--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

Sene 2014...

Ortadoğu Gazetesi yazarlarını ve Bengü Türk TV yöneticilerini, Sayın Devlet Bahçeli iftar yemeğine davet etmişti.

Şahsım, Sayın Bahçeli’nin Başdanışmanı, kıymetli Ağabey’im Şükrü Alnıaçık ile MHP’nin Avukatı Sayın Yücel Bulut’un aracına binerek, iftarın verileceği mekâna doğru yol aldık.

Tabii ki yolda uzun uzun muhabbet ettik...

AKP’nin gaflette zirve yaptığı, içimizin kanadığı dönemler.

Karşımızda bu kanamayı paylaşabileceğimiz şahsiyetler görmek istiyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sigortası olarak görmüş olduğumuz Milliyetçi Hareket Partisi’nin bireylerinin, bu ciddiyeti paylaştığını, iliklerimize kadar hissetmek istiyoruz.

Yolda Şükrü Ağabey’ime diyorum ki “Ağabey, ben yalakalıktan filan anlamam, sen buradasın diye de söylemiyorum, lâkin sen ileride Milletvekili olursan, Recep Tayyip Erdoğan’a güç kaybettirebilecek ender adamlardan birisin. Onun dilinden sen anlarsın.”

Tabii ki bunlar içimizden gelen sözlerdi. Kimse inanmadığımız hiçbir şeyi ne şahsıma söyletebilecek, ne de yazdırabilecek kudrettedir. Siyasi ikbâl beklentimin olmadığını da şahsımı az buçuk tanıyan herkes bilir. Lafı eğip bükmem, doğruca söylerim.

Velhasıl o gün devletimizin içerisinde bulunmuş olduğu acı durumu, Yücel Bulut’un konuşmalarında iliklerime kadar hissettim. O günden sonra girdiğim her dost meclisinde, Yücel Bulut’u ve Şükrü Alnıaçık’ı öven konuşmalar yaptım. Hatta Şükrü Ağabey ile ilgili birkaç yazı da kaleme aldım.

Geçen zaman içerisinde, sözü eğip bükmeden söylediğimizden dolayı, Ortadoğu Gazetesi’nden ayrılmak zorunda kaldım. Ve bundan sonra gelişen süreçte, ne buğz ettim, ne aleyhlerinde bir tane yazı kaleme aldım. Bunu yapacak olan adam, bir nevi köpek hükmündedir! Kemiği kesildiği vakit, saldırıya geçen köpektir, bu bizim gibi omurgalı şahsiyetlere yakışmaz!(Burada köpek tabiri mecazi anlamda kullanılmaktadır. Hayvansever tüm arkadaşlardan, özür dilerim.)Biz inançlarımız için vardık ve inançlarımız için var olacaktık. Fayda sağlamayıp, zarar vermeye başladığımız noktada, hiç arkamıza bakmadan, bırakıp gitmesini, köşemize çekilmesini bilirdik.

Ve öyle de yaptık, çok şükür...

Aradan geçen bunca zaman sonra, Şükrü Ağabey Ankara Milletvekili adayı oldu; seçilemedi lâkin kalemi ile milletimizin vekilliğine soyundu, Avukat Yücel Bulut ise Tokat’tan Milletvekili seçildi ve Gazi Meclis’teki yerini aldı.

Genç yaşıma rağmen bakıyorum da yıllar önce bu şahsiyetler ile ilgili, çok doğru bir nokta atışı yapmışım.

Neden mi bu cümleleri kuruyorum? Şundan dolayı:

Yücel Bulut, seçileceği zaman nasıl tüm halkı kucaklama içerisinde bir tavır sergiledi ise seçildikten sonra da aynı kalender duruşunu sergilemeye devam etmektedir.

Aşağıda yapacağım paylaşımlar, Sayın Yücel Bulut’un, kendi sosyal medya hesabından yapmış olduğu paylaşımlardır. Varın hükmü siz verin:

“Arkadaşlık isteklerini listem dolduğu için kabul edemiyorum.
Ama herkesi kahvemi içmeye davet ediyorum.
Sosyal medya bir yere kadar,
Buyrun gelin yüzyüze tanış olalım.
Önümüzdeki haftadan itibaren kapım herkese açıktır.
Hatta kapım yoktur, kalbim vardır.
Bütün hemşerilerimize de yer vardır.
Selametle...”

“Kimse bizi sevmek zorunda değil,
Ama biz herkesi sevmek zorundayız...”

Selâm, sevgi ve muhabbet ile...

BURAK KILIÇASLAN

YORUM EKLE


         Kirkagac.Net