Allah'ın sevgi ve rızasını kazanmak için neler yapmalıyız.
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor(onlar benden razı olurlarsa, bende onlardan razı olurum), başımıza gelen belalara katlanmak, ona buna şikâyet etmemek, Allah'tan gelen her şeye razı olmaktır.
Allah, benden razımı değil mi, bilmem mümkün mü derseniz, tabi ki mümkündür.
İbadet etmek tatlı ve kolay, günah işlemek acı ve sıkıntılı geliyorsa, o kimseden Allah-u Teâlâ razıdır.
Allah beni seviyor mu acaba diye düşünüyorsanız anlamak mümkündür.
Allah'a tam iman etmiş olmak, yani hiç şüphe etmeden, doğru bir şekilde, ehli sünnet alimlerinin bildirdiği gibi inanmak.
Onun kullarının dünyasına ve ahiretine hizmet etmek, dünyasına hizmet etmek, mesela bir işini görmek, maddi ve manevi yardımda bulunmak, çok sevap olur.
Allah'ın sevgisini kazanmak için ilk öncelik temelin sağlam olması gerekir.
Önce doğru itikada sahip olmak gerekir, doğru itikatla beraber, Hubble-i fillah ve buğd-i fillah(Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek)gerekir. Şartlarına uygun olarak kılınan beş vakit namazda temeldir. Bunlardan sonra, en önce sünnete yapışıp bidatlerden sakınmak şarttır.
Allah'ü Teâlâ’nın sevgisine ulaştıran yolun esası bu ikisidir. İşlerimiz, sözlerimiz, ahlakımız ve ışığımız kitabımız Kuran-ı Kerim'e uygun olmalıdır. Salihler gibi olmaya, onları sevmeye çalışmalı ve örnek almalıyız.
Uykuda, yemekte ve sözde aşırıya kaçmamalı, orta yolu bulmalıyız. Unutmayalım ki cennetin yolu, dünyaya ve dünyadaki faydasız şeylere düşkün olmamaktır. Allah, dinin emirlerini yapan ve yasaklarından sakınan Müslümanları sever.
Her işi ihlasla yapan Müslümanları sever. Allah, güler yüzlü olanı sever. Allah muhsindir, muhsinleri sever. Allah güzeldir, güzeli sever, cömerttir, cömertliği sever, temizdir, temizliği sever, Allah, yumuşak davrananı sever.
Allah çok affedicidir, affetmeyi sever. Allah, tektir, teke riayet edeni sever. Allah, yaptığı işi hakkıyla yapanı sever. Allah, tövbekâr genci sever. Allah, gençliğini Allah'a itikat yolunda geçiren genci sever. Allah, mazlumun ve darda kalanın yardımına koşanı sever.
Hepimizin tek düşmanı var oda nefsimizdir. Mal, mevki, şöhret, evlat ve övülmek gibi şeyleri severse de, o bunları kendi nefsi için sever. Nefsini sevmez onu dizginlerse, onları da sevmez. Kul ile rabbi arasında ki perde, kulun en büyük düşmanı olan nefsidir.
Allah'ın rızasına kavuşmaya en büyük engel, kişinin kendi nefsidir. Riyazet, nefsin arzularını yapmamaktır. Nefsin her istediği kendi zararınadır. Nefis devamlı haramları ister. Bir ayet-i kerimede meali:(Cenabı Hak'tan korkup, nefsini kötü arzulardan uzaklaştıranların varacakları yer, muhakkak cennettir) mücahede ise nefsin istemediği şeyleri yapmaktır.
Nefsimiz, ibadet etmeyi istemez. Günahlardan kaçmak nefse, ibadet etmekten daha zor gelir. Onun için günahtan kaçmak daha sevaptır. Nefsi her zaman aşağılamak ve dizginlemek gerekir. Nefse uymamak ve galip gelmek için mücadeleye devam.
Allah'ın selamı, rahmeti, mağfiret ve hidayeti hepinizin üzerine olsun.
ÜMRAN BERAT ÖZKURNAZ
Ne kadar da güzel özetlemiş siniz
Ayn ya. Çok beğendim