Maalesef ki ülkemizde Kur'an'sız bir Peygamber'in izinden gidilmektedir!
Nasıl mı?
Cevabı basit:
Peygamber Efendimiz'in sözleri diye iddia edilerek; Tirmizi, Buhari ve Müslim adlı sözde hadis kitaplarında bir araya getirilen sözler, birbirleriyle büyük bir tezat oluşturmaktadırlar.
Birbirleriyle tezat oluşturması yetmiyormuş gibi bu kitaplar, Kur'an-ı Kerim'in önüne geçirilmeye çalışılmaktadır.
Kur'an'ın önüne geçirilmeye çalışılan bu kitaplar neticesinde, İslam coğrafyaları Kur'an odaklı olan, Kur'an'ı tebliğ eden bir Peygamber'den uzaklaştırılarak, haşa Allah ile bir tutulan bir Peygamber meydana getirmişler ve böylece uydurulan bir İslam anlayışı hüküm sürülmesine sebebiyet vermişlerdir.
Belanın, nefretin, sevgisizliğin ve sapıklığa varan derecede cinselliğin içerdiği bu kitapları Kur'an'a arz ettiğimiz vakit, elimizde, tezatlar ve saçmalıklar bütünü kalmaktadır.
Saltanat ve iktidar uğruna Emevi zihniyeti tarafından İslam'ın içerisine sokulan bu nifak tohumları, kimse kusura bakmasın; ama günümüz ele alındığı vakit başarıya ulaşmış durumdadır.
Bu durumda yine kusura bakmayın; lâkin şeytan galip gelmek üzeredir.
Bahsini etmiş olduğum sözde hadis kitaplarını tam manasıyla okuyarak, bu kitaplar karşısında kıyama durmayan bir Müslüman'ın, beyni vücudunu terk etmiş demektir.
Sahihliği ve koruması bizzat Allah tarafından olan Kur'an-ı Kerim dışında, herhangi bir hadis kitabının sahihliğine ne iman etmekle, ne de orada yazanlara göre hareket etmekle mükellefiz.
Dört mezhep kime göre haktır, bu hadis kitapları kime göre sahihtir?
Allah'tan bir vahiy gelmediği sürece, bir mezhebin hak olduğunu iddia etmek, Allah adına hüküm vermek değil de nedir?
Cenab-ı Allah'ın En'am Suresi 21. Ayet'deki şu sözleri suratımıza bir tokat gibi çarpmıyor mu:
"Allah adına yalan uyduran yahut Onun âyetlerini yalanlayan kimseden daha zalim kim var? Şu bir gerçek ki, zalimler asla kurtuluşa ermez."
Bu Ayet'ten yola çıktığımız vakit, Allah adına yalan uyduran İslam coğrafyalarının bugün bu durumda olması, bu Ayet'in tezahürü değil midir?
"Buhari'ye danışmaz isek nasıl namaz kılacağız?" diyen zihniyet, Peygamber Efendimiz'in ebedi âleme intikal etmesinden, tam 178 yıl sonra dünyaya gelen Buhari hadisleri bir araya getirmeden önce, İslam âlemi neye göre namaz kılıp, neye göre iman etmekte idi?
"Aklınızı bir kenara koyun, düşünmeyin, sorgulamayın, Allah'ın Kitab'ına İman etmeyin" diyorsanız, evet bu söylediklerinizde bir sorun yoktur.
Lâkin yok bunları söylemiyoruz diyorsanız, bu bakış açınız, İslam âlemi için başlı başına büyük bir sorundur.
Ne diyor Cenab-ı Allah:
Siz Allah'a dininizi mi öğretiyorsunuz?
Yazının Dibi; Kur'an'a arz ettiğimiz vakit, karşılık alamadığımız hiçbir sözün, bizim nezdimizde kıymet-ı harbiyesi yoktur.
Selâm, sevgi ve muhabbet ile...
Not: buradaki mesele Buhari'nin veyahut da başka bir kişinin şahsiyeti ile alâkalı değildir. Mesele, şer odaklar tarafından, İslam'ın ana temellerini sarsarak, yozlaştırılmaya çalışılmasıdır.
BURAK KILIÇASLAN
Nasıl mı?
Cevabı basit:
Peygamber Efendimiz'in sözleri diye iddia edilerek; Tirmizi, Buhari ve Müslim adlı sözde hadis kitaplarında bir araya getirilen sözler, birbirleriyle büyük bir tezat oluşturmaktadırlar.
Birbirleriyle tezat oluşturması yetmiyormuş gibi bu kitaplar, Kur'an-ı Kerim'in önüne geçirilmeye çalışılmaktadır.
Kur'an'ın önüne geçirilmeye çalışılan bu kitaplar neticesinde, İslam coğrafyaları Kur'an odaklı olan, Kur'an'ı tebliğ eden bir Peygamber'den uzaklaştırılarak, haşa Allah ile bir tutulan bir Peygamber meydana getirmişler ve böylece uydurulan bir İslam anlayışı hüküm sürülmesine sebebiyet vermişlerdir.
Belanın, nefretin, sevgisizliğin ve sapıklığa varan derecede cinselliğin içerdiği bu kitapları Kur'an'a arz ettiğimiz vakit, elimizde, tezatlar ve saçmalıklar bütünü kalmaktadır.
Saltanat ve iktidar uğruna Emevi zihniyeti tarafından İslam'ın içerisine sokulan bu nifak tohumları, kimse kusura bakmasın; ama günümüz ele alındığı vakit başarıya ulaşmış durumdadır.
Bu durumda yine kusura bakmayın; lâkin şeytan galip gelmek üzeredir.
Bahsini etmiş olduğum sözde hadis kitaplarını tam manasıyla okuyarak, bu kitaplar karşısında kıyama durmayan bir Müslüman'ın, beyni vücudunu terk etmiş demektir.
Sahihliği ve koruması bizzat Allah tarafından olan Kur'an-ı Kerim dışında, herhangi bir hadis kitabının sahihliğine ne iman etmekle, ne de orada yazanlara göre hareket etmekle mükellefiz.
Dört mezhep kime göre haktır, bu hadis kitapları kime göre sahihtir?
Allah'tan bir vahiy gelmediği sürece, bir mezhebin hak olduğunu iddia etmek, Allah adına hüküm vermek değil de nedir?
Cenab-ı Allah'ın En'am Suresi 21. Ayet'deki şu sözleri suratımıza bir tokat gibi çarpmıyor mu:
"Allah adına yalan uyduran yahut Onun âyetlerini yalanlayan kimseden daha zalim kim var? Şu bir gerçek ki, zalimler asla kurtuluşa ermez."
Bu Ayet'ten yola çıktığımız vakit, Allah adına yalan uyduran İslam coğrafyalarının bugün bu durumda olması, bu Ayet'in tezahürü değil midir?
"Buhari'ye danışmaz isek nasıl namaz kılacağız?" diyen zihniyet, Peygamber Efendimiz'in ebedi âleme intikal etmesinden, tam 178 yıl sonra dünyaya gelen Buhari hadisleri bir araya getirmeden önce, İslam âlemi neye göre namaz kılıp, neye göre iman etmekte idi?
"Aklınızı bir kenara koyun, düşünmeyin, sorgulamayın, Allah'ın Kitab'ına İman etmeyin" diyorsanız, evet bu söylediklerinizde bir sorun yoktur.
Lâkin yok bunları söylemiyoruz diyorsanız, bu bakış açınız, İslam âlemi için başlı başına büyük bir sorundur.
Ne diyor Cenab-ı Allah:
Siz Allah'a dininizi mi öğretiyorsunuz?
Yazının Dibi; Kur'an'a arz ettiğimiz vakit, karşılık alamadığımız hiçbir sözün, bizim nezdimizde kıymet-ı harbiyesi yoktur.
Selâm, sevgi ve muhabbet ile...
Not: buradaki mesele Buhari'nin veyahut da başka bir kişinin şahsiyeti ile alâkalı değildir. Mesele, şer odaklar tarafından, İslam'ın ana temellerini sarsarak, yozlaştırılmaya çalışılmasıdır.
BURAK KILIÇASLAN