Kırkağaçımız dünü ve bugünü belki de aynı anda yaşayan ender ilçelerimizden birisidir.
Hangi mekana gitsem geçmişin güzel hatıralarından bahsedilmektedir.
Günümüz sosyo ekonomik yapısında insanlar,hele hele geçmiş yılları doyasıya yaşayanlar hep o güzel günlerden ve hatıralardan bahsetmekteler..
Günümüz teknolojisi bazı insanlarımızı tedirgin ettiği gibi, yeni neslin ise vazgeçemediği bir hayat tarzıdır.
İşte 60 ların ve 70 lerin kuşağı bu geçiş sürecini tamamen yaşamaktadır..
80 li yıllardan sonra her şeyin maddiyata, paraya döküldüğü,dostlukların artık para ile tanınır, sayılır olduğu dönemlerde bile Kırkağaç genel dokusunu korumuş,arkadaşlıklar yardımlaşmalar ile devam etmiştir.
Bunun da sebebi herkesin birbirini tanımasıdır..
Bugün yani Pazar günü dışarıda harika bir atmosfer vardı..
Güneş,insanlar, parklar, kafeler oldukça hareketliydi.
Hastane yoluna, küçük çam dediğimiz o güzel yere gitmek istedim.
Bir zamanlar orası adeta bataklıktı.
Şimdilerde oldukça nezih bir yer olmuş.
Kafeleri, halı sahası, yüzme havuzu ve doğal güzelliği ile herkesi büyüleyen sessiz sakin bir yer.
Emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Hastane kapısına kadar yürüdüm.
Güzel bir hastanemiz var ancak yeterlimi?...
Kalp ve göz doktoru da yok…
30 bin nüfuslu ilçemizde kalp doktoru ve göz doktoru yok sevgili hemşerilerim..
En çok ölümlerin kalp rahatsızlıklarından olduğu bu güzel ilçem kalp doktorundan yoksun…
Kaderci halkımız da sanırım halinden memnun, çevre ilçelerde bulunan özel ya da devlet hastanelerine gitmekte..
Kırkağaçtaki potansiyel hastayı rant kapısı bilen o özel hastaneler de elbette hallerinden memnunlar..;
Koskoca Kırkağaç'ta bir optik mağazası da yok..
Göz doktoru yok çünkü..
Bizler gözlük almaya Soma’ya, yada Akhisar’a gidiyoruz..
Kimseden ses de çıkmıyor…
Halimizden memnunuz anlaşılan?..
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak,yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarına kar mı yağdı ne var!
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz;
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanmadın olacak.
Kimbilir nerde,nasıl,kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın o muhteşem şiiri geldi aklıma bugün Kırkağaç’ı gezerken..
Gerçi 35 i çoktan geçtik,nice tanıdıklarımız,akrabalarımız,arkadaşlarımız bu dünyayı terk etti..
Birgün bizler de bu yaşanası dünyayı terk edeceğiz..
Ancak güzel olan yaşadığımızdır,birgün öleceğimiz değil…
TV'lerin siyah beyaz olduğu yıllarda Şenay söylemişti “Hayat bayram olsa"yı..
Hala daha severek dinleriz bu güzel melodiyi…
Keşke hayat bayram olabilse, kişisel menfaatler sonucunda hayat çekilmez hale gelmeseydi..
Bir kedinin, bir köpeğin bile ölmesine tahammül edemediğim bu güzel yeryüzünde, insanların bir hiç uğruna ölmeleri, diğer iktidar sahibi insanların iki dudağı arasındaki yaşam tarzı, üçbeş kişi zengin olacak diye çıkartılan savaşlar, üçbeş kişi mutlu olacak diye değiştirilmeye çalışılan yaşam standartları…
"Bir insanı sevmekle başlar her şey” demiş Behçet Necatigil…
Sevin birbirinizi…
Hatasıyla, günahı ile sevabı ile…
Güzeldir yaşamak,sevmek…
Bir çiçeği, kuşu, hayvanı ve elbette insanı sevmek…
İşte geldik gidiyoruz…
Yaş otuzbeş yolun yarısı eder…
Oysa paniğe kapılmamak gerek…
Önemli olan iyi yaşamaktır…
Hersabah uyandığınızda yeni bir güne başlamak,yeni bir günün hakkını vermek dostluklarla…
Küçük şeylerden bile mutlu olabilmek…
Gökyüzü size gülümsediğinde siz de ona aynı karşılığı verin..
O harika Kırkağaç sabahlarında herkese “ günaydın” diyebilmek…
Kırmadan, üzmeden, kötü söz söylemeden günü tamamlayabilmek…
Sizler için hazırladığım yeni video slaytında “otuzbeşyaş” şiirini fon müziği olarak kullandım…
Ve tabii o çok sevdiğimiz,geçmişe intikal eden ,yaşayan,tanıdığınız değerli insanları da bu videoda göreceksiniz..
Herkese saygı ve sevgilerimle..
Akın YAKIT
Güncelleme Tarihi: 02 Aralık 2012, 23:04
şu anki hastanenin durumu nasıl ? neden içler acısı dediniz ?