--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

--------------------------------------------------------------------

-----------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------

KADIN VE HAYA!..

Gerçi daha önce de söylemiştim!
Siyasi polemik konularına daha fazla ilgi gösteriyorsunuz.
Şimdi yazmak istediğim türden konularla ya ilgilenmiyor, ya da hiç önemsemiyorsunuz!
Bunu bir önceki yazdığım yazıya gösterdiğiniz ilgiden bile anlamak mümkün.
Halbuki bu konular siyasi polemik konularından çok daha önemli konular olduğu gibi, nihai olarak kalitesizliğinden şikayet ettiğimiz siyasete dahi kalite getirecek konulardır.

Her neyse, hiç ilgi gösterilmese bile,
bu konuları da ihmal etmemek gerektiğine inanıyorum.

Mesala “kadınlar günü” denilen böyle bir günde
“kadın ve haya” kavramları üzerinde durmak istiyorum.

Elbet de bu işin uzmanı değilim, lakin benim de bir anam vardı, şimdi benim de bir yuvam var, en azından bir evlat ve eş olarak edindiğim tecrübeleri yansıtırım diye düşünüyorum.
......
Ana ve evlat ilişkisinden konuya girecek olursak;
Bana göre Cenab-ı Allah ana ile evladın bağını, görmeyi beceren gözler, düşünmeyi beceren beyinler için mucizevi şekilde ortaya koymuştur!

Doğurduktan sonra her hali ile evladına model ve destek olması yanı sıra, doğurmadan önce de bir ananın hal ve hareketlerinin izini, hatta ruhunun iniş ve çıkışlarını evladın ruh şemasında da görebilirdiniz!

Herhalde bundan olsa gerek, mesela ben,
“ Kenarına bak bezini al, anasına bak kızını al…” sözünü çok önemserim.
Kuru bir laf olmadığını, çok geniş anlamlar taşıdığını düşünürüm!..

Bana göre bir ana çocuğuna sayılması bile zor olan büyük servetler bırakacağına, haya etmeyi kazandırdıysa ona hem dünyanın hem de ahiretin en büyük servettini bırakmış olur.

Bu bağlamda şu tesbitimi de belirtmek isterim!
Günümüzde bazı kadınların bütün günlerini kuaför salonlarında, moda takiplerinde, çeşit çeşit makyaj malzemeleriyle aynanın karşısında geçirmelerine rağmen güzelleşememeleri, utanma yani haya gibi kadına yakışan o en muhteşem elbiseyi keşfedememelerinden kaynaklanmaktadır!..

“Aristo” denen filozof bile kendisine sorulan;
“Kadınlarda en beğendiğiniz güzellik nedir?..” Sorusuna
“Utanmalarından dolayı yanaklarında hasıl olan kızarmadır” şeklinde cevap vermiştir.

Allah’ın lütfunun da, kahrının da ilk işareti bence hayadır.
Haya sahibi olan lütfuna, olmayan da bence kahrına muhatap olmuş demektir.
Haya bu kadar önemlidir.

Dikkat edin bütün zalimler, yalanlarına, iftiralarına, fenalıklarına velhasıl bütün zulümlerine, kuldan ve Allahtan utanma duygusunu kenara iterek başlarlar...
Yani o haya denen zarif elbiseyi üzerinden çıkarıp atarak başlarlar.

Daha sonra, işte o çıplaklık insanın ihtirasları, hırsları oluverir birden…

Ben sözü daha fazla uzatmadan, biraz da yeni evlenecek olan gençlerimize nasihat olması babından diyorum ki;
İnsan hayatını birleştireceği kadının ileride çocuklarının anası olacağını hiç aklından çıkarmadan seçimini yapmalıdır.
Onda gerek maddi gerek manevi açıdan çocuklarına örnek olacak meziyetlerin olması gerek kendi gerekse çocukları için iki cihan mutluluğu demektir.

Halktan utanmak, Hak’tan utanma katına çıkmanın ilk basamaklarındandır.
Ancak sadece halkın içinde rezil olma veya kanunlardan korkma belasına utanmış gibi görünenler;
Ruhlarını Allah'tan utanma seviyesine çıkartamamışlarsa onlar tez zamanda gizli suçları hoş gören birer zavallı oluverirler…
Ve gizli gizli her haltı yerler!..

Her ne kadar bunları kadınlar gününde, kadınlar için yazıyorum gibi görünsem de bütün bunlar kadınlar için olduğu kadar erkekler için de geçerlidir.
Çünkü haya insanın ırz ve namusunu koruması ve yaptığı her işi yaparken kendinin Allah (c.c) tarafından görüldüğüne ve bilindiğine inanarak, ölçülü yapmasının adıdır...

Yoksa haya kadınlarla paralel düşünülen ve sadece çula çaputa sarılarak tarif edilecek olgu değildir.

İnsanoğlu imanının derecesine göre haya ile zırhlanır!
İnsanlar, kavimler, milletler hatta bütün insanlık,
hayasızlık, yani utanmazlık zırhına bürünmüşlerden çektiğini inanın en ağır salgın hastalıklardan hatta atom bombasından bile çekmemişlerdir.

Yüce kitabımızda helak olan kavimlere bakın bunun örneklerini bol bol görürsünüz.

Şimdi size mollalık taslamış gibi olmayayım da,
Allah’ın Resul’ü bile diyor ki;
“ Her dinin bir ahlakı vardır. İslamın da ahlakı hayadır…” diyor…
Ve yine buyuruyor ki;
“Hayâ ve iman birbirlerinin yakınlarıdır. Bir arada bulunurlar. Bunlardan biri kaldırıldığı vakit, diğeri de kaldırılır"

Bir toplumda bazen kanunların bile yasaklayamadığını haya denen olgu kontrol altında tutar.

Hal böyle olunca kadını olsun, erkeği olsun haya denen değerden arındırılmış milletler gelecek nesillerini elleriyle bataklığa atmış olurlar.
Eğer hayasızlık, utanmazlık toplumun geneli tarafından tasvip edilir, hoş görülür hatta ilgi görür duruma gelince de o toplumu tam bir bataklık haline getirirler.

Ha peki diyeceksiniz ki;
“Bataklıkta büyüyüp açan çiçekler yok mudur?”
Elbette vardır ama istisnadır istisna…
Hem de kaideyi bozmayacak kadar istisna!

Tekrar kadınlar gününde meseleyi kadınlar üzerinden değerlendirmeye dönecek olursak;

Atatürk’ün de “Dünya üzerinde görülen her şey kadının eseridir…” derken, kadının evlat üzerindeki fazilet kazandırıcı tesirlerini düşünerek bunu dediğini sanıyorum…

Alman düşünürü “Goethe” bile “ İyi davranışların membaı kadınlardır…” derken aynı şeyi söylemiyor mu?…

Yani böyle bir günde vurgulamak istediğim haya…
Haya… Haya.

Satırlarımı bitirirken analarımızdan, bacılarımızdan ve kızlarımızdan istirhamım beni yanlış anlamamaları ve bu konuda azami dikkati göstererek;
şu “6 yaşında kızlarla evlenilir” “kadın dövülür”
“bir erkekle bir kadın aynı asansöre binemez” gibi fetvalar veren, hatta sakalsız erkeklere ve yattığı yorgana bile sulanacak kadar sapık yaklaşımlar(!) gösteren hayasızlara fırsat vermemeleri…
Yani ölçülü olmaları ölçülü…

Bir kadının açık yeri kapalı yerinden fazla olunca ölçü kaçıyor, işte bu tipler sapıkça da olsa ahkam kesme fırsatı buluyorlar.

Şimdi kadınlar günü diye ölçüyü kaçıran kadınları da görmemezlikten gelmek olmaz…
Ölçüyü kaçıran yok mu?
Olmaz olur mu? Var…
Ölçüyü öyle kaçıranlar varki rahmetli Cenap Şahabettin’e hak vermemek mümkün değil.
Çünkü 1870'te Manastır'da doğup 1934’te İstanbul’da ölen Cenap Şahabettin ta o zamanlar bile diyor ki;
“ Eskiden kadınlar evin tavanı gibiydi, onları sadece evin sahibi görürdü, şimdi kadınlar gök yüzü gibi başını yakarı kaldıran herkes görüyor”

Yani Allah için (herkese matuf olmasa bile) adam haksız mı?

Tamam, bu devirde hiç kimse eve sıkışıp, evin tavanı olarak kalmamalı,
Ancak sapıklara fırsat verecek kadar, gökyüzü gibi de olmamalı!

Yine söz uzadı kusura bakmayın.
Cumanız mübarek…
Mehmetçiklerimize de selam ve dualar olsun…

OZAN ARİF
YORUM EKLE


         Kirkagac.Net