İzmir'in Menemen ilçesinde 81 yıl önce şehit edilen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, düzenlenen törenle anılırken, Kirkagac.NET’te bu programı yerinde takip etti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Göksel Tekin ile Manisa’yı temsilen CHP Milletvekili Sakine Öz’ün de katıldığı tören öncesi, Menemen Garı önünden, Kubilay Şehitliği ve Anıtı'na kadar “Kubilay'ı anma, demokrasi ve laiklik yürüyüşü” yapıldı.
Kılıçdaroğlu'nun yer aldığı bando eşliğindeki, yaklaşık 1 kilometrelik yürüyüşe ellerinde Türk bayrakları ile katılan vatandaşlar, Fransa'yı protesto eden pankartlar açtı.
Törende, Şehit Kubilay Anıtı'na, Menemen Kaymakamlığı, Garnizon Komutanlığı, Belediye ve Şehit Asteğmen Kubilay'ın yakınları çelenk koydu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından saygı atışı yapıldı. Törende, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in mesajı da okundu.
Topçu Binbaşı Gürsel Tosun, törende yaptığı konuşmada, Asteğmen Kubilay ile bekçiler Hasan ve Şevki'nin şehit edilişinin 81. yılı olduğunu hatırlattı.
Tosun, şunları söyledi:
“Şehit Kubilay, kalbi vatan sevgisiyle dolu, bir idealistin millet ve cumhuriyet değerleri uğruna canını feda edişinin en güzel örneğidir. Onlar Cumhuriyet'i koruma ve yaşatma uğruna hayatlarını feda etmişlerdir. Şehit Kubilay ve arkadaşları rahat uyusunlar. Onların bize emaneti olan cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini kimse yıkamaz. Çünkü Kubilay gibi içinde milyonlarca ferdi bulunan bir cumhuriyet gençliği var.”
Atatürk'ün Gençliğe Hitabı ve Türk Gençliği'nin Atatürk'e Cevabı da öğrenciler tarafından okundu.
Törende konuşan Kılıçdaroğlu: "Bütün şehitlerimizi anıyoruz"
Kemal Kılıçdaroğlu, törenin ardından sonra parti otobüsüyle Menemen'de vatandaşları selamladı. Daha sonra Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin'i makamında ziyaret eden Kılıçdaroğlu, devrim şehidi Kubilay'ı andıklarını belirterek, Türkiye'nin birliği ve bütünlüğü için mücadele eden, kanlarını döken bütün şehitleri saygıyla andıklarını kaydetti.
Kılıçdaroğlu “Kubilay, bir şairimizin dediği gibi “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” şiirinin adeta bir simgesidir” dedi.
İşte Kirkagac.NET kameralarına ve objektifine yansıyan önemli görüntüler.
HABER DÜZENLEME: HAKAN DEMİR(HABERTÜRK)
FOTOĞRAFLAR: SERDAR CEZAYİR(Kirkagac.NET-MENEMEN)
TÜM FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN
********
TÜM FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN
TÜM FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN
*********
**********
**********
*******
Mustafa Şen 13 Yıl Önce
“BABAM KUBİLAY “ “Babam Mustafa Fehmi Kubilay, 23 Aralık 1930’da Menemen’de şehit düştüğü zaman ben henüz 18 aylık bir bebekmişim. Sevgili babamı tanıyabilecek bir çağda olmadığım ve onu bir defacık bile göremediğim için üzgünüm. Ama artık babamı herkes gibi ben de tanıyorum. O, devrim uğruna çekinmeden baş veren bir öğretmendir. Böyle bir babanın oğlu olduğum için kıvanç duyuyorum… Annemden ve akrabalarımdan edindiğim bilgilere göre babam 1906 yılında Kozan’da doğmuş ve sonradan ailesiyle birlikte İzmir ’e yerleşmişlerdir. Öğretmen okulunu Bursa’da bitirmiş, öğretmenliğe Aydın’da başlamıştır. Annemle tanışmaları ve evlenmeleri Aydın’da olmuştur. Babam Menemen’de askerlik görevini yapmakta iken, 23 Aralık 1930 sabahı menemen’e gelen ve kendilerine Mehdi süsü vererek Belediye meydanında halka isyana çağıran cahil yobazların karşısına dikildiği ve hareketlerine engel olduğu sırada yobazlar tarafından haince şehit edilmiştir. Hainler her zaman olduğu gibi cezalarını bulmuşlardır. Babam ve şehit iki bekçi, Atatürk Gençliğinin birer örneği olarak tarihte ve yaşayanların gönüllerine yaşıyorlar… Gerektiğinde, ben de babama layık bir evlat olarak, canımı vermekten çekinmeyeceğim .” Bu ülke “Kubilay”’arını , “Hasan Tahsin”lerini , “Efe”lerini , “Şahin Bey”lerini , “Sütçü İmam”larını , “Nene Hatun”larını unutmaz efendim unutmaz… Çünkü onlar Türk Öğretmenlerinin, gazetecilerinin, Kadınlarının ve halkının birer simgesidir. Onlar tükenmez.
Salih 13 Yıl Önce
“BABAMI ASTILAR ÜSTÜNE CELLAT KİRASI İSTEDİLER” Adnan Menderes’in oğlu Aydın Menderes: Babamı asan cellatın kirasını da astıkları ipin parasını da bizden aldılar. Adnan Menderes’le görüşebilirsiniz diye bize resmi bir yazı geldi. Annemle birlikte sevinç içinde Ankara’dan İstanbul’a gittik. Yassıada’ya geçmek için bindiğimiz vapurdan son anda indirdiler. “Siz zaten görüşmüşsünüz” dediler. Maksat eziyet etmekti. Tevfik İleri’nin eşi Vasfiye Hanım: Eşim Yassıada şartlarından dolayı genç yaşında kanser oldu. Yassıada’da idam edilmedi ama Menderes’ten üç ay sonra gönderildikleri Kayseri Cezaevi’nde üç ay içinde hayatını kaybetti. Eşimin arkasından ağlayan hemşire için soruşturma bile açtılar. Lütfi Kırdar’ın oğlu Erdem Kırdar: Salim Başol’un tavrı yüzünden ifadesini verirken babam Yassıada’daki mahkeme salonunda kalp krizi geçirip öldü. Babamın İstanbul’da seveni çoktu. Cenazesine çok büyük bir kalabalık katıldı. Ama çekemedikleri için o cenazeye katılanlara bile mezar davası açt
Mustafa Şen 13 Yıl Önce
Ne anlatmak istiyorsun?Kısasa kısas mı?Bu paylaşım yorumunu Adnan Menderes'in ölüm yıl dönümünde atsan adamsın derim! Ama zihniyet olarak yine sapla samanı karıştırmışsın! Devrim Şehidimiz Kubilay'la bir sorunun varsa açmanı beklerim. Saygım;Haberin Gereğini Yapanlara...
Salih 13 Yıl Önce
Demokrasi şehidimiz merhum Adnan Menderesi anmak için illaki onu ölüm yıl dönümü mü olması gerekiyor? Demek istiyorum ki ey öğretmenim! Artık millet uyandı, sapla samanı karıştırmıyor, bak dikkat ettiysen kubilay haberine yorum atan da yok senden başka... millet kubilay ile menderesin cellatlarının aynı kişilikler ve aynı zihniyete sahip kimseler olduğunu artık öğrendi.Danıştay saldırısını yapanların kurdukları kirli tuzaklar deşifre oldu.Ömründe hiç Allahın adını ağzına almayan sahtekarlar cinayeti işlerken Allahu ekber diyorlarmış...bak bak bak... kimse o dolmaları yemiyor artık,başka seneryolar arayın kendinize...lütfen!
Mustafa Şen 13 Yıl Önce
Halk dalkavukluğu ağzınla değilde, kendi ağzınla konuşsan...Yakın tarihimizin yandaş medya propagandaları seni bayağı etkilemiş ve birikim sahibi yapmış.Sorun senin Devrim Şehidi Kubilay haberinin altına attığın yorumun gereksiz zemini... Saygım; Dolma İle Bilgiyi Karıştırmayanlara...
Salih 13 Yıl Önce
mustafa şen, sen kim oluyorsun da yorumcuların yorumlarını eleştiriyorsun? sana bu hakkı kim veriyor? bizim akılımız yok mu? herkes senin gibi düşünmek zorunda mı? niye yorumcuları baskı altına almaya çalışıyorsun? kimsin sen ya? dikkat edersen sen bu siteye geleli sitenin yorumcuları azaldı.kimse yorum yazmıyor çünkü senin gibi düşünmeyenleri acımasızca eleştiriyorsun. sana bu hakkı kim veriyor,sen benim temsilcim değilsin, benim düşüncelerimi de asla yansıtmıyorsun.saygılı olmayı öğren biraz.dalkavukluk senden bize kalmadı beyefendi.bilmeyiz o terimleri biz. SAYGIM, DEĞİŞİK YORUM VE GÖRÜŞLERİ ZENGİNLİK BİLİP SAYGI DUYABİLEN ÖZGÜRLÜKÇÜ KİMSELERE!!!
Mustafa Şen 13 Yıl Önce
Şu sıralar ŞAHSİYET kazandırılmaya çalışılan bir öğretmen olarak kim mi oluyorum? İNSAN...:) Atılan yorumlar haberin içeri ile alakalı değil, kel alaka olunca ben yorum atanın derdini sorarım.ELEŞTİRİRİM. Bana bu hakkı AYDIN OLMA kimliğim veriyor.Bir rahatsızlık mı var?AKILIMIZ(!) yok... aklı olanlara düşüncelerini tartma konusunda şans veriyorum.Benim gibi değil insan gibi düşünce üretmelerinin eğitimini veriyorum. Baskı mı? Siz ileri demokrasicilerle beni karıştırdınız galiba...:) Beni, iyi takip eden biri olarak yorumcuların seviyeleri bir kalite yakaladı sanırım bunu teslim et...Dandun ve geyik yorumlar azaldı ise sevinelim...nitelik arttı...:) Acımasızlık...:( terbiyeye davet diyelim...ben senin gibi sahte rumuzlar akrepleri asla teslim edemem ki...öyle bir derdim yok...olamazda...Düşüncelerini yansıtacağın bir köşe al sitede, biz sana öyle yardımcı olalım...Saygım İnsan Olan Gerçek Şahsiyetlere Her Zaman...Özgürlük tanımın ve saygın benim ŞAHSİYETİME uygun değil...Saygım İnsana..
Salih 13 Yıl Önce
aydın olmak fıtrat meselesidir,mektep okumakla aydın olunmuyor.önce sevgi ve saygıyı öğreneceksin. vay efendim sen bu yorumu niye yazdın? ne demek istiyorsun? bu yorumu yazma maksadın neydi? SANA NE BEY EFENDİ SANA NEE? SANA MI SORACAKTIM? SENDEN İCAZET Mİ ALACAKTIM? yok sen tahsinle aynı kişisin , IPN numaranız aynı... ne oluyor yaa? bu site mustafa şenin sitesi değil,halkın sitesi..ADMİN, RUMUZLA YORUM YAZMA HAKKI VERİYORSA SANA NE DÜŞER? SUSMAK...bir daha hakaretvari yorumlar yazma.kimseyi de yargılamaya kalkışma.
gerçekçi 13 Yıl Önce
mustafa şen alemsinya.gülüyorum sana
Mustafa Şen 13 Yıl Önce
Sustum! Korktum! Ezildim! Büzüldüm!...Ama ŞAHSİYETLİ AYDIN kimliğimle güldüm..hemi de çok.. Susuyorum...Ağırlığımdan...Bildiğiniz kilosal ağırlık değil, dediğim. Yazdıklarının ağırlığını taşıyamayıp, Admin'in imkan verdiği rumuzlarla yorum atan sanal kişilerin hafifliğinden...beni ...:) taşımakta zorlanıyor yorumlarınız... Saygım;Sanal Olmayan Gerçek Şahsiyetlere...:)))
Tahsin 13 Yıl Önce
İnsanca tartışmayı öğrenemedik gitti, illa bağıracağız, aşağılayacağız ya da hakaret edeceğiz... Gelelim Menemen olaylalarına: Aslında ne olmuştu; CHF (Cumhuriyetçi Halk Fırkası) ile SCF(Serbest Cumhuriyet Fırkası) arasındaki güç yarışında olan Kubilay ve Menemen'e oldu... Olaydan 3 gün sonra bölgeye gönderilen 1. kolordu Komutan Vekili Muğlalı Mustafa Paşa (Mustafa MUĞLALI) Genelkurmaya 26 Aralık 1930 tarihinde yazdığı 6747 nolu tezkerede Menemen'de ASLINDA ne olduğunu anlatmıştı... Dönemin deri devletinin olaydaki parmağını açık ve net bir şekilde yazmıştı, Derviş Mehmet kimdi? Manisa'dan çıkarken kimlerin haberi vardı? Memenen'e gelene kadar neler yaptı? Olay sırasında ilçe Kaymakamı ve Jandarma Komutanı neredeydi ve ne yaptı? ADMİN: YORUMLARINIZ SİLİNMEDİ..SİSTEMİMİZİ BAŞKA BİR FİRMAYA TAŞIDIGIMIZ İÇİN TÜM HABERLERDEKİ SON YAPILAN YORUMLAR SİLİNDİ..AYNI YORUMLARINIZI TEKRAR YAPABİLİRSİNİZ..AYRICA KÜFÜR VE HAKARET OLMADIĞI SÜRECE HİÇ BİR YORUMUNUZ SİLİNMEZ....
Mustafa Şen 13 Yıl Önce
Verdiğiniz linklere, özür siz vermediniz ben buldum... 17 Kasım 1930....23 Aralık 1930 bu tarihlere dikkat edin lütfen...araştırın...Yandaş medya haberi içerisinde geçiyor tarihler... Sabırla aşağıya yazdığım bilgileri okuyun lütfen...Saygım;Hesaplaşması Gerçek Kimliği İle Yapanlara... Genelkurmay, arşiv belgeleriyle Kubilay cinayetinin, “münferit bir olay" olduğu yönündeki iddialara yanıt verdi... Genelkurmay Başkanlığı, arşiv belgeleriyle Menemen'deki eylemin, “sıradan bir cinayet değil, bilinçli bir hareket olarak uygulamaya geçirildiğini” ortaya koydu. Genelkurmay Başkanlığı, “bir hazırlık safhasından sonra eylemi gerçekleştirenlerin tümünün Manisa'da ikamet ettiklerini ve Nakşi tarikatıyla bağlantıları bulunduğunu” belirledi. Genelkurmay Başkanlığı, 23 Aralık 1930 günü Menemen'de meydana gelen olaylarda şehit edilen Yedek Subay Mustafa Kubilay'ın katledilişine ilişkin Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Başkanlığının arşivlerindeki belgeleri internet sitesinde yayınlayarak Menemen olayına ışık tuttu. Genelkurmay Başkanlığının kamuoyuna sunduğu arşiv belgeleri arasında Yedek Subay Mustafa Kubilay'ın ölümüne ilişkin keşif raporu, İbrahim Hoca'nın ifadeleri, Eylemcilere yardım eden Yunus oğlu Kamil'in ifadesi, Menemen Telgraf Memuru Nail Bey'in Olaya İlişkin Tanık İfadesi, eylemcilerin bağlı oldukları tarikat mensuplarına ilişkin belge, Şeyh Esat'ın İbrahim Hoca'yla ilişkisini ifade ettiği mektuplar yer alıyor. “Arşiv Belgeleriyle Menemen Olayı” çalışmasında arşiv belgelerinin yanı sıra Genelkurmay'ın Menemen'de yaşanan olayın geçmişi ve o gün yaşananları gözler önüne seren değerlendirmelerine de yer verildi. Söz konusu belgelere göre, olayın ardından Menemen Cumhuriyet Savcısı, Savcı Yardımcısı ve Hükümet Tabip Vekilinin hazırladıkları raporda, Kubilay'ın Gazez Caminde katledilmiş olarak bulunan bedeni, şöyle tasvir ediliyor: “Gazez Camisi girişinin sol tarafındaki bahçede arkası üstü yatık, sağ tarafında kasaturası kınından çekik bir halde, elbiseleri kanlı, başı boynundan ayrılmış ve etrafındaki toprakta çok fazla kan lekeleri bulunan, tahminen 25 yaşlarında, üzerinde haki renkte askeri elbise olan; orta boylu, kumral benizli, saçları az ağarmış cesedin, Menemen'de 43'ncü Alay 1'nci Tabur 3'ncü Bölük Takım Komutanı Yedek Subay İzmirli Hüseyin oğlu Kubilay olduğu anlaşılmıştır.” GÖRGÜ TANIĞININ İFADESİ Belgelere göre, olayın görgü tanıklarından, Menemen'deki telgraf memuru Nail Bey, Yedek Subay Mustafa Fehmi Kubilay'ın nasıl öldürüldüğünü şöyle anlatıyor: “Kubilay Bey'in kumandasında bir müfreze geldi. Müfreze komutanı evkaf kahvesi önünde askeri durdurup 'süngü tak' emrini vererek, kendisi Şakilerin yakasını tuttu. Asker süngü taktı. Onlar dönmelerine devam ediyorlardı. Maarif kahvesinin önündeki büyük ağacın hizasına geldiler. Diğer arkadaşı bunları o vaziyette görünce, Kubilay Bey'i arkasından bir silahla vurdu. O anda yere düştü. Onbeş saniye kadar yerde kaldıktan sonra, kalkıp doğruca cami tarafına koştu. Bir kısım halk bunu görünce dağıldı. Telgrafhaneye de bir kısmı girdi. Onları dışarı çıkarttım. Bu sırada adamlardan ikisi kayboldu. Biz kaçtıklarını zannettik. Biraz sonra saçından tutulu olduğu halde, zavallı Kubilay Bey'in kesik kafasını getirdiklerini gördük. Ellerinde sancağın ucuna kafayı geçirirlerken bir şeyler söyleyerek eğildiler. Kesik başın, elektrik direğine bir kırmızı kuşakla bağlandığını gördüm. Kubilay Bey'in başı asılı olduğu halde meydanda dönüyorlardı.” “CİNAYET DEĞİL, BİLİNÇLİ BİR HAREKET” nternet sitesindeki Genelkurmay Başkanlığının konuya ilişkin değerlendirmesinde, tarihe “Menemen Olayı” diye geçen bu eylemin, “sıradan bir cinayet değil, bilinçli bir hareket olarak uygulamaya geçirildiğinin” yapılan araştırmalarla ortaya çıkarıldığı belirtilerek, şunlar kaydedildi: “Eylemciler bir hazırlık safhasından sonra eylemi gerçekleştirmişlerdir. Eylemin ele başı ve Yedek Subay Mustafa Kubilay'ın başını keserek öldüren Giritli Hasan oğlu Mehmet, Osman oğlu Şamdan Mehmet, Hasan oğlu Sütçü Mehmet, Emrullah oğlu Mehmet, Nalıncı Hasan ve Çakır oğlu Ramazan, eylemci grubunu oluşturmaktadır. Eylemcilerin hepsi Manisa'da ikamet etmektedirler ve Nakşi tarikatiyle bağlantıları vardır. Onları bu tarikata sokan ve eğiten, Manisa Askeri Hastahanesi imamlığından emekli İbrahim Hoca'dır. İbrahim Hoca da İstanbul Erenköy'de Şevki Paşa köşkünde oturan Şeyh Esat'a bağlıdır. İbrahim Hoca, halifeler halifesi olarak, tarikatın etki alanının genişletilmesinden ve yaygınlaştırılmasından sorumludur.” “BİZ FES GİYMEK İSTİYORUZ” Menemen'deki olaydan iki ay önce, İbrahim Hoca'nın Manisa'ya geldiği belirtilen değerlendirmede, olayın gelişimiyle ilgili şu bilgilere yer verildi: “Kandırılmış kişilerin ağzından dökülen şu sözler, meselenin ne kadar farklı bir mecrada seyrettiğini ortaya koymaktadır. 'Araplıkla beraber sultanlık ve Sultan Hamid'in oğlu gelecek. Tekkeler kapandı ama açılacak ve serbest olacak. Kılıçlarımız gelecek kesecekler. Fes giyilecek', 'Biz, fes giymek istiyoruz. Müslümanlık istiyoruz.' İbrahim Hoca, Manisa'ya geldiği zaman birçok kişi onu ziyaret eder. İbrahim Hoca'nın çok yakını olan Osman Çavuş 'İnşaallah reis-i cumhuru gebertirler de rahat yüzü görürüz, fes giyeriz.' demekten çekinmez. İbrahim Hoca, Osman Çavuşun kendisiyle olan bağlantısını ifadesinde teyit eder. 'Tekaüt (emekli) edildikten sonra İstanbul'a gittim. Orada ikamet etmeye başladım ve İstanbul'da iken bir defa Cemal ve bir defa Osman ve bir defa da tabur imamı İlyas Efendi'den mektup aldım.” Genelkurmay Başkanlığının sitesinde arşivlerin tamamı mevcuttur... http://www.tsk.mil.tr/menemen/index.htm
Salih 13 Yıl Önce
Menemen Olayı'nın perde gerisinde bal gibi siyaset vardır. Bizzat Atatürk'ün çok partili demokratik sisteme geçilmesini sağlamak için yakın arkadaşı Fethi Okyar'a kurdurttuğu Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) halk tarafından olağanüstü bir ilgiyle karşılaşınca, Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF, bugünkü CHP)'nın yöneticileri, önce 7 Eylül 1930 günü Serbest Fırka'nın İzmir Mitingi'ni güvenlik güçleriyle sabote edip partiyi kapattırmış; daha sonra 23 Aralık 1930 günü ortaya çıkan (bazılarına göre de bizzat CHF tarafından tertiplenen) Menemen Olayı'nı istismar ederek rejim üzerindeki tek parti tahakkümünü kurmuşlardır. Prof. Mazıcı bu olguyu şu şekilde tesbit etmektedir: 'Türkiye Cumhuriyeti'nde 1930'lar başında derinleşen çelişkiler, ideolojik yönden tutarsız söylemler ve politikalar hükümet açısından ülke sorunlarına egemen olmayı engelleyerek bir kaos ortamı yaratmış, kaostan kurtulmanın tek yolu olarak baskıcı bir rejimi sağlamlaştırmak için dernekler, siyasal partiler, basın ve üniversite başta olmak üzere özerk ve özgür olması gereken devlet dışı tüm kurumlar denetim altına alınmıştır. Bu bağlamda Menemen Olayı, laik devleti sağlamlaştırma gereğini ortaya çıkaran bir olay olmaktan çok, baskıcı ve totaliter devlet anlayışını egemen kılmanın aracı olan bir başlangıç niteliğinde görünüyor'. 1930'lara ait bu tesbitler, ne yazık ki günümüzde de aynen geçerlidir.
ali veli 13 Yıl Önce
madem tarihe meraklısın bi girip okuyuver.yorumunu beklioyrum http://tarihtenbirsayfa.blogspot.com/2011/09/genelkurmay-baskanlgnn-arsivine-gore.html
ali veli 13 Yıl Önce
düzeltiyorum. ...yorumunu bekliyorum. ayrıca senin verdiğin tsk belgeleri olayın oluşundan sonraki safhaya ait.o dönemde ne yazarsan o çıkar. birde araştır bakalım bulabilcen mi olayın hemen sonrasında -1-2 gün- istanbul gazeteleri olayı en ince ayrıntısına kadar anlatıyor.bu kadar ayrıntıyı ve bilgiyi(o zamanın teknolojisisni ve ulaşımını düşünürsek) hemen yazıp yayınlamaları mümkünmüydü acaba? ayrıca bu da bu olayın bir tezgah oyun olduğunu gösterir mi acaba... istemediler bu ülkede iktadarı kaybetmek istemediler.halka rağmen halk için gibi garip bir yönetim anlayışı sergilediler.aynı isimler 1932 de ezanı türkçe yapıp sadece hayyal el felah kısmını değiştirmediler neden felah=kurtuluş hani kurtuluş namazdaymış deyipte insanlar gitmesin diye.... daha ne diyeyim ki sana... dua ediyorum allah sana ve senin gibilere fırsat vermesin.inanan insanlara etmediğiniz zulüm kalmaz.ebu cehil bile utanır sizden...
Salih 13 Yıl Önce
Ali veli kardeşim, onların gözleri vardır ama görmezler, kulakları vardır ama duymazlar, kalpleri vardır ama anlamazlar, onlar sadece konuşurlar..bu tip insanlar halka '' kahrolsun şeriat'' dedirtmek için fırsat kolluyorlar. Menemen olayı da bunun için biçilmiş kaftan..dine ve mukaddesata ne kadar sövülürse o kadar haz alıyorlar. Danıştay saldırısı aydınlatılmasaydı onu da süistimal edip menemen olayına dönüştürürlerdi.diyeceğim odur ki, onlar AYDIN (!) insanlar. biz ise DALKAVUK ve göbeğini kaşıyan adamlar. YALAN SÖYLEYEN TARİH UTANSIN!