basın açıklaması yapmak isteyen 73 avukat adliye sarayından yaka paça alınarak sorgulandı.
İzmir’de genç kızlarımız dövülmek ile kalmayarak saçlarından sürüklenerek denize atıldı. Peki, tüm bu uygulamalar ve şiddet görüntüleri sosyal medyada yer alırken ulusal basın birkaç kanal hariç ne yaptı? Belgesel yayınladı, eğlence programları ve diziler birbirini kovaladı, yemek tarifleri verildi, evlenme programları hız kesmedi.
Yani bu olaylar ve örneklerden de anlaşıldığı gibi yandaş medya yine işine geldiği gibi davrandı.
Biz buradan ne anlıyoruz? Demek ki muhalefet varmış ama yaptıkları halka gösterilmediği için haksız yere bu zamana kadar eleştirilmiş.
Yine bu eylemler bize gösterdi ki tüm spor takımlarının taraftarları kardeşçe davranabiliyormuş.
Ellerinde sadece Türk bayrağı bulunan milyonları ideolojik bulan iktidar partisi acaba kendine oy veren kişilerin uzaydan mı geldiğini sanıyor.
AKP’li arkadaşlar meydanlardakilerin yüzde 95’i senin benim gibi halk. Bir partiye gönül vermiş olabilirler ama eyleme bireysel olarak destek veriyorlar.
Haa gelelim söylenen yalanlara. Yok efendim camide içki içmişler, yok efendim eylemciler polisi köprüden atmış öldürmüş…
Ya insanın birazcık Allah korkusu olur. Bu kadar kolay iftira atılır mı arkadaş!
Ayrıca bir de çıkmışsın Taksim Topçu Kışlası projesine muhalefet de destek verdi diyorsun.
Proje meclise gelmeden nasıl oy verilmiş anlayan varsa bana anlatsın.
Sayın Başbakanım anlayın artık.
Bu eylemler 3-5 ağaç kesildi diye değil, sizin o yakın zamanda yaptığınız türlü icraatlara.
Öncelikle ülkede satılmadık devlet malı bırakmadınız, Reyhanlı’da vatandaşlarımız öldü, Onlarca şehidimiz vatan için canlarını verdi, Habur’da PKK’lılar davullarla karşılandı, Apo ile görüştünüz, mazot, gübre aldı başını gitti, Atamıza ayyaş dedin, kişisel özgürlükleri kısıtladın, oy vermeyen büyük kesimi hiçe saydın.
Anladın mı şimdi Başbakan halkın uyur da bir uyandı mı neler olur?
Tekrar köşemden hatırlatmayı bir borç bilirim ki bu eylemler bir halk hareketidir ve siyasi hiçbir tarafı bulunmamaktadır.
Kimse halkını hiçe sayıp da ben yaptım oldu demesin, yoksa gün gelir halk ona sandıkta gerekli dersi verir.
Saygılarımla…
Gerçekleşen bu halk hareketi başta başbakanımız olmak üzere medya ve iktidar partisine oy atmış bir kesim tarafından uzun bir süredir görmezden gelindi.
En az 3 kişinin öldüğü ve yüzlerce belki de binlerce kişinin yaralandığı eylemler başbakanımız tarafından önemsenmedi ve birkaç çapulcu diyerek küçümsendi.
Tüm bu eylemler 3 ağacın kesilmesi ile başlamasına rağmen polisin müdahalelerinin sertliği ile tırmandı ve bugünlere kadar gelindi.
Özellikle son dönemlerdeki söylemleri ile halkını bölücü ve ayrıştırıcı açıklamalarda bulunan iktidar partisi lideri ülkemizi de dönülmez bir yangının içine atmış oldu. Bir de toplanan halka terörist yakıştırması yaparak eylemlerin bir an önce bitirilmesini söyledi yoksa eylemcileri anlayacakları dilden konuşacağını belirterek açıkça tehtid etti.
Tonlarca biber gazını üzerlerine atmaktan çekinmeyen güvenlik güçleri acaba bunun ötesinde kendi halkına ne yapabilir diye düşünmeden kendimi alamıyorum. Ortalığı yakıp yıkan provokatörleri işaret ederek destek bulmaya çalışan iktidar partili gruplar da polisin içine karışarak eylemcilere şiddet kullanmaktan eksik kalmadılar.
Twitter ve Facebook gibi sosyal medyaya da sinirlenen başbakanımız yine bir hışımla buralardan muhalif paylaşımlarda bulunan gençleri gözaltına alıp bu paylaşımların birçoğunun kaldırılması için gereğini yaptı.
Kişisel bir küfür ya da tehdit içermeyen iletiler yazmanın suç olmadığı ülkemizde yine hukuk dışı bir gözaltı olayı daha böylece gerçekleşmiş oldu.
Daha hukuksuzluklar bitmedi. Yine basın açıklaması yapmak isteyen 73 avukat adliye sarayından yaka paça alınarak sorgulandı.
İzmir’de genç kızlarımız dövülmek ile kalmayarak saçlarından sürüklenerek denize atıldı. Peki, tüm bu uygulamalar ve şiddet görüntüleri sosyal medyada yer alırken ulusal basın birkaç kanal hariç ne yaptı? Belgesel yayınladı, eğlence programları ve diziler birbirini kovaladı, yemek tarifleri verildi, evlenme programları hız kesmedi.
Yani bu olaylar ve örneklerden de anlaşıldığı gibi yandaş medya yine işine geldiği gibi davrandı.
Biz buradan ne anlıyoruz? Demek ki muhalefet varmış ama yaptıkları halka gösterilmediği için haksız yere bu zamana kadar eleştirilmiş.
Yine bu eylemler bize gösterdi ki tüm spor takımlarının taraftarları kardeşçe davranabiliyormuş.
Ellerinde sadece Türk bayrağı bulunan milyonları ideolojik bulan iktidar partisi acaba kendine oy veren kişilerin uzaydan mı geldiğini sanıyor.
AKP’li arkadaşlar meydanlardakilerin yüzde 95’i senin benim gibi halk. Bir partiye gönül vermiş olabilirler ama eyleme bireysel olarak destek veriyorlar.
Haa gelelim söylenen yalanlara. Yok efendim camide içki içmişler, yok efendim eylemciler polisi köprüden atmış öldürmüş…
Ya insanın birazcık Allah korkusu olur. Bu kadar kolay iftira atılır mı arkadaş!
Ayrıca bir de çıkmışsın Taksim Topçu Kışlası projesine muhalefet de destek verdi diyorsun.
Proje meclise gelmeden nasıl oy verilmiş anlayan varsa bana anlatsın.
Sayın Başbakanım anlayın artık.
Bu eylemler 3-5 ağaç kesildi diye değil, sizin o yakın zamanda yaptığınız türlü icraatlara.
Öncelikle ülkede satılmadık devlet malı bırakmadınız, Reyhanlı’da vatandaşlarımız öldü, Onlarca şehidimiz vatan için canlarını verdi, Habur’da PKK’lılar davullarla karşılandı, Apo ile görüştünüz, mazot, gübre aldı başını gitti, Atamıza ayyaş dedin, kişisel özgürlükleri kısıtladın, oy vermeyen büyük kesimi hiçe saydın.
Anladın mı şimdi Başbakan halkın uyur da bir uyandı mı neler olur?
Tekrar köşemden hatırlatmayı bir borç bilirim ki bu eylemler bir halk hareketidir ve siyasi hiçbir tarafı bulunmamaktadır.
Kimse halkını hiçe sayıp da ben yaptım oldu demesin, yoksa gün gelir halk ona sandıkta gerekli dersi verir.
Saygılarımla…
Serhat Kayın
öncelikle yazıma gösterdiğiniz ilgiden ötürü tüm yorumculara minnettarım.hepinize teşekkür ediyorum.bir kişinin bölücü mü,vatansever mi olduğunu kendi görüşüne ters yazı yazdığı için kimse değerlendiremez.dünü unutup da yorumlarında vatanseverlik ahkamı kesenlere sesleniyorum:haburda davullar çalarken,apo ile görüşülürken,t.c.ibareleri devlet dairelerinden kalkarken nerelerdeydiniz arkadaşlar?ayrıca bir kişiyi tanımadan o kişi hakkında yargıda bulunmak na derece insanidir?i̇lk olarak en az yorum yazan arkadaşlarım kadar vatanımı seviyorum.unutmayalım ki ülkenin her yerinde halkımız türk bayraklarını alarak alanlara inmişlerdir.bu insanlara terörist demek kimsenin haddi değildir.i̇kinci olarak da paçavralarla ve apo denen şerefsizin posterleri ile ortaya dökülen şerefsizler kimin ekmeğine yağ sürmüştür sizlere soruyorum.unutmayın ki yüce allah insanlara beyin denilen organı düşünsünler diye vücutlarına koymuştur.düşünün ki doğruyu bulun!saygılarımla...