Geçtiğimiz günlerde, MHP Genel Başkan adaylarına kara çalan bir yazı okudum.
Yazıda kısaca, geçmişte başka bir partide görev yapmış olan kişilerin, bugün MHP Genel Başkan adaylığına soyunmalarının, Ülkücü çizgiye yakışmadığından dem vurularak, şu bilgiler veriliyordu:
“ Meral Akşener: DYP'den Belediye Başkan adayı, DYP Kadın Kolları Başkanı, DYP'den milletvekili, DYP'den bakanlık yapmış… Süleyman Servet Sazak: 1994 yılı ara seçimlerde DYP Ankara 4. Seçim Bölgesi adayı olmuş "DYP ana partidir MHP yavru partidir" sözünün sahibi…
Koray Aydın: Kendisinin de "92 yılındaki MHP kongresinde Türkeş Bey'in listesine karşı parti içinde liste çıkarmış birisiyim. Kavgalar oldu, yakınlarım salon içinde itilip kakıldı." şeklinde itiraf ettiği ve bu olaydan sonra MHP'den istifa edip DYP'ye milletvekili olarak katılma kararı aldığını dönemin MHP Genel Sekreter Yardımcılığı ve Kayseri milletvekilliği yapan Sayın Mustafa Dağcı " O kongrede yaşananlardan sonra Koray Aydın'ın DYP'lilerle bir diyaloga girdiğini, Devlet Bakanı ve DYP Trabzon milletvekili Mehmet Ali Yılmaz'dan öğrendim. Hatta Mehmet Ali Yılmaz bana "MHP milletvekilleri olarak bir kişi eksileceksiniz" dedi. Koray Aydın'ın MHP'den ayrılacağı bilgisini alan Başbuğumuz beni görevlendirerek "Evladım bu süreçte Koray'ın MHP'den ayrılması partimize zarar verir, git şunu ikna et" demesi üzerine, gidip onu ikna eden, MHP'de kalmasını sağlayan benim… Koray Aydın kongrede üzerinin çizilmesini ve kongrede yaşananları hazmedemediğinden böyle bir tutum içine girmişti. " cümleleriyle anlattığı kişidir.
Azmi Karamahmutoğlu: Sosyal medya üzerinden sürekli MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye saldırıyor. Değişimcilere destek veriyor. O da "Önemli olan kendi siyasal düşüncelerimi seslendirebileceğim zemin. DYP'de bu zemin ihtiyacından kaynaklanmıştır" diyerek İstanbul'da DYP 8. Sıradan milletvekili adayı olmuştu.
Mehmet Sadettin Derebeyoğlu: Bir zamanlar "Devlet Bahçeli'den kurtulmak isteyen MHP'liler ve millet değil bizzat sizlersiniz! Çünkü Devlet Bahçeli'nin tarihe not düşen her konuşması sizi besmele görmüş şeytana çeviriyor, sersemleştiriyor ve ne diyeceğinizi şaşırıyorsunuz. Travmalar geçiriyorsunuz Devlet Bahçeli yüzünden. Ah bir gitse şu MHP'nin başında da, daha rahat bir şekilde ihanetlerinizi gerçekleştirseniz ne güzel olur değil mi?" diye yazılar yazıyordu. 1 Kasım sonrası KIRAT'ların kardeşliği onu da tekrar mazisine götürmüş olmalı ki, o da sosyal medya üzerinden MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye ölçüsüzce saldırıyor. O da 1995 yılında DYP'den Kütahya 5.sıra milletvekili adayı olmuş ve 1996-1997 arası DYP Merkez Karar Kurulu'nda üye olarak görev yapmıştı.”
Şimdi niye mi bu yazıya değinme gereği duyduk.
Hemen onu açıklayalım:
21 Mart 2015 tarihinde yapılan MHP 11. Olağan Genel Kurulu’nda Merkez Yönetim Kurulu üyesi olarak seçilen, akabinde yapılan Merkez Yönetim Kurulu toplantısı sonrası Başkanlık Divanı üyeliğine seçilerek Siyasi İşler ve Parlamento’dan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini alan Celal Adan da şöyle bir DYP mazisine sahiptir:
“ Tansu Çiller'in DYP Genel Başkanı seçilmesinden sonra Doğru Yol Partisi İstanbul İl Başkanlığı'na getirildi. Adı Flash TV'nin kurşunlanması ve Budapeşte'de Mesut Yılmaz'ın yumruklanması olayına karıştı. Adan, 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde Mehmet Ağar liderliğindeki DYP'de görev aldı. DYP'nin adını DP olarak değiştirmesinden sonra da bu partide siyasete devam etti. Ancak seçimlerde DP barajı aşamayınca Adan da Meclis'e giremedi.”
Şimdi MHP'nin kalem erbaplarına soruyorum:
Celal Adan an itibarı ile MHP Genel Başkan Yardımcısı olduğu için midir ki onun DYP'li geçmişinden dem vurmamaktasınız?
Celal Adan da muhalif grubun içerisine katılsa, onun da tüm geçmişini faş edip, onu da mı DYP'de zamanında siyaset yaptığı için suçlayacaksınız?
Meral Akşener, Servet Sazak, Koray Aydın vs. daha düne kadar MHP'de aktif rol oynarlarken bu geçmişe sahip değiller miydi?
Siz bu söylemlerinize inanıp, bizden de inanmamızı mı beklemektesiniz?
Daha düne kadar Recep Tayyip Erdoğan'a söven; Süleyman Soylu, Yiğit Bulut ve Numan Kurtulmuş'tan, tavır olarak ne farkınız vardır?
Ümit Özdağ, Servet Sazak, Meral Akşener, Sinan Oğan, Koray Aydın, Özcan Yeniçeri, Yusuf Halaçoğlu gibi şahsiyetler, madem ki güven duyulacak şahsiyetler değildi, o hâlde neden bu şahısları,hak etmedikleri yüksek makamlara taşıyarak, halkın size olan güvenini boşa çıkardınız ve böylesine büyük bir vebalin altına imza attınız?
Gerçi siz değil miydiniz ki MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın, Devlet Bahçeli'nin karşısına aday olarak çıktığı vakit, yazmış olduğunuz gazetenin manşetinden, Cemaat'in ajanı ve hırsız olmakla onu suçlayan ve neticesinde tekrardan, sizin deyiminiz ile Trabzon'da bir hırsıza oy isteyerek, bu şahsı milletvekili seçtiren?
Sizin bu yapmış olduğunuz, açılım süreci adı altında terör örgütü mensupları ile masaya oturarak, masada sıkıntı çıktıktan sonra ihaleyi MHP ve CHP'ye yıkan, AKP hükümetinin akıllara durgunluk veren, âlemi kör, milleti sersem sanan politikasına benzemektedir.
Sizin bu yazdıklarınızı gördükçe, üzülmemin yanı sıra, hep bir söz geliyor aklıma:
“ Konuştukça batıyorsunuz.”
Yazının Dibi; kendi partisinin içerisinde demokrasiyi sağlayamayanlar, Türkiye'ye demokratik bir vaatte bulunamazlar. Çünkü yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır.
Selâm, sevgi ve muhabbet ile...
BURAK KILIÇASLAN
Yazıda kısaca, geçmişte başka bir partide görev yapmış olan kişilerin, bugün MHP Genel Başkan adaylığına soyunmalarının, Ülkücü çizgiye yakışmadığından dem vurularak, şu bilgiler veriliyordu:
“ Meral Akşener: DYP'den Belediye Başkan adayı, DYP Kadın Kolları Başkanı, DYP'den milletvekili, DYP'den bakanlık yapmış… Süleyman Servet Sazak: 1994 yılı ara seçimlerde DYP Ankara 4. Seçim Bölgesi adayı olmuş "DYP ana partidir MHP yavru partidir" sözünün sahibi…
Koray Aydın: Kendisinin de "92 yılındaki MHP kongresinde Türkeş Bey'in listesine karşı parti içinde liste çıkarmış birisiyim. Kavgalar oldu, yakınlarım salon içinde itilip kakıldı." şeklinde itiraf ettiği ve bu olaydan sonra MHP'den istifa edip DYP'ye milletvekili olarak katılma kararı aldığını dönemin MHP Genel Sekreter Yardımcılığı ve Kayseri milletvekilliği yapan Sayın Mustafa Dağcı " O kongrede yaşananlardan sonra Koray Aydın'ın DYP'lilerle bir diyaloga girdiğini, Devlet Bakanı ve DYP Trabzon milletvekili Mehmet Ali Yılmaz'dan öğrendim. Hatta Mehmet Ali Yılmaz bana "MHP milletvekilleri olarak bir kişi eksileceksiniz" dedi. Koray Aydın'ın MHP'den ayrılacağı bilgisini alan Başbuğumuz beni görevlendirerek "Evladım bu süreçte Koray'ın MHP'den ayrılması partimize zarar verir, git şunu ikna et" demesi üzerine, gidip onu ikna eden, MHP'de kalmasını sağlayan benim… Koray Aydın kongrede üzerinin çizilmesini ve kongrede yaşananları hazmedemediğinden böyle bir tutum içine girmişti. " cümleleriyle anlattığı kişidir.
Azmi Karamahmutoğlu: Sosyal medya üzerinden sürekli MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye saldırıyor. Değişimcilere destek veriyor. O da "Önemli olan kendi siyasal düşüncelerimi seslendirebileceğim zemin. DYP'de bu zemin ihtiyacından kaynaklanmıştır" diyerek İstanbul'da DYP 8. Sıradan milletvekili adayı olmuştu.
Mehmet Sadettin Derebeyoğlu: Bir zamanlar "Devlet Bahçeli'den kurtulmak isteyen MHP'liler ve millet değil bizzat sizlersiniz! Çünkü Devlet Bahçeli'nin tarihe not düşen her konuşması sizi besmele görmüş şeytana çeviriyor, sersemleştiriyor ve ne diyeceğinizi şaşırıyorsunuz. Travmalar geçiriyorsunuz Devlet Bahçeli yüzünden. Ah bir gitse şu MHP'nin başında da, daha rahat bir şekilde ihanetlerinizi gerçekleştirseniz ne güzel olur değil mi?" diye yazılar yazıyordu. 1 Kasım sonrası KIRAT'ların kardeşliği onu da tekrar mazisine götürmüş olmalı ki, o da sosyal medya üzerinden MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye ölçüsüzce saldırıyor. O da 1995 yılında DYP'den Kütahya 5.sıra milletvekili adayı olmuş ve 1996-1997 arası DYP Merkez Karar Kurulu'nda üye olarak görev yapmıştı.”
Şimdi niye mi bu yazıya değinme gereği duyduk.
Hemen onu açıklayalım:
21 Mart 2015 tarihinde yapılan MHP 11. Olağan Genel Kurulu’nda Merkez Yönetim Kurulu üyesi olarak seçilen, akabinde yapılan Merkez Yönetim Kurulu toplantısı sonrası Başkanlık Divanı üyeliğine seçilerek Siyasi İşler ve Parlamento’dan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini alan Celal Adan da şöyle bir DYP mazisine sahiptir:
“ Tansu Çiller'in DYP Genel Başkanı seçilmesinden sonra Doğru Yol Partisi İstanbul İl Başkanlığı'na getirildi. Adı Flash TV'nin kurşunlanması ve Budapeşte'de Mesut Yılmaz'ın yumruklanması olayına karıştı. Adan, 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde Mehmet Ağar liderliğindeki DYP'de görev aldı. DYP'nin adını DP olarak değiştirmesinden sonra da bu partide siyasete devam etti. Ancak seçimlerde DP barajı aşamayınca Adan da Meclis'e giremedi.”
Şimdi MHP'nin kalem erbaplarına soruyorum:
Celal Adan an itibarı ile MHP Genel Başkan Yardımcısı olduğu için midir ki onun DYP'li geçmişinden dem vurmamaktasınız?
Celal Adan da muhalif grubun içerisine katılsa, onun da tüm geçmişini faş edip, onu da mı DYP'de zamanında siyaset yaptığı için suçlayacaksınız?
Meral Akşener, Servet Sazak, Koray Aydın vs. daha düne kadar MHP'de aktif rol oynarlarken bu geçmişe sahip değiller miydi?
Siz bu söylemlerinize inanıp, bizden de inanmamızı mı beklemektesiniz?
Daha düne kadar Recep Tayyip Erdoğan'a söven; Süleyman Soylu, Yiğit Bulut ve Numan Kurtulmuş'tan, tavır olarak ne farkınız vardır?
Ümit Özdağ, Servet Sazak, Meral Akşener, Sinan Oğan, Koray Aydın, Özcan Yeniçeri, Yusuf Halaçoğlu gibi şahsiyetler, madem ki güven duyulacak şahsiyetler değildi, o hâlde neden bu şahısları,hak etmedikleri yüksek makamlara taşıyarak, halkın size olan güvenini boşa çıkardınız ve böylesine büyük bir vebalin altına imza attınız?
Gerçi siz değil miydiniz ki MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın, Devlet Bahçeli'nin karşısına aday olarak çıktığı vakit, yazmış olduğunuz gazetenin manşetinden, Cemaat'in ajanı ve hırsız olmakla onu suçlayan ve neticesinde tekrardan, sizin deyiminiz ile Trabzon'da bir hırsıza oy isteyerek, bu şahsı milletvekili seçtiren?
Sizin bu yapmış olduğunuz, açılım süreci adı altında terör örgütü mensupları ile masaya oturarak, masada sıkıntı çıktıktan sonra ihaleyi MHP ve CHP'ye yıkan, AKP hükümetinin akıllara durgunluk veren, âlemi kör, milleti sersem sanan politikasına benzemektedir.
Sizin bu yazdıklarınızı gördükçe, üzülmemin yanı sıra, hep bir söz geliyor aklıma:
“ Konuştukça batıyorsunuz.”
Yazının Dibi; kendi partisinin içerisinde demokrasiyi sağlayamayanlar, Türkiye'ye demokratik bir vaatte bulunamazlar. Çünkü yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır.
Selâm, sevgi ve muhabbet ile...
BURAK KILIÇASLAN