KESK Kırkağaç Temsilciliği, hükümetin zam teklifine karşı bütün kamu emekçilerini 23 Mayıs Çarşamba günü grevde olmaya çağırdı.
KESK Kırkağaç Temsilciliği adına açıklama yapan Eğitim Sen Kırkağaç Temsilcisi Mustafa Şen; Hükümetin kamu emekçilerine, 2012 yılı için yüzde 3+3; 2013 yılı için yüzde 2+3 olarak sunmuş olduğu zam teklifine karşı 23 Mayıs Çarşamba günü tüm ülkede ve bütün işyerlerinde Greve gideceklerini belirtti. Bu kapsamda, Türkiye Kamu-Sen aynı tarihte Greve gideceğini belirten Şen, “Hükümetin yapmış olduğu bu teklif, 2,5 milyona yakın kamu emekçisi ve 1,8 milyon emeklinin talepleri ve beklentileri ile resmen dalga geçmek anlamına gelmektedir. Örgütlü-örgütsüz bütün kamu emekçilerini ve sendikaları insanca yaşam talebiyle birleşmeye hükümetin kamu emekçileri ile dalga geçmesine karşı en etkili yanıtı vermek için; 23 Mayıs Çarşamba günü GREV’de olmaya çağırıyoruz” dedi.
Grevi örgütlemek için Kırkağaç’ta çalışmalara hız verildiğini belirten Şen, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“AKP Hükümetinin Sefalet Zammına ve Kamu Emekçilerinin Taleplerinin Yok Saymasına Karşı, 23 Mayıs’ta GREV’deyiz!
Hükümetin milyonlarca kamu emekçisi ve ailesiyle dalga geçercesine toplu sözleşme masasına 14 Mayıs tarihinde getirdiği teklife karşı 23 Mayıs'ta tüm ülkede ve bütün işyerlerinde Greve gideceğiz. Bu kapsamda diğer merkezi düzeyde konfederasyonlara yaptığımız çağrımıza olumlu yanıt veren Türkiye Kamu-Sen ve Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu aynı tarihte Greve gideceğini açıkladı.
AKP Hükümeti, kamu emekçileri için 2012–2013 dönemini kapsayan toplusözleşme görüşmelerinde teklifini sunmuştur. 2012 yılı için yüzde 3+3; 2013 yılı için yüzde 2+3 olmak üzere, birinci yıl için yüzde 6, ikinci yıl için yüzde 5 olan bu teklif ile AKP hükümeti, kamu emekçilerine ve onların örgütlü gücü olan sendikalara meydan okumuştur. Hükümetin yapmış olduğu bu teklif, 2,5 milyona yakın kamu emekçisi ve 1,8 milyon emeklinin talepleri ve beklentileri ile resmen dalga geçmek anlamına gelmektedir.
“YÜZDE 3+3 TEKLİFİ KAMU EMEKÇİLERİNE YAPILMIŞ BİR HAKARETTİR!”
Hükümetin 2012 yılı için önerdiği yüzde 3+3 teklifi, her şeyden önce yıllardır ülkenin dört bir yanında fedakârca çalışan kamu emekçilerine karşı yapılmış büyük bir saygısızlıktır. Teklif bu haliyle kamu emekçilerinin emeğine, grevli toplusözleşme mücadelesine yapılmış ağır bir hakarettir.
Hükümetin bu tavrı, sürecin başından bu yana grevli toplusözleşme hakkı talebinde neden ısrarcı olduğumuzun önemini bir kez daha göstermiştir. Grev hakkı içermeyen bir toplusözleşme düzeninde işverenin bu tür tek taraflı dayatmalarla ve komik bile sayılmayan zam teklifi ile kamu emekçilerinin karşısına çıkması kaçınılmazdır. Hükümet, kamu emekçileri ile dalga geçer gibi tek taraflı zam dayatmasından vazgeçmeli, kamu emekçilerinin grevli toplusözleşme hakkı önünde engel olmamalıdır.
“HANİ DÜNYANIN EN BÜYÜK 17. EKONOMİSİ OLMUŞTUK!”
AKP’nin hükümet olduğu son on yıl boyunca kamu emekçilerinin maaşları sürekli olarak eridi. Kamu emekçileri her yıl yüzde 2-3 gibi zamlarla yoksulluğa ve sefalete mahkûm edildi.
2011 yılı başından itibaren doğalgaz, elektrik ve akaryakıtın yanı sıra temel tüketim maddelerine toplamda %30’u aşan oranlarda zamlar yapıldı. 5 aydır zam alamayan kamu emekçileri, peş peşe gelen zamlar ve yüzde 11,4’ü bulan enflasyon oranı ile ciddi anlamda geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kaldılar.
Kamu emekçileri bugüne kadar fazlasıyla fedakârlıkta bulunmuş, 5 aydır ücret zammı alamayarak, ekonomik olarak ciddi mağduriyetler yaşamış, açlık sınırına yakın, yoksulluk sınırına uzak bir şekilde yaşam mücadelesini sürdürmeye terk edilmiştir.
“Ekonomimiz büyüyor, dünyanın en büyük 17. ekonomisi olduk” diyerek övünen hükümet, sıra kamu emekçilerine gelince “bütçe kaynakları sınırlı” yalanının arkasına sığınıyor. Her fırsatta ekonomik büyüme rakamları ile övünenlerin, sıra büyümede en çok katkısı olan emekçilerin taleplerine gelince üç maymunu oynamaları asla kabul edilemez.
Yakın zaman önce sermaye kesimine bir kalemde milyarlarca liralık teşvik paketi hazırlayan AKP hükümeti, sıra kamu emekçilerine gelince teklif diye “sadaka” gibi maaş zamları önermiştir. Bu tutum hükümetin sermayenin istekleri söz konusu olunca ne kadar bonkör, kamu emekçilerinin insanca yaşam talepleri söz konusu olunca ne kadar “cimri” davrandığını göstermektedir.
Bütün bu gelişmeler nedeniyle, kamu emekçilerinin taleplerini yok sayan zihniyete karşı 23 Mayıs’ta GREV kararı almıştır.
Kamu emekçileri olarak taleplerimizi hükümete kabul ettirebilmenin tek yolu, tek tek işyerlerinde örgütlü ya da örgütsüz, hangi sendikaya üye olduğuna bakılmaksızın birleşmemiz ve taleplerimizi hep birlikte kararlılıkla savunmamızdan geçmektedir.
Hükümetin teklifi ile büyük bir hayal kırıklığı yaşayan, örgütlü-örgütsüz bütün kamu emekçilerini ve sendikaları insanca yaşam talebiyle birleşmeye, KESK , T. KAMU SEN ve Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun ortak çağrısına uyarak, hükümete taleplerimizde ne kadar ciddi olduğumuzu göstermenin zamanı gelmiştir.
Kamu emekçileri olarak, sefalet zammına teslim olmayacağımızı ve taleplerimizin arkasında olduğumuzu göstermek, hükümetin kamu emekçileri ile dalga geçmesine karşı en etkili yanıtı vermek için; 23 Mayıs Çarşamba günü GREV’de olmaya çağırıyoruz.”
KESK’in talepleri nelerdi…
• Çalışma yaşamını ilgilendiren bütün konuların görüşüleceği, her sendikanın kendi üyeleri adına toplu sözleşme imzalayacağı ve anayasal hakkımız olan grevi teminat altına alan bir düzenleme,
• 2012 yılı için en düşük kamu emekçisi maaşının 2.145 TL’ye yükseltilmesini, bu çerçevede tüm kamu emekçilerinin maaşlarına %30 zam yapılmasını,
• Kamuda sözleşmeli(4/B,4/C,50/D ) vb. farklı statülerdeki güvencesiz çalışmaya son verilmesini ve tüm çalışanların iş güvencesine kavuşturulmasını,
• Her ne ad altında olursa olsun aldığı tüm ek ödemelerin emekli aylığına yansıtılmasını,
• Maaşlarının vergi dilimi artışından etkilenmemesini,
• Ek ödemeleri düzenleyen 666 Sayılı KHK ile yaratılan ücret adaletsizliği ve mağduriyetlerin giderilerek gerçekten eşit işe eşit ücretin ödenmesini,
• Kadın kamu emekçilerine; başta görevde yükselme ve unvan değişikliklerinde olmak üzere çalışma yaşamında uygulanan negatif ayrımcılığa, baskı ve şiddete son verilmesini,
• İdarenin sendikalar ve üyeleri üzerinde çeşitli yöntemlerle uyguladığı baskıların son bulmasını, özgür örgütlenme ortamının sağlanmasını
Sıraladığımız talepler sadece KESK'in değil hepimizin talepleridir. Ülkemizin kamu emekçilerinin çok daha fazlasını hak ettiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
HABER: HAKAN DEMİR(HABERTÜRK)
*********
**********
diyarbakırlı 13 Yıl Önce
birisi bu adama dur desin
burak 13 Yıl Önce
mustafa hocam heryerde sen varsın.sen neycisin yada neydensin anlayamadım.şimdide keskçi olmussun:)
hey özgürlük 13 Yıl Önce
hey özgürlük diyerek çıktıgımız bu yolda.hakkımızı sonuna kadar savunacagız
dürüst öğretmen 13 Yıl Önce
işin gücün hem huzur bozmak mustafa şen.bırak bu işleri
kırkağaçlı 13 Yıl Önce
keskmi varmıs kırkağaçta ilk kez duyuyorum
EĞİTİM BİR SEN 13 Yıl Önce
Hükümetle toplu sözleşme masasında anlaşamayan memurlar, tepkilerini eylemlerle gösterecek. Yarın KESK ve Kamu-Sen konfederasyonlarının yapacağı işe gitmeme eylemine; Memur-Sen’e bağlı Eğitim-Bir-Sen Sendikası da katılacak. Böylece öğretmenlerin örgütlü olduğu Eğitim-Sen, Türk Eğitim Sen ve Eğitim-Bir-Sen ilk kez birlikte eylem yapmış olacak. Kamu-Sen ve KESK’in daha önceden duyurduğu yarınki eyleme Memur-Sen 'resmen' katılmazken; kendisine bağlı sendikaları eyleme katılma konusunda serbest bıraktı. Böylece Memur-Sen’e bağlı 11 sendika yarınki eyleme katılıp katılmama kararını kendi yönetimlerinde karara bağlayacak. Memur-Sen’e bağlı sendikaların toplam 500 binin üzerinde üyesi bulunuyor.
"Barış" 13 Yıl Önce
Kırkağaç ta Kesk mi varmış diyene, İşin gücün huzur bozmak diyene, Her yerde sen varsın,şimdide Kesk çi olmuşsun diyene, Birisi bu adama dur desin diyene, Kısacası yaz ortasında kış uykusundan uyanamayanlara...hepsine birer Mustafa Hoca lazım ama,ne çare ki bir tanesin...
Gönüldaş 13 Yıl Önce
Grev sebepleri çeşitlidir. Komünizmde devlet, işverenin ve patronun yerini aldığı için, işçilerin hak aramak maksadıyla sendikalaşması ve greve gitmesi mümkün değildir. İşyerini ve ücreti takdir hakkı yalnızca devlete aittir. İslâm'ın getirdiği iktisadî düzende greve ihtiyaç duyulmaz. İşçi, ücretinden memnun değilse ilgili mercilere başvurarak arttırılmasını ister. Bu merciler tarafsızdır. Ücret uygun görüldüğü halde işçi râzı olmuyorsa, işi bırakır. İşçi işsizliğe karşı devletin sigortası altındadır. Ammâ, hem işi bırakmamak, hem çalışmamak, hem de ücret almak İslâma uygun düşmez. Baskı yoluyla akit yapmak ise "karşılıklı rızâ" prensibine aykırı düşer. Önemli olan hastalığı tedâvi değil, daha önceden alınacak önleyici tedbirlerle hastalanmaya mâni olmaktır. Bu esası meselemize tatbik edersek, diyebiliriz ki: Önemli olan toplumun, hak ve adâleti gerçekleştiren, herkesin insanca yaşamasını ve şahsiyetini geliştirmesini sağlayan bir düzen kurarak, greve, lokavta, kargaşa ve anarşiye giden yolları tıkamasıdır. Böyle bir düzen için yalnız maddî ve kanunî tedbirler, düzenlemeler yeterli değildir; ruhlara sindirilecek bir hayat felsefesine, buna uygun iman ve ahlâk düzenine ihtiyaç vardır.
Yoldaş 13 Yıl Önce
Grev yapan tekstil işçilerinin yanına gelen sözde bir islam büyüğü: - Müslüman kanaatkâr olmalıdır. Zühd sahibi olmalıdır. Az ile yetinmeyen çoğunu bulamaz zaten. Gelin bu davadan vazgeçin, sizlere yakışmıyor. dedi. İşçilerden birisi cevap verdi: - Peki, ya patronlar için olan din farklı mı hocam?